Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bağlı Nama Yazılı Payların Miras Yoluyla İntikalinde 3 Mahkeme Ara-Kararı Hakkında Düşünceler

Remarks on 3 Interim Court Decisions Regarding Restricted Shares

Murat Yusuf AKIN

Bağlı nama yazılı paylar 865 sayılı ilk Türk Ticaret Kanunumuzdan bu yana uygulamamızın bir parçasıdır. 6102 s. Türk Ticaret Kanunu ile bağla nama yazılı paylara ilişkin olarak yepyeni bir anlayış benimsemiş ve 6762 s. eski kanun zamanında kabul görmüş olan bölünme teorisi terkedilerek birlikte teorisi benimsenmiştir. Bunun doğan sonucu olarak da eski kanundaki bölünmüş pay sahipliği ortadan kalkmış ve payın devri ancak şirketin onayı ile geçerli hale gelmiştir. Bununla birlikte payın kanuni geçiş hallerinde mülkiyet intikal derhal etmekte ancak katılma hakları ve oy hakkı için şirket onayı gerekmektedir. Şirket bu onayı vermeksizin pay alım teklifinde bulunabilir. Şirketin bu teklifine istinaden müktesibin payları satma borcu olduğunu kabul etmek yeni teori ile birlikte TTK’nın ilgili hükümlerinin lafzından anlaşılmaktadır. Ancak burada yenilik doğrucu bir alım hakkı değil, bir sözleşme yapma zorunluluğunun kabulü TTK’nın sistemine en uygun çözün olacaktır.

Bağlı Nama Yazılı Pay, Bölünme Teorisi, Birlik Teorisi, Yenilik Doğurucu Hak, Sözleşme Yapma Zorunluluğu.

Restricted shares are since our first Turkish Commercial Code a part oof our practice. The new Turkish Commercial Code numbered 6102 has brought a new understanding for the restricted shares and the separation theory of the old Turkish Commercial Code numbered 6762 has been left and the new unity theory is accepted. As a consequence of it the partial ownership of the shares disappeared and the share can only be transferred with the approval of the company. However, in case of transfer of the shares by law, the translatio dominii of the restricted shares happens by law, but for use of the participation rights and voting rights the companies’ approval is needed. In such case without giving the approval the company may offer to acquire these shares. In light of the new theory with the interpretation of the TCC’s related articles the acquirer shall be obliged to sell these shares to the company. However, the solution would be to accept that this an obligation to contract not a use of formative right like call option.

Restricted Shares, Separation Theory, Unity Theory, Formative Right, Obligation to Contract.

I. Bağlı Nama Yazılı Pay Kavramı

Anonim şirketlerde geleneksel olarak hamiline yazılı paylar ve nama yazılı paylar olmak üzere iki farklı pay grubu olduğunu görmekteyiz (TTK m. 484/1). Bağlı nama yazılı paylar ise nama yazılı payların bir alt grubunu oluştururlar ve devir bakımından nama yazılı paylara göre farklılık gösterir. Bu farklılık, bağlı nama yazılı payların devrine şirketin iştirakinde (TTK m. 493) yatar ki, bu durumun bağlı nama yazılı payın devri olgusunu diğer payların devrine göre zorlaştırdığı muhakkaktır.

Bağlı nama yazılı pay kavramı ticaret hukukundaki ilk kanunumuz olan 865 sayılı Ticaret Kanunundan bu yana uygulamamızda vardır.1 Ömrü bu derece kapsamlı bir kanun için oldukça kısa sayılabilecek 865 sayılı Ticaret Kanunundan sonra yürürlüğe giren ve yaklaşık 55 yıl süreyle uygulanan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu da konuya ilgisiz kalmamış ve tek maddeyle olsa meseleyi düzenlemişti.2 Ancak İsviçre Borçlar Kanunundan iktibas edilen bu düzenlemenin de başarılı olduğunu ifade etmek güçtür.3 Nihayet 2012 yılında yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu bağlı nama yazılı paylar konusunda gene İsviçre Borçlar Kanununu takiben yepyeni bir düzenleme getirmiş ve pay devrini neredeyse olanaksızlaştıran eski bağlam sistemini deyim yerindeyse ters-yüz ederek anonim şirketlerin temel kolonlarından olan payın serbestçe devrolunabilirliği4 prensibiyle uyumlu şekilde yeni bir anlayış tesis etmiştir.5

6102 sayılı TTK’da bağlam hükümleri kanuni bağlam (m. 491) ve esas sözleşmesel bağlam (m. 492-499) olarak ikiye bölünmüş, esas sözleşmesel bağlam ise borsaya kote edilmemiş nama yazılı paylar (m. 493-494) ve borsa kote edilmiş nama yazılı paylar (m. 494-498) olmak üzere iki grupta düzenlemiştir.

Esas sözleşmesel bağlam kısaca, esas sözleşmede zikredilen önemli (haklı) sebeplere6 istinaden pay devrinin şirket tarafından reddedilebilmesi imkanın getirilmesi olarak tanımlanabilir.7 Bu imkanın getirilmesinin anonim şirketin, aile şirketi olarak muhafazası, şirketin işletme konusuyla alakalı olarak belli nitelikte/ehliyette kişilerin ortak olarak kabul edilmeleri (örn. genetik tedavi geliştirme araştırmaları yapan şirkete genetik mühendislerinin veya mandıra işleten bir şirkete süt üreticileri ortak olması gibi), şirketin işletme konusuyla alakalı olarak yabancılara pay satılmasının alınmış olan ruhsatın kaybına sebep olmasının engellenmesi (örn. radyo tv yayıncılığı), benzeri biçimde deniz taşımacılığında Türk Bayrağı çekilmesi hakkının kaybedilmemesi (Kabotaj Kanunu ekseninde) veya rakiplere pay satımının engellenmesi gibi muhtelif nedenleri olabilmektedir.8

II. Bağlı Nama Yazılı Payın Devri

Kanun koyucunun TTK’da bağlı nama yazılı payların devrini iki şekilde ele aldığı görmekteyiz. Bunlardan ilkini bir hukuki işleme bağlı olarak devir olarak tanımlayabiliriz, ikincisi ise kanuni geçiş halleridir. İlk halde pay sahibinin elindeki bağlı nama yazılı payı bir başka kişiye örneğin satış sözleşmesine istinaden devri söz konusudur. TTK m. 494/1 gereğince “Devir için gerekli olan onay verilmediği sürece, payların mülkiyeti ve paylara bağlı tüm haklar devredende kalır”. Bu durumda şirket devre onay vermediği sürece, payın devri (sözleşmesi), (satan) pay sahibi ile (satın alan) üçüncü kişi arasında dahi geçerli olmayacaktır ki, bu TTK’da kabul edilmiş olan birlik teorisinin doğal bir sonucudur.9

İkinci hal ise payın kanunî geçişine10 ilişkindir. Kanun koyucu bu hususta “Paylar; miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmişlerse, şirket, payları edinen kişiye, sadece paylarını gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde onay vermeyi reddedebilir”. hükmünü amir TTK m. 493/4 ile “Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer”.11 şeklindeki TTK m. 494/2 hükmünü ihdas etmiştir. Maddelerden görüleceği üzere kanun koyucu payın kanunî geçişini sözleşmeye istinaden olana nispetle daha farklı ele almıştır. Buna göre bağlı nama yazılı payların mülkiyeti örneğin mirasçı tarafından iktisap edilmekte ve fakat (müktesip) mirasçı bu paylardan doğan “genel kurula katılma haklarıyla oy hakları”nı ancak şirketin devre ilişkin vereceği onaydan sonra kullanabilmektedir. Şirketin mezkûr onayı vermekten geçerli bir biçimde imtina edebilmesi için (mirasçı tarafından mülkiyeti iktisap olunmuş) payı gerçek değeri üzerinden satın almak için mirasçıya teklifte bulunması lazımdır. Şirket tarafından payın gerçek değeri üzerinden bir satın alma teklifi verilmediği takdirde üç ayın geçmesiyle birlikte (müktesip) mirasçı, bu paylardan doğan “genel kurula katılma haklarıyla oy hakları”nı da kullanabilir hale gelecektir (TTK m. 494/3).

III. Mahkeme Kararlarının Özeti

Çalışmanın esas konusunu teşkil eden mahkeme kararlarının özetlerinin verilmesine geçmeden evvel ifade etmek lazımdır ki, kararlar esasen ilk derece mahkemelerinin verdikleri ihtiyati tedbir kararları ve bunlara istinaden istinaf mahkemelerinin vaki itirazları değerlendirdikleri kararlar olup, yargılamaların hitamında ilk derece mahkemelerinin kararlarının ne yönde tesis olunduğu ve bunlara ilişkin kanun yollarına başvuru neticesinde kesinleşen kararların ne olduğu tarafımızca bilinmemektedir. Bununla birlikte kararlara konu vakıalar gibi başkaca vakıaların da yaşanması ihtimali ve kararlardaki aynı seviyedeki mahkemelerin farklı görüşleri bu kararların ele alınarak incelenmesinin temel motifi olmuştur.