Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Zorunlu Trafik Sigortası Kapsamında Trafik Kazalarından Kaynaklanan Tazminatlarda Güncel Gelişmeler

Current Developments in Compensations Arising from Traffic Accidents Within the Scope of Compulsory Traffic Insurance

Mehmet KARACAN

Zorunlu trafik sigortası karayollarında meydana gelen trafik kazalarından kaynaklanan tazminat istemlerinde en çok karşımıza çıkan sigorta türüdür. Trafik sigortasına ilişkin yasal düzenlemeler ve yargısal içtihatlar hem sigortacılık sektörü hem de tazminat hukukunda oldukça önem arz etmektedir. Son zamanlarda trafik sigortaları kapsamında talep edilen tazminatların kapsamı ve hesaplanmasında Türk Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ve 7327 Sayılı Kanun ile değişiklikler meydana gelmiştir. Bu çalışmada meydana gelen bu değişiklikler uygulayıcılar bakımından doğru bir şekilde uygulanması amacıyla yargısal içtihatlar ve yasal düzenlemeler ışığında incelenecektir.

7327 Sayılı Kanun, İptal Kararı, Trafik Sigortası, Genel Şartlar, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu.

Compulsory traffic insurance is the most common sort of insurance we encounter in claims for compensation that arises from road traffic accidents. Legal regulations and judicial precedents regarding traffic insurance are of crucial importance both in the insurance sector and in compensation law. Recently, with the Cancellation Decision of the Turkish Constitutional Court and the Law No. 7327, there have been changes in the scope and calculation of the compensations which have been claimed within the scope of traffic insurance. In this study, these changes will be reviewed in the light of judicial precedents and legal regulations for practitioners to apply them correctly.

The Act No. 7327, The Cancellation Decision, Traffic Insurance, General Conditions, Highway Traffic Act No. 291.

Giriş

Zorunlu trafik sigortası (Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası) kapsamında meydana gelen trafik kazalarından kaynaklanan tazminatlara ilişkin düzenlemelerde son altı yıldır oldukça fazla ve önemli değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişikliklerin genel itibariyle sigorta şirketlerinin (sigortacı) trafik kazalarından kaynaklanan tazminat istemlerinde sorumluluktan kaçınabilmesi veya sorumluluklarının kapsamının azaltılmasına ilişkin olduğu görülmektedir. Bu önemli değişikliklerden ilki sigorta şirketlerinin lehine olacak şekilde revize edilen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (“ZMMS”) Genel Şartlarının (“Genel Şartlar”) 01.04.2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanıp1 yürürlüğe girmesiydi.

Yapılan değişiklerden ikincisi 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na (“KTK”), Genel Şartların hukuki uyuşmazlıklarda yargı makamlarınca uygulanmasının zorunlu kılınması amacıyla 26.04.2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan2 6704 Sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun (“6704 Sayılı Kanun”) 3., 4., 5. ve 6. maddelerinde ki kanuni düzenlemelerin eklenmesiydi. 6704 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile beraber trafik kazalarından kaynaklanan tazminatların kapsamı ve hesaplamalarına ilişkin usul ve esaslar hakkında tartışmalar iyice büyümüştü.

Bu tartışmalar devam ederken Türk Anayasa Mahkemesi (“AYM”) tarafından 2019/40 E., 2020/40 K. ve 17.07.2020 tarihli ve 09.10.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan3 iptal kararıyla (“iptal kararı”), 6704 Sayılı Kanun ile KTK’ya eklenen bazı kısımların iptaline karar verilmiştir. İptaline karar verilen kısımlar ise trafik kazalarından kaynaklanan tazminatların hesaplanması ve kapsamında Genel Şartların uygulanmasına yollama yapan düzenlemelerdi. İptal kararı ile beraber 09.10.2020 tarihinden önce meydana gelen trafik kazalarından kaynaklanan tazminat istemlerinde Genel Şartların uygulanıp uygulanamayacağı sorusu gündeme gelmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 09.06.2021 tarihinde kabul edilen ve 19.06.2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan4 7327 Sayılı İcra ve İflâs Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun (“7327 Sayılı Kanun”) 18. ve 19. maddeleriyle KTK’nın 90. ve 92. maddelerinde önemli değişiklikler yapılmıştır. 7327 Sayılı Kanun ile getirilen düzenlemelerin AYM tarafından verilen iptal kararı ile oluşan düzeni etkileyeceği ve uygulamada yeni tartışmalara yol açacağı görülmektedir.

Bu çalışma KTK’da yapılan değişiklikler ve iptal kararı ile beraber zorunlu trafik sigortası kapsamında trafik kazalarından kaynaklanan tazminatların kapsamı ve hesaplanmasında ortaya çıkan karmaşıklık ve tartışmalara yargısal içtihatlar ve de konuya ilişkin yasal düzenlemeler ışığında açıklık kazandırmayı hedeflemektedir.

Çalışmanın birinci bölümünde AYM’nin iptal kararı, ikinci bölümünde torba kanun tekniği, 6704 Sayılı Kanun ve 7327 Sayılı Kanun ile KTK’da yapılan değişikliklere çok kısa değinilecektir. Çalışmanın üçüncü bölümünde 7327 Sayılı Kanun ile KTK’da yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin zaman bakımından uygulanması ile yeniden yasalaştırma yasağı kapsamında AYM’nin iptal kararı ile olan ilişkisi incelenecektir. Çalışmanın dördüncü bölümünde ise AYM’nin iptal kararı ve 7327 Sayılı Kanun ile KTK’da yapılan değişikliklerin trafik kazalarından kaynaklanan tazminatlara etkisi detaylı bir şekilde incelenecektir.

I. AYM’nin 2019/40 E., 2020/40 K. ve 17.07.2020 Tarihli Kararı

09.10.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan AYM’nin iptal kararı ülkemizde özellikle tazminat ve sigorta hukuku ile sigortacılık alanında büyük bir yankı uyandırmış ve etki doğurmuştur. İki yerel iki de istinaf mahkemesince KTK’nın 90., 92., 93., 97. ve 99. maddelerinin 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına (“Anayasa”) aykırılığı ileri sürülerek5 AYM’ye itiraz yoluna gidilmişti. AYM, önüne gelen somut norm denetimi başvurusunda her zaman olduğu gibi ilk olarak esasa ilişkin genel açıklamalar yapmış6 ardından Anayasaya aykırılığı iddia edilen maddeleri sırasıyla incelemiştir. Bu çalışmada iptal kararı ile KTK’nın 90. ve 92. maddelerinde iptal edilen kısımlar inceleneceğinden iptaline karar verilmeyen kısımlar ayrıca incelenmeyecektir.

AYM tarafından yapılan inceleme neticesinde KTK’nın 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan ... ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda... ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan ... ve genel şartlarda... ibaresi ve 92. maddesinin (i) bendini Anayasanın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı bulunarak iptaline karar verilmiştir.

AYM kanuni ölçülülük incelemesi kapsamında iptaline karar verdiği kısımların Anayasanın 13. ve 48. maddelerine aykırılık gerekçesini “İtiraz konusu kurallarda sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamı düzenlenmemiş olup bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan genel şartlar ile belirlenmesi öngörülmüştür. Böylece sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğacak borcu, idare tarafından her zaman değiştirilebilir nitelikteki kurallar olan genel şartlara göre belirlenecektir. Borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunda belirlenmediği, idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtmiştir.7

AYM’ye göre motorlu taşıt işletilmesine bağlı olarak üçüncü kişilerin uğrayabileceği destekten yoksun kalma zararları, bedensel zararlar, malvarlığı zararları (AYM bu kalemi eşya zararları olarak ifade etmektedir) ile manevi zararlar Anayasanın 17. ve 35. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlali sonucunda ortaya çıkan zarar niteliğindedir.8 Sigorta şirketlerinden (sigortacı) bu zararların tazminini talep etme hakkının, Anayasanın 17. ve 35. maddesinde düzenlenen hakların ihlal edilmesi sonucunda ortaya çıkan bir hak olduğunu belirten AYM, bu maddelerde korunan hakların Anayasanın 5. maddesiyle bağlantılı olarak korunmasının amaçlandığını belirtmiştir.9 Bu kapsamda ilgili kısımlar bakımından AYM, “6098 sayılı Kanun’a göre zarar olarak nitelendirilen hususların genel şartlarda zarar olarak nitelendirilmemiş olması hâlinde de işletenin tazminat borcunun kapsamı ile sigorta şirketinin bu borcu teminat altına alması gereken tazminat sorumluluğunun kapsamı yine farklı olacaktır. Bu durumun ise gerçek zararın karşılanmamasına yol açacağı, dolayısıyla işleten ile zarar gören kişi aleyhine sonuç doğuracağı açıktır. İşleten sorumluluk sigortası yaptırmış olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edecektir. Zarar görenin sigorta şirketi tarafından tazmin edilmeyen zararı ise ancak işletenin ekonomik durumunun bu zararın karşılanması için yeterli olması hâlinde tazmin edilebileceği...”10 şeklinde değerlendirmede bulunmuş ve bu kısımların ayrıca 5., 17. ve 35. maddelerine de aykırı olması sebebiyle iptaline karar vermiştir.

II. Torba Kanun Tekniği, 6704 Sayılı Kanun ve 7327 Sayılı Kanun ile KTK’da Yapılan Değişikler

Kanun(lar) yapılırken, düzenlenirken veya değiştirilirken kanun koyucu tarafından yapılan düzenlemelerin kamu yararına yapılma amacı11 dikkate alınarak gerekli araştırmalar ve değerlendirmeler yapılmalıdır. Torba kanun, birden çok ve farklı konuları düzenleyen ve aralarında herhangi bir ilişki bulunmayan kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören düzenlemeler bütünü olarak tanımlanabilir. Temel (geleneksel) kanun yapma tekniğinden oldukça farklı olan torba kanun tekniği ülkemizde son yirmi yıldır yaygın olarak kullanılmaktadır.

Torba kanun uygulaması son derece eleştirilen bir kanun yapma tekniğidir. Nitekim yasama organında çoğunluklu güce sahip olan iktidarlar ivedilikle yapılması istenen ancak bazı kesimlerce bir süre gözden kaçırılmak istenen bir kanun veya başkaca düzenlemeler torba kanunların arasına eklenerek sürpriz maddeler bir anda gelebilmektedir.12 Dolayısıyla torba kanun uygulaması haklı olarak eleştirilen bir kanun yapma tekniği olarak karşımıza çıkmaktadır.

26.04.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6704 Sayılı Kanun ile birçok kanunda değişiklik yapılmıştır.13 Dolayısıyla 6704 Sayılı Kanun bir torba kanun niteliğindedir. Bu düzenlemelerden bazıları ile KTK’nın 90., 92., 97. ve 99. maddelerinde tartışmalara yol açan değişikliklere gidilmişti.14

6704 Sayılı Kanun ile KTK’da yapılan değişikliklere kısaca bakıldığında; 90. maddesine ZMMS kapsamında sigorta şirketlerinden talep edilecek tazminatların Genel Şartlara göre belirleneceği,15 92. maddesine ZMMS kapsamında teminat dışında kalan başkaca hallerin eklendiği,16 97. maddesinde ZMMS kapsamında dava yoluna gitmeden evvel sigorta şirketine başvuru yapma zorunluluğu17 ve son olarak KTK’nın 99. maddesine ise ZMMS kapsamında sigorta şirketine başvuru esnasında istenilen belgelerin Genel Şartlar ile belirleneceği şeklinde düzenlemeler getirilmişti.18

19.06.2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 7327 Sayılı Kanun’da toplam 22 madde ile 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (“İİK”) başta olmak üzere birçok kanunda değişiklik yapılmıştır. 7327 Sayılı Kanun’un adı İcra İflas Kanunu olarak başlasa da İİK’da 8 madde, geriye kalan 14 maddede ise başka kanunlarda değişiklik yapılmıştır. Bu kapsamda 7327 Sayılı Kanun da nitelik itibariyle bir torba kanun niteliğindedir. Getirilen değişiklerden en önemlisi ve bu çalışmanın da inceleme konusundan biri olan KTK’nın 90. ve 92. maddesinde yapılan değişikliklerdir. Bu maddelere ilişkin değişiklik önerisinin kanun teklifinde olmaması, iptal kararının hemen sonrasında komisyonda görüşülmesi ve sonrasında kanun metnine dahil edilmesi torba kanun tekniğinin ne kadar sakıncalı olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.