Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ailenin Ekonomik Varlığının Korunması Amacıyla Eşin Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanması

Restriction of the Spouse’s Disposing Power Due to the Protection of the Economic Existence of the Family

Gençer ÖZDEMİR

TMK m.199’da ailenin ekonomik varlığının korunması amacıyla, eşlerden birinin talebi üzerine ve hakimin kararıyla, hakim tarafından belirlenecek malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak diğer eşin rızasıyla yapılabileceğine karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Eşin tasarruf yetkisine getirilen bu kısıtlama evlilik birliğinin korunması ilkesi kapsamında getirilmiş bir kısıtlamadır. Kısıtlama ile ailenin ekonomik geleceğinin eşlerden birinin yapacağı işlemlerle mahvedilmesinin önüne geçilmek ve evlilik birliğinin geleceğini korumak amaçlanmaktadır. Çalışmamızda, eşlerin tasarruf yetkisinin kısıtlanması konusu değerlendirildikten sonra, bu sınırlamanın hukuki niteliği ve ailenin ekonomik varlığının korunması amacıyla eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması konuları detaylı şekilde incelenecektir.

Eşin Rızası, Eşin Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanması, Ailenin Ekonomik Geleceğinin Tehlikede Olması.

In the article 199 of the Turkish Civil Code (TMK), it is ensured that any right of disposal, with regards to the values of the assets those will be determined by the judge upon request made by one of the spouses, can be exercised only with the consent of the other spouse in order to protect the economic existence of the family. This restriction on the spouse’s power of disposition is a restriction brought within the scope of the principle of protection of the marriage union. With the restriction, it is aimed to prevent the economic future of the family from being ruined by the actions of one of the spouses and to protect the future of the marriage union. In our study, after evaluating the issue of the restriction of the spouse’s power of disposition, the legal nature of this restriction and the restriction of the spouse’s power of disposition in order to protect the economic existence of the family will be examined in detail.

Consent of the Spouse, Restriction of the Spouse’s Disposing Power, The Family’s Economic Future in Danger.

I. Giriş

743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin uygulandığı dönemde, eşler arasında tam bir eşitlik söz konusu olmamış, kanunkoyucu karı ve kocayı işlem ehliyeti bakımından eşit tutmamıştır. Gerçekten de EMK m.169 kapsamında, karı ve koca hukuki işlem ehliyeti bakımından eşit tutulmamış, karının bazı işlemleri için hâkimin onayı aranmıştır. Ancak 4721 Sayılı TMK’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte, eşlerin kişisel ve mali durumlarına ve hukuki işlem ehliyetlerine eşitleyici hükümler getirilmiştir. Bu kapsamda, eşlerin yapacağı bazı işlemler bakımından sulh hâkiminin iznini almaları yerine, diğer eşin talebi üzerine bu eşin iznine tabi tutulma esası getirilmiştir.

TMK’da bazı istisnalar dışında eşlerin tam eşitliği ve işlem serbestisi ilkesi benimsenmiştir. Eşler, kendilerine ait malvarlığı değerleri üzerinde kimseden izin ya da onay almadan serbestçe tasarruf edebilirler. Her türlü işlemi serbest iradeleri ile ve eşit bir şekilde yapabilirler.1 İşlem serbestisinin istisnalarından birisi TMK m.199’da getirilen tasarruf yetkisi sınırlamasıdır. TMK m.199 gereğince, ailenin ekonomik varlığının korunması ya da evlilik birliğinden kaynaklanan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde,2 eşlerden birinin talebi üzerine, hâkimin belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarruflar, ancak diğer eşin rızasıyla yapılabilir. Çalışmamızda eşlerin hukuki işlem serbestisi ve bu serbestinin sınırları ile TMK m.199 kapsamında yer alan kısıtlamalardan bahsedilmek suretiyle, “ailenin ekonomik varlığının korunması amacıyla eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması” konusu ele alınacaktır.

II. Eşlerin Kişisel Malları Üzerindeki Tasarruf Yetkisi

Evlilik birliği devam ettiği müddetçe eşler, kural olarak gerek kendi aralarında gerekse üçüncü kişilerle diledikleri hukuki işlemi yapmakta serbesttirler. Diğer bir ifadeyle, “sözleşme özgürlüğü prensibi” veya “eşlerin serbestliği ilkesi” söz konusudur.3 Dolayısıyla, eşlerden birinin yapacağı bir hukuki işlemin geçerliliği diğer eşin ya da hâkimin onayına bağlı değildir.4 Bu husus TMK m.193’te; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her biri diğeri ve üçüncü kişilerle her türlü hukukî işlemi yapabilir.” şeklinde ifade edilmiştir. Hükümde geçen “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça” ifadesinden de anlaşılacağı üzere, bu ilkenin de istisnaları bulunmaktadır. Dolayısıyla, Kanunda aksine hüküm bulunan hallerde, eşlere tanınan bu hukuki işlem serbestliği ilkesi ortadan kalkacaktır.

TMK m.193 hükmü ile eşler (özellikle kadın eş) yapacakları hukuki işlemler açısından EMK döneminde bulundukları sınırlı ehliyetli konumdan çıkarılıp, tam ehliyetli konuma getirilmiştir. Bu düşüncenin temelinde, eşler sırf evlenmiş olmaları nedeniyle bir takım sınırlamalara tabi tutulmamalıdır fikri yatmaktadır.5 Sonuç olarak eşler, gerek kendi aralarında yapacakları hukuki işlemlerde gerekse üçüncü kişilerle yapacakları hukuki işlemlerde, evliliğin genel hükümlerine, miras hukuku kurallarına ve mal rejiminin getirdiği kurallara aykırı olmamak üzere, tamamen serbest şekilde hareket edebilirler.6 Maddenin gerekçesinden anlaşılacağı üzere, eşitlik prensibi gereğince, kadının bazı hukuki işlemleri için hâkimden izin almasına gerek olmadığı gibi, eşler arasında cebri icra yasağı öngörme gereği de duyulmamıştır. Eşler de birbirlerine karşı borçlarını ifa etmekle yükümlüdür. Aksi takdirde sonuçlarına katlanacaklardır.

Yukarıda belirtildiği üzere, TMK m.193’ün metninden, Kanunda aksine hüküm bulunan hallerde, eşlere tanınan hukuki işlem serbestliğinin bir takım sınırlamalarının söz konusu olacağı anlaşılmaktadır.7 TMK kapsamında, eşlerin hukuki işlem serbestisine getirilen sınırlamalar şöyledir: Aile konutu ile ilgili işlemlerdeki sınırlamalar (TMK m.194), Evlilik birliğinin korunması amacıyla eşin belirli bir malvarlığı değeri üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması (TMK m.199), Edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında, eşlerin paylı mülkiyet konusu maldaki payları üzerindeki tasarruf yetkilerine ilişkin sınırlamalar (TMK m.223) ve Eşin saklı payını azaltmaya yönelik tasarruflar (TMK m.565/b.4). Ayrıca TBK m.584’te de evli kişilerin yapacağı kefalet sözleşmeleri ile ilgili sınırlama getirilmiş olup, böyle bir durumda diğer eşin rızası aranmaktadır. Söz konusu düzenleme kapsamında, eşlerden biri mahkeme tarafından verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça ya da yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin rızasıyla kefil olabilir.