Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kadının Menfaati Bakımından Rahim Tahliyesi

Cervical Evacuation Regarding Woman’s Benefit

Helin Rojda İLALDI

Bu çalışmada rahim tahliyesi kadınının menfaati yönünden ele alınmıştır. Bu nedenle çalışma kapsamında rahim tahliyesine ilişkin kuralların kadının kişilik haklarına müdahale halleri ve tamamen elinden alındığı haller üzerinde durulacaktır. Kadınların bedenleri üzerinde rahim tahliyesi yapılması kimi durumlarda onların hayati tehlike yaşamalarına neden olmaktadır. Zira, rahim tahliyesine başvurmak isteyen kadınların çoğunluğu bu işlemi sağlıksız koşullar altında yaptırmaktadır. Öte yandan, kadının asıl görevi “annelik” yapmak olmalıdır. Toplumsal olarak da kadının üstlenmiş olduğu annelik görevinin sonlandırılması kadının kişilik haklarına karşı bir sınırlandırma teşkil edeceği açıktır. Bu nedenle, rahim tahliyesi gerçekleştirmek isteyen kadının kendi bedeni üzerinde tasarrufta bulunmasına karar vermesinin engellenmesinden ziyade toplumda bu durumların önüne geçebilecek gebeliğin önlenmesine yönelik tedbirlerin alınmasında fayda bulunmaktadır. Böylece kadın; gerek bedeni üzerinde serbestçe tasarruf etmiş olacak gerekse de insan hakları bağlamında kişilik haklarına uygun davranılmış olacaktır.

Rahim Tahliyesi, Kürtaj, Kadın Hakları, İnsan Hakları, Kadın ve Özerklik.

In this study, it was mentioned that the cervical evacuation process should be evaluated in the context of benefit of the woman. The main aim of the study is to pay attention to the fact that the rules regarding cervical evacuation are sometimes interfered with the personal rights of women and sometimes completely taken away from them. That intervention endangers the lives of women. Because women take to unhealthy conditions in order to carry out cervical evacuation. In our country, the duty assigned to women in general is the concept of “motherhood”. The concept of motherhood given to women constitutes a constraint against women’s personal rights. Instead of preventing the woman who wants to cervical evacuation from making a decision about her own body, pregnancy precautions should be increased by addressing the situation earlier. In that way, the woman; will act autonomously on the body, and a practice in line with human rights will be implemented.

Abortion, Curretage, Women Rights, Human Rights, Women and Autonomy.

GİRİŞ

Bu çalışma rahim tahliyesinin kadının menfaati bakımından değerlendirilmesi yönünde ortaya çıkan birtakım çatışmalara yer vermektedir. Hukuken rahim tahliyesi yapılarak cenini almak işlemi, aslen bir “hak” olarak görülmektedir. Dini açıdan bakıldığında rahim tahliyesini, cinayet olarak nitelendiren bir grup bulunmakta iken, etik açıdan bakıldığında ise kadının kendi bedeni üzerinde özerklik ilkesi kapsamında özgürce tasarrufta bulunabileceği görüşü ile karşılaşmaktayız. Çalışmamızda dini düşüncelere yer vermeyip, yalnızca Türk Hukuku ve Etik İlkeler kapsamında rahim tahliyesini tartışacağız.

Sözlük anlamı ile rahim tahliyesi, “döl yatağının içini kazıyıp cenini alma işi” olarak tanımlanmaktadır.1 Bir diğer ifadeyle rahim tahliyesi, gebeliğin bilerek ve isteyerek sonlandırılması, ceninin tıbbi müdahalede bulunularak yok edilmesidir.2 Rahim tahliyesi konusu etik, ahlak ve hukuk gibi birçok farklı alanda uzun zamandır tartışılan bir konu olmuştur. Tartışmaların temelinde çatışmakta olan iki haktan söz edilebilecektir. Bunlardan ilki, annenin kendi bedeni üzerindeki söz hakkı, diğeri ise ceninin yaşam hakkıdır. Türk hukukunda kürtaj ile ilgili temel düzenleme, 1983 tarihli 2827 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun (NPHK) ve bu kanuna dayanılarak çıkartılan 7395 sayılı Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine ilişkin tüzüktür. Kanunda belirtilen durumların dışında yapılan gebeliğe son verme işlemi kural olarak hukuka aykırı olacak ve cezai sorumluluk doğuracaktır. Konu ile ilgili mevcut düzenleme Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “çocuk düşürme” ve “çocuk düşürtme” suçları başlığı altında düzenlenmiştir.

Türk Hukukunda; rahim tahliyesi, gebeliğin sonlandırılması, kürtaj, küretaj (Fransızca curetage kelimesinden dilimize yerleşen), çocuk düşürme ve düşürtme gibi birçok farklı tabir ile karşımıza çıkabilmektedir. NPHK’da çalışmamızla ilgili terime “gebeliğin sona erdirilmesi” şeklinde yer verilirken; “Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesin İlişkin Tüzük”te “rahim tahliyesi” olarak yer verilmiştir. Öte yandan TCK’ya baktığımızda “çocuk düşürme” ve “çocuk düşürtme” terimlerinin kullanıldığını görmekteyiz. Mevzuatımızda herhangi bir birlik olmadığı gibi ifadelerin her biri doğru kabul edilecektir. Çalışmamızda ise hukuki bir dil olduğunu ve amacına uygunluk bakımından daha net anlaşılacağını düşündüğümüzden tercih ettiğimiz terim “rahim tahliyesi” olmuştur.

Türk Hukuku’nda mevcut normlara göre rahim tahliyesi için birtakım sınırlandırmalar vardır. Bu da kimi durumlarda kadınları sağlığa elverişsiz koşullarda rahim tahliyesine yönlendirerek hayatlarının tehlikeye atmaktadır. Kanunun rahim tahliyesini sınırlamış olması istemli biçimde “düşürülen” ceninlerin sayısını arttırmanın yanında, siyasi sebeplerle insan bedenini kullanılmış hale getirmektedir. Doğurganlık yetisi kadında bulunduğundan, uygulanan biyopolitika en çok kadın haklarını ihlal ederek, kadının bedenini siyasetin bir parçası haline getirmiş olmaktadır.

I. RAHİM TAHLİYESİ UYGULAMASINDA YASAL SÜREÇ VE KOŞULLAR

Tarihin her döneminde kadının doğurganlığı ataerkil yapı tarafından birtakım denetlemelere tabi tutularak kısıtlanmıştır. Bu nedenle rahim tahliyesi konusu tarihin ilerleyen dönemlerinde de tartışılmaya devam edilecektir. Öyle ki kadının doğurganlığının bulunduğu müddetçe, onun rahim tahliyesi arzusu da hep var olacaktır. Öte yandan, ataerkil toplumda rahim tahliyesi ile ilgili denetlemelerin son bulmayacağı kanısındayız çünkü ataerkil toplumda sürmekte olan kadın bedeni üzerinde sahip olmaya çalışılan hakimiyet son bulmadıkça denetleme de son bulmayacaktır. Bu gerekçelerle de rahim tahliyesi ile ilgili tartışmalar dünyanın herhangi bir noktasında söz konusu olmaya devam edecektir. Kadının bedeni üzerinde kültürel ve siyasal baskıların somutlaştığı noktalardan biri de rahim tahliyesinin hak olmaktan çıkarılması ya da kısıtlanmasıdır. Oysa ki kadınların istediği sayıda çocuk sahibi olmaya hakkı bulunmaktadır.3

Rahim tahliyesinin uygulamaları günümüzdeki yerini alması uzun yılları bulmuştur. Zira, rahim tahliyesini yasalarında özgür kılan ülkeler zamanla artmış, ülkemiz de rahim tahliyesine ilişkin mevzuat kapsamını genişleterek bu ülkeler arasına ismini yazdırmıştır.