Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ayıplı Mal Davasında Emsal Niteliğinde Yeni İçtihatlar ve Bunların Değerlendirilmesi

Mehmet Akif TUTUMLU

Gizli Ayıp Halinde Garanti Süresi ile Zamanaşımı Süresinin Dolmasının Dava Açılmasına (Seçimlik Hakların İstenmesine) Engel Olmadığı

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 21.05.2021, E. 2020/6341, K. 2021/5255

“Davacı, davalının bayisi olarak hizmet gören Ş. Motorlu Araçlar ve Akaryakıt Ticaret A.Ş.’den, 15/03/2012 tarihinde 2012 model x tescilli otomobili satın aldığını, periyodik bakımlarını satın aldığı bayinin bünyesinde faaliyet gösteren serviste düzenli olarak yaptırdığını, otomobilin 18/04/2016 tarihinde 52.000 kilometrede çalıştırılmak istendiğinde uyarı vermeksizin çalışmadığını, 19/04/2016 tarihinde çekici ile davalının yetkili bayii ve servisi olan ÇŞ Otomotiv Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ye götürüldüğünü, triger zincirinin kopmuş olduğu tespitinin yapıldığını, 52.000 kilometrede motor zincirinin zarar görmesinin mümkün olmadığını, Çorum Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/71 D.İş sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda araçtaki arızanın üretim hatasından kaynaklandığının belirtildiğini, otomatik vites araçta zincir değişikliğinin belirli durumlarda yapılması gerektiğini ileri sürerek, otomobilin satış bedeli olan 65.148,98 TL’nin ödeme tarihi olan 15/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mümkün olmadığı takdirde şimdilik araçta meydana gelen arızanın giderimi bakımından kusursuz benzeri tutarı olan 1.000 TL ile araçtaki değer kaybı tutarı olan 500 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı; davacının aracını 15/03/2012 tarihinde satın aldığını, ayıba karşı tekeffül sorumluluğuna ilişkin iddiasının 15/03/2014 tarihinde sona erdiğini, davacının ise iddiasını 18/05/2016 tarihindeki dilekçesiyle ileri sürdüğünü, bu haliyle zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının aracın bakımlarını zamanında yaptırmayarak triger dişlerinin zarar görmesine neden olduğunu, hasarın davacının kullanımından kaynaklandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte kusuru nedeniyle ortaya çıkan arızanın ayıp olarak nitelendirilmesinin gerçek durum ile örtüşmediğini, davacının araçtan sağladığı yarar ile kullanımdan dolayı meydana gelen değer kaybı ve varsa aracın geçirdiği kazaların yarattığı değer kaybının tespit edilip davalıya ödenmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini dilemiştir. İlk derece mahkemesince, ayıbın gizlenmesinde satıcının ağır kusurunun olduğuna veya ayıbı tüketiciden gizlediğine yönelik bir kanaat oluşmadığı gerekçesiyle davanın iki yıllık garanti süresinden sonra açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı tarafından ibraz edilen faturaya göre davaya konu aracın 15/03/2012 tarihinde satın alındığı anlaşılmaktadır. Davacı, araç henüz 52.000 kilometredeyken triger zincirinin kopmuş olmasının aracın gizli ayıplı olduğuna işaret ettiğini belirtmiştir. Nitekim gerek delil tespiti sırasında gerekse yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında triger zincirinin muhafaza altında olduğundan yabancı cisim girerek kırılmasının söz konusu olamayacağı, zincirin uzaması ya da zincir bakımının zamanında yapılmaması sebebiyle zincir gergi sisteminin bozulması sonucunda bu zincirin gevşeyerek kırılabileceği, triger zinciri bakımlarının 120.000-180.000 km aralığında yapılması gereken bir bakım türü olduğu, ancak dava konusu aracın 56.285 kilometredeyken triger zincirinin kırılmış olmasının kullanıcı hatası olmayıp üretim ve malzeme hatasından kaynaklı olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar mahkemece; davanın garanti süresi içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, söz konusu arızanın kullanımdan kaynaklı olamayacağı, dışarıdan gelecek müdahalelere kapalı bir şekilde muhafaza altına alınmış olan triger zincirinin kırılmasının davalının ağır kusurundan ileri gelen gizli ayıp niteliğinde olduğu anlaşıldığından bu ayıp karşısında zamanaşımı süresinin tamamlanmasından söz edilemeyeceği gibi davacının garanti hükümlerine dayalı olarak da böyle bir dava açmasını engelleyen yasal düzenleme bulunmamaktadır.

Mahkemece bu ilkeler çerçevesinde uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 21/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.”

Kararı değerlendirmek bakımından kararda geçen garanti süresi ve zamanaşımı sürelerine ilişkin açıklamalar yapmakta yarar görmekteyiz.

Garanti Belgesi Yönetmeliği’nin1 6/1 maddesi hükmüne göre, garanti süresi; malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren başlar ve asgari iki yıl veya bu Yönetmeliğe ekli listedeki ölçü birimi ile tespit edilen değer kadardır.

Zamanaşımı süresine gelince: 6502/TKHK m.12/1 hükmüne göre; kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda taşınmazın teslim tarihinden itibaren beş yıldır.

Taşınır mallar bakımından garanti süresi genel olarak iki yıl olarak belirlenmiştir. Yine zamanaşımı süresi açısından da aynı uzunlukta bir süre anlayışı benimsenmiştir. Dolayısıyla ayıplı maldan kaynaklı seçimlik hakların, kural olarak, bu süreler içerisinde ileri sürülmesi gerekir.

Ancak anılan hükme yasa koyucu bir istisna getirmiştir: Buna göre ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz (KHK m.12/3).

Yüksek Mahkeme, gizli ayıp niteliğindeki arızalarda satıcının ağır kusurlu olduğunu,2 dolayısıyla zamanaşımı hükümlerinin uygulanamayacağını içtihat etmektedir.3

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 21.05.2021 tarih ve E. 2020/6341, K. 2021/5255 sayılı kararına konu olayda satıma konu araçta triger kayışının kopması söz konusudur. Triger kayışı4 aracın önemli bir unsurudur, dolayısıyla buradaki arıza ancak aracın zamanla kullanılmasıyla ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde bir arızadır. Sonuç olarak Yüksek Mahkemeye göre, bu tür ayıplardan dolayı tüketici, garanti süresi ile zamanaşımı sürelerinin dolmuş olmasına bakılmaksızın kanundan doğan seçimlik haklarını talep ve dava edebilecektir.