Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa Ülkelerinde Ulusal İnsan Hakları Kurumları

National Human Rights Institutions in European Countries

Recep Ersel ERGE

Bu çalışma ulusal insan hakları koruma mekanizmalarının özel bir türü olarak dünya çapında yaygınlaşan ulusal insan hakları kurumlarını Avrupa ülkelerinden örneklerle incelemektedir. Ulusal insan hakları kurumları esasen 1991’de Paris’teki bir Birleşmiş Milletler toplantısında geliştirilen ilkelerin 1993’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmesinden sonra dünya çapında yaygınlaşmıştır. Paris İlkeleri ulusal kurumların organik ve işlevsel anlamda sahip olması beklenen asgari standartları içermektedir. Çalışmada ulusal kurumların tarihi gelişimine kısaca değinildikten sonra bu kurumların uluslararası akreditasyon kuruluşu olan Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel İttifakına ve ardından bu İttifakın Avrupa Ağına ilişkin güncel veriler aktarılmakta, ayrıca ulusal kurumların yapısı ve işleyişi Paris İlkeleri çerçevesinde ortaya konulmaktadır. Ulusal kurumlarda aranan bağımsızlık özelliği uygulamadan güncel örneklerle çalışmada özellikle öne çıkarılmıştır. Çalışmanın literatüre iki hususta katkıda bulunduğu söylenebilir. Birincisi öğretide benimsenen sınıflandırmalardan birini temel alarak Avrupa ülkelerindeki ulusal kurumlar için bir sınıflandırma girişiminde bulunmasıdır. İkincisi ise kurumların yapısı ve yetkisine ilişkin özet değerlendirmeyi bağımsız idari otoritelerin temel özellikleri ile karşılaştırarak ulusal kurumların bağımsız idari otorite olarak nitelenebileceği görüşünü desteklemesidir.

Ulusal İnsan Hakları Kurumları, Paris İlkeleri, Bağımsız İdari Otoriteler, İnsan Hakları Mekanizmaları, İnsan Hakları.

This study examines with the examples from European countries the national human rights institutions that have become widespread around the world as a special type of national protection mechanisms for human rights. Their dissemination throughout the world began after the adoption of those principles by United Nations General Assembly in 1993, which had originally developed in a United Nations meeting in Paris in 1991. Paris Principles comprise the minimum standards that the national institutions are expected to fulfil regarding their organic and functional features. Having briefly mentioned the historical development of the national institutions, the study reviews the current situation of the Global Alliance of the National Human Rights Institutions -which is the international accreditation body for the national institutions- and of the European Network of this Alliance, and also explains the structure and the function of the national institution within the framework of the Paris Principles. The required property of independence for the national institutions is especially featured within the study through recent examples from the implementation. The study might be a contribution to the literature in two ways. Firstly, it attempts to classify the national institutions in European countries based on a classification adopted in the literature. And secondly, having compared the structure and the powers of the national institutions with the fundamental features of the independent regulatory agencies, the study supports the view that the national institutions could be characterized as independent regulatory agencies.

National Human Rights Institutions, Paris Principles, Independent Regulatory Agencies, Human Rights Mechanisms, Human Rights.

Giriş

Ulusal insan hakları kurumları veya kısaca “ulusal kurumlar” insan haklarının korunmasına yönelik ulusal mekanizmalardan biridir. Bilindiği gibi ulusal koruma mekanizmaları kavramı geniş kapsamlı bir kavram olup devletin insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için çalışan bütün siyasal, yargısal ve idari kurumlarını kapsamaktadır. Ulusal insan hakları kurumları da bu mekanizmaların özel bir türüdür. Öyle ki, ulusal insan hakları kurumlarının insan haklarına yönelik ulusal ve uluslararası koruma mekanizmaları arasında üçüncü bir koruma düzeyi olarak işlev gördüğü şeklinde bir yaklaşım da vardır. Uluslararası mekanizmaların insan hakları standartlarını belirlediğini, ulusal mekanizmaların ise bu standartları uyguladığını belirten Abdurrahman Eren, ulusal insan hakları kurumlarının ise ulusal uygulamayı izleyen yeni bir koruma düzeyi olduğunu ifade etmektedir. Ulusal insan hakları kurumlarının uluslararası ve bölgesel insan hakları toplantılarına katılarak hükümetlerden ayrı görüş sunabilmesini ve buna göre ulusal ve uluslararası bütün koruma mekanizmaları için bir işbirliği merkezi olarak işlev görmesini de buna kanıt olarak göstermektedir.1 Diğer taraftan ulusal insan hakları kurumları salt ulusal koruma mekanizması olarak görülse bile bu mekanizmanın klasik dişlilerinden farklı olduğu kesindir. Bu kurumların farkı, Birleşmiş Milletler tarafından geliştirilen ve Paris İlkeleri adıyla bilinen bir standartlar çerçevesine uygun olarak kurulup faaliyet göstermelerinden kaynaklanmaktadır.

Ulusal insan hakları kurumlarını Avrupa ülkeleri ile sınırlı biçimde genel olarak açıklamayı amaçlayan bu çalışmada öncelikle ulusal kurumların bir Birleşmiş Milletler projesi olarak geçirdiği aşamalar özetlenecek ve ulusal kurumların uluslararası düzeyde üst kuruluşu olan Cenevre merkezli Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel İttifakı hakkında bilgi verilecektir. Bundan sonra çalışmanın esas bölümünü teşkil eden ikinci bölümde ulusal kurumların yetki ve sorumlulukları Paris İlkeleri ışığında genel olarak belirtilip ülkelere göre değişen farklı kurum modelleri birbirinden ayrılmaya çalışılacak ve hangi modelde olursa olsun bu kurumların hepsi için hedeflenen bağımsızlık koşullarına, ayrıca bağımsızlık konusunda uygulamada karşılaşılan güncel sorunlara bakılacaktır. Üçüncü ve son bölümde ise ulusal kurumların özellikleri bağımsız idari otoritelerin özellikleriyle karşılaştırılarak bu kurumların çoğunun Avrupa ülkelerinin idari teşkilatlarında birer bağımsız idari otorite olabileceği tezi işlenecektir.

I. Birleşmiş Milletler Projesi Olarak Ulusal Kurumlar

Ulusal kurumların kurulmasına yönelik düşünce Birleşmiş Milletler kaynaklı olup bu kurumların sahip olması gerektiği kabul edilen asgari standartlar da Birleşmiş Milletler çatısı altında belirlenmiştir. Fakat aşağıda görüleceği gibi ulusal kurumlar artık kendi üst kuruluşlarının çatısı altında bölgesel çalışma grupları şeklinde organize olmuş durumdadırlar ve özellikle Avrupa Ağını oluşturan ulusal kurumlara Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği de kayıtsız kalmamaktadır.

İnsan haklarının korunması amacına özgülenmiş ulusal kurumlar kurulması düşüncesi uluslararası arenada ilk kez 1946’da yani daha Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi kabul edilmeden iki yıl önce Ekonomik ve Sosyal Konseyde gündeme gelmiştir.2 Fakat bu kurumların insan haklarının korunması ve geliştirilmesine nasıl katkı yapabileceği sorusu cevabını bulana kadar uzun bir zaman geçmiştir. Yalnızca 1946’daki toplantıyı hatırlatıcı nitelikte olan bazı gelişmeler bir kenara bırakılırsa3 bu konuda ilk ciddi adım 1978 Eylül’ünde Cenevre’de atılmıştır. Cenevre’de toplanan İnsan Haklarının Desteklenmesi ve Korunması için Ulusal ve Yerel Kurumlar Seminerinde ulusal kurumların yapısı ve işleyişine ilişkin olarak önerilen çerçeve niteliğindeki ilkeler4 daha sonra İnsan Hakları Komisyonu ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul da edilmiştir.5

İkinci ve asıl belirleyici olan gelişme ise İnsan Hakları Komisyonunun çağrısı ve ulusal ve bölgesel insan hakları örgütlerinin katılımıyla 7-9 Ekim 1991’de Paris’te gerçekleştirilen çalıştaydır. Paris’te çıkan sonuç belgesinin öneriler kısmında, Cenevre’de kabul edilen çerçevenin içini dolduran nitelikte ilkeler belirlenmiştir.6 “Paris İlkeleri” 1993’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından da kabul edilmiş olup7 o tarihten beri de insan haklarının korunması ve desteklenmesi amacıyla kurulan ulusal insan hakları kurumlarının statüsü ve işleyişine dair asgari kurallar olarak ele alınmaktadır. Paris İlkelerinin kabul edildiği Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı bu yüzden ulusal kurum kavramının somutlaştırılmasındaki en önemli adım olarak değerlendirilmektedir.8

Genel Kurul kararına “Ulusal Kurumların Statüsüne İlişkin İlkeler” başlığı ile eklenen Paris İlkeleri dört bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölümde kurumların yetki ve sorumlulukları, ikinci bölümde kurumların oluşumu, bağımsızlık ve çoğulculuk güvenceleri, üçüncü bölümde çalışma yöntemleri ve dördüncü bölümde yarı yargısal yetkilerle donatılmış komisyonların statüsüne ilişkin ek ilkeler düzenlenmektedir.

Ulusal insan hakları kurumlarının ilki, Ekonomik ve Sosyal Konseydeki toplantının hemen arkasından 1947’de Fransa’da kurulmuştur. 1989’dan beri bilinen adıyla Fransız Ulusal İnsan Hakları Danışma Komisyonu dünyada (ve Avrupa’da) türünün ilk örneğidir. 1987’de kurulan Danimarka İnsan Hakları Merkezi ise Avrupa’da ikincidir.9 Ulusal kurumlar genel olarak 1990’lı yılların başlarında Amerika’da, ortalarında Avrupa ve Afrika’da ve sonlarında da Asya’da yayılmaya başlamıştır.10 1990’da dünyada 8 ulusal kurum varken 2002’de bu sayı 55’e çıkmıştır.11 Bugün ise adlandırma ve sınıflandırma konusunda birlik olmaması nedeniyle tam sayı bilinmemekle beraber 120’den fazla ulusal kurumun var olduğu kesindir. Bu kurumların ortaya çıkmasının sebebi klasik koruma mekanizmalarının insan haklarına yeterli güvence sağlamamasıdır. Fakat ulusal kurumların dünya çapında yaygınlaşmasının sebebi farklıdır. Özellikle insan hakları sicili bozuk olan devletlerin bu kurumları kurmasındaki amaç insan hakları konularında uluslararası toplumdan gelen baskıyı hafifletmektir.12 Ulusal kurumların mutlaka belli bir biçimde kurulması zorunluluğunun olmaması da bu kurumların yaygınlaşmasını ve başarılı olmasını kolaylaştırmıştır.13 Çünkü bu şekilde her devlet kendi koşullarına uygun bir model geliştirme imkânına sahip olmuştur. Yaygın olarak kabul edilen modellerin neler olduğu ve bunların özellikleri aşağıda görülecektir.