Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Dernek Kurma Özgürlüğünün İşlevleri, Hukuki Niteliği ve 1982 Anayasası’nda Düzenlenişi

Functions and Legal Character of the Freedom of Association and Its Regulation in the 1982 Constitution

Meriç KARAGÖZLER

Derneklerin çoğulcu demokrasilerde yerine getirdiği işlevler, dernek kurma özgürlüğünün önemini de ortaya koymaktadır. İnsan hakları sınıflandırmasında kişisel haklar arasında sayılan bu özgürlük, dar ve geniş anlamda ele alınabilmektedir. Geniş anlamıyla dernek kurma özgürlüğü veya örgütlenme özgürlüğü, siyasi parti özgürlüğü ile sendika özgürlüğünü de içermektedir. Şöyle ki; ayrı hükümlerle düzenlenmediği durumlarda bu özgürlükler, dernekler hukukuna tabi olmaktadırlar. 1982 Anayasası’nda ise siyasi partiler ile sendikalar, açıkça derneklerden ayrı düzenlemelere konu edilmiştir. Bu bağlamda, 1982 Anayasası’nın 33. maddesi ile güvence alınan dar anlamda dernek kurma özgürlüğü, çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır. Bu makalenin amacı, dernek kurma özgürlüğünün işlevlerini ve hukuki niteliğini açıklamak ve 1982 Anayasası’nın ilgili hükümleri doğrultusunda dernek kurma özgürlüğünün anayasal çerçevesini tespit etmektir. Bu nedenle, çalışma boyunca konuyla ilgili Türk Anayasa Mahkemesi kararları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından yararlanılmıştır. Ayrıca başta Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Dernekler Kanunu (DK) olmak üzere, dernek kurma özgürlüğünü somutlaştıran ve uygulanabilir kılan mevzuat hükümleri de sıklıkla ele alınmıştır.

İnsan Hakları, Kişisel Haklar, Dernek Kurma Özgürlüğü, Dernek, 1982 Anayasası.

The functions fulfilled by the associations in pluralist democracies also reveal the importance of freedom of association. This freedom, which is considered as a civil right in the classification of human rights, can be examined in a strict and broad sense. In the broad sense, freedom of association includes freedom of political parties and freedom of trade unions. Namely, in cases where they are not regulated by separate provisions, these freedoms are subject to the law of associations. In the 1982 Constitution of the Republic of Turkey political parties and trade unions are explicitly subject to separate regulations from associations. In this context, the freedom of association in the strict sense is reviewed under Article 33 of the 1982 Constitution of the Republic of Turkey. The aim of this article is to analyze the functions and legal character of the freedom of association and also to determine the constitutional framework of this freedom in line with the relevant provisions of the 1982 Constitution of the Republic of Turkey. Therefore, throughout the study, related judgments of the Turkish Constitutional Court and the European Court of Human Rights are referred. In addition, legal provisions, which embody the freedom of association and make it practical, especially the Turkish Civil Code and Associations Act, are also frequently discussed.

Human Rights, Civil Rights, Freedom of Association, Association, The 1982 Constitution.

Giriş

Dernekler, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin ortak bir ideal amaç doğrultusunda, gönüllülük esasına dayalı olarak bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Sürekli bir kişi topluluğu niteliğindeki dernekler, çoğulcu demokrasilerde ifade özgürlüğü, kamuoyu ve siyasi katılım gibi birçok farklı alanda çeşitli işlevler yerine getirmektedir. Bu işlevler, dernek kurma özgürlüğünün önemini de ortaya koymaktadır. Dernek kurma özgürlüğü, özel hukuk ve kamu hukukunun kesişme noktasındaki dernekler hukukunun temelidir.

Bu makalede, öncelikle dernek kavramı, dernek kurma özgürlüğünün işlevleri ve hukuki niteliği incelenmiştir. Ardından, bu özgürlüğün 1982 Anayasası’nda düzenlenişi, konu ve kişi bakımından kapsamına dair açıklamalarda bulunulmuştur. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin norm denetimi ve bireysel başvuru yolu neticesinde verdiği kararlar ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından da yararlanılmıştır. Zira Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf olmanın getirdiği yükümlülükler, dernek kurma özgürlüğünü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında yorumlamayı gerektirmektedir.

I. Dernek Kavramı

Dernek kurma özgürlüğünün işlev ve hukuki niteliğini açıklamaya başlamadan önce bu özgürlüğün temel bileşeni olan dernek kavramına kısaca değinmekte fayda vardır. Dernek, dar ve geniş anlamda ele alınabilmekte ise de çalışmamız boyunca kullanılan “dernek” ifadesi ile kastedilen, dar anlamda derneklerdir. Dar anlamda dernek, 1982 Anayasası’nın 33’üncü maddesi çerçevesinde düzenlenen derneklerdir. Türk hukukunda siyasi partiler ve sendikalar, gerek 1982 Anayasası’nda gerek özel kanunlarında derneklerden ayrı düzenlemelere konu edildiğinden, dar anlamda dernek tanımı dışında kalmaktadır. Geniş anlamda dernek ise siyasi partiler, sendikalar ve dernekler ile birlikte kazanç paylaşma dışında, herhangi bir meşru amaca sahip, tipik ve atipik tüm özel örgütlenmeleri kapsamına almaktadır.1

Federasyonlar ve konfederasyonlar, dernek üst kuruluşu olmaları sıfatıyla, derneklerle aynı özellikleri taşımaktadırlar (TMK m.96 - m.98; DK m.2-g ve m.8).

4721 sayılı Türk Medenî Kanununda ve 5253 sayılı Dernekler Kanununda2 dernek tanımı, benzer ifadelerle yer almaktadır. Buna göre; dernek, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgilerini ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır (TMK m.56/1; DK m.2-a). Bu tanımdaki başlıca iki unsur, “üye” ve “amaç”tır. Birer kişi topluluğu olarak tanımlanan dernekleri oluşturan kişiler, üye olarak nitelendirilmektedir. Bu bakımdan, bir derneğin kurulabilmesi için kanunda belirlenen asgari sayıya ulaşılması zorunlu tutulmuştur. Kuruluştan sonra derneğe başka üyelerin de katılması mümkündür.3 Yapılan kanun değişiklikleriyle birlikte tüzel kişilerin de dernek kurucusu olma imkânına kavuştukları ifade edilmelidir.4 Buna göre dernek; “gerçek veya tüzel en az yedi kişinin, kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek maksadıyla kendilerinden ayrı ve bağımsız bir hak süjesi yaratmak üzere bilgi ve çalışmalarını birleştirmeleri sonucunda oluşan kişi topluluğu biçiminde bir medeni hukuk tüzel kişisi”5 veya “en az yedi (gerçek veya tüzel) kişinin kazanç paylaşma dışı, ideal (ülküsel) bir ortak amaçla, bedensel ve zihinsel güçlerini sürekli olarak birleştirme kararlarıyla oluşan ve tüzükte somutlaşan bir hukuki işlemle kurulan bir tüzelkişi”6 olarak tanımlanabilmektedir. Aynı yöndeki daha genel bir tanım ise; “belli bir ideal amacın gerçekleştirilmesi ya da izlenmesi için en az sayısı yasaca belirlenen kişilerin, bilgilerini, çabalarını ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirdikleri, örgütlenmiş ve tüzel kişilikle donatılmış bir kişi topluluğu” şeklindedir.7 Anayasa Mahkemesi de doktrindeki ve mevzuattaki tanımlamalara uygun bir dernek tanımı benimsemektedir.8

Derneklerin başlıca unsuru ve varlık nedeni, amaçlarıdır. Bu nedenledir ki amacın gerçekleşmesi ve gerçekleşmesinin olanaksız hâle gelmesi, derneğin kendiliğinden sona erme nedenleri arasındadır (TMK m.87/1-1). Dernekler ile sendikalar ve siyasi partiler arasındaki en önemli ayrım da amaçları arasındaki farklılıktır.9 Şöyle ki sendikalarda mesleki amaç, siyasi partilerde ise siyasi amaç ağırlıklıdır. Ancak yukarıda ifade edildiği üzere, geniş anlamda dernek kavramı, bu iki tür örgütü de içerdiğinden, siyasi parti özgürlüğü ile sendika özgürlüğünün ayrı hükümlerle düzenlenmediği durumlarda bu özgürlüklerin dernekler hukukuna tabi olacaklarını da belirtmek gerekir.10 Bu açıdan, dernek kurma özgürlüğü geniş anlamıyla, siyasi parti özgürlüğü ile sendika özgürlüğünü de kapsamaktadır.

Kamu hukuku ya da özel hukuk karakterli kanunların emredici hükümleriyle dernekler için öngörülen yasak amaçlar, dernek kurma özgürlüğünün sınırlandırılması anlamına gelmektedir.11 TMK m.56/2 uyarınca; “Hukuka veya ahlâka aykırı amaçlarla dernek kurulamaz.”12 Bununla birlikte Türk Medenî Kanunundaki hukuka ve ahlâka aykırı amaç yasağıyla aynı doğrultuda bir hüküm, Dernekler Kanununun “Kurulması yasak olan dernekler ve yasak faaliyetler” başlıklı 30’uncu maddesinde yer almaktadır. Söz konusu hükümde, anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla dernek kurulamayacağı belirtilmiştir. Ayrıca derneklerin, tüzüklerinde belirtilen amaç dışında faaliyette bulunamayacağı ve askerlik, milli savunma ile genel kolluk hizmetlerine yönelik amaçların da kabul edilemeyeceği düzenlenmiştir. Dernekler Kanununun 30’uncu maddesine aykırılık, dernek kurucuları ve yöneticilerinin cezai sorumluluğunu gerektiren hâllerden biri olarak düzenlenmiştir (m.32/1-o ve p). Buna ek olarak, anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla kurulan derneklerin feshine karar verilecektir (m.32/1-p).13 Dolayısıyla dernekler, hukuka ve ahlâka aykırı ve imkânsız olmamak, ayrıca kazanç paylaşma dışında olmak üzere, ortak amaçlarını serbestçe belirleyebilmektedirler.14

Yukarıda değinilen sınırlamalara uymak kaydıyla, sosyal ve kültürel ilişki kurma, dayanışma ve özveri duygularını pekiştirme, toplumsal ağırlık ve siyasal güç kazanma, demokrasi kültürünü yayma gibi amaçlar, dernek amacı olarak benimsenebilmektedir.15 Bunun dışında bazı fikir ve ideallerin yayılması amacıyla,16 çevrenin korunması, eğitimin yaygınlaştırılması amaçlarıyla,17 mesleki, dinsel, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel ve edebi amaçlarla18 da dernek kurmak mümkündür. Özetle dernekler, anayasal ve yasal sınırlamalara uyularak manevi/ideal amaçlarla oluşturulan, tüzelkişiliğe sahip kişi topluluklarıdır.19 Hukukumuzda kamu yararına çalışan derneklere tanınan bazı ayrıcalıklar bulunmakla birlikte dernekler, birer özel hukuk tüzel kişisi olarak yapılandırılmışlardır.20 Üye ve amaçtan başka tüzelkişilik unsuru, derneğin, kendisini meydana getiren üyelerdeki değişikliklerden etkilenmemesi, onlardan bağımsız bir varlığa sahip olabilmesi için zorunludur.21 İnsan hakları hukuku açısından ise dernek örneğindeki gibi, bir örgüte tüzel kişilik tanınmış olması, örgütlenme özgürlüğünden yararlanabilmenin olmazsa olmaz koşulu değildir. Örneğin, sürekli ve belirli bir amaca yönelik, gayri resmi kümelenmeler, AİHS m.11 kapsamına dâhildir.22 Öte yandan, tüzel kişiliği bulunmayan örgütler de hak öznesi olabilirse de bireylerin, ortak bir yarar doğrultusunda, birlikte hareket etmek amacıyla tüzel kişiliğe sahip bir örgüt kurabilmeleri, örgütlenme özgürlüğünün temel bileşenlerinden biri sayılmaktadır.23 Gönüllülük, ad ve yerleşim yeri ise derneğin diğer unsurlarıdır.24

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2007 tarihli ve 14 sayılı Tavsiye Kararına göre; sivil toplum kuruluşları için aranan ölçütler, “gönüllü olarak bir araya gelme, belirli bir amaca özgülenme, belirlenen amaç doğrultusunda özerk olarak faaliyette bulunma ve kâr amacı taşımama”dır. Bu ölçütler, Türk hukukundaki dernek unsurlarıyla örtüştüğünden, derneklerin birer sivil toplum kuruluşu olarak nitelendirilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır.25