Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Teori ve Uygulamada Anonim Şirket Payı Üzerinde Kurulan Önalım Hakkı

The Pre-Emption Right Established on the Joint Stock Company Share in Theory and Practice

Gülşah YILMAZ

Önalım hakkı, hakkın konusu olan şeyin üçüncü kişiye satılması durumunda hak sahibine tek taraflı bir irade beyanıyla satılan şeyin mülkiyetinin kararlaştırılan bedel karşılığında kendisine naklini talep yetkisi veren bir haktır. Anonim şirket payı üzerinde kurulan önalım hakkı sahibine, yükümlü olan pay sahibi paylarını üçüncü bir kişiye satmak istediğinde onun paylarını tek taraflı bir irade beyanıyla satın alma imkânı sağlar. Önalım hakkı anonim şirkette pay devir sınırlaması niteliğinde olması nedeniyle kullanılmaktadır. Ancak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun sözleşme özgürlüğünü sınırlayıcı hükümleri (TTK m.340) karşısında anonim şirket payı üzerinde kurulan önalım hakkının durumu teori ve uygulamada tartışmalıdır. Tartışmalar daha çok TTK’nın pay devrinin esas sözleşme ile sınırlandırılmasına ilişkin bağlam hükümleri (TTK m.492, m.493) ekseninde yapılmaktadır. Bu tartışmalara ışık tutması amacıyla bu çalışmada öncelikle önalım hakkının tanımı ve hukuki niteliği açıklanmış akabinde ise anonim şirket payı üzerinde kurulan önalım hakkına ilişkin eski ve yeni ticaret kanunları döneminde yer alan öğretideki görüşler incelenmiştir. Son olarak uygulamanın nasıl geliştiğini tespit edebilmek amacıyla konu ile ilgili 2015 ile 2020 yılları arasında verilen Yargıtay kararları değerlendirme konusu yapılmıştır.

Anonim Şirket Payı, Önalım Hakkı, Pay Devri Sınırlaması, Önemli Sebep, Öncelik Hakkı.

The pre-emption right is a right entitling the right owner to request transfer of the ownership of the sold thing, in return for the agreed price, with a unilateral declaration of intention in the case the thing subject matter of the right is sold to a third person. The pre-emption right established on a joint stock company share provides the right owner the opportunity to purchase her/his shares with a unilateral declaration of intention when the obliged shareholder wants to sell her/his shares to a third party. The pre-emption right is used in joint stock companies due to its nature of share transfer limitation. However, against the provisions of the Turkish Commercial Code no 6102 limiting the freedom of contract (TCC Art. 340), the status of the preemption right established on the joint stock company share is controversial in theory and practice. The discussions are mostly based on the provisions of the TCC regarding the limitation of the transfer of shares by the articles of association (TCC Art. 492, Art. 493). In this study, in order to shed light on these discussions, firstly the definition and legal nature of the pre-emption right was explained, and then the opinions in the doctrine in the period of the old and new commercial laws regarding the pre-emption right established on the share of joint stock companies were examined. Finally, in order to determine how the implementation has developed, the decisions of the Supreme Court of Appeals between 2015 and 2020 have been evaluated.

Joint Stock Company Share, Pre-emption Right, Share Transfer Restriction, Important Reason, Priority Right.

Giriş

Anonim şirketlerde payların istenmeyen üçüncü kişilerin eline geçmesini önleme ihtiyacı söz konusu olabilir. Pay sahiplerinin kimliklerinin önem taşıdığı kapalı tip şirketlerde ortaklığa yabancı kişilerin girmesinin önlenmesi şirketin ekonomik verimliliği açısında önemli bir amaçtır. Pay devirlerinin üzerine getirilen kısıtlamalar ile payın yabancı kişilere devredilmesinin engellenmesi aile birikiminin yine aile içinde kalmasına olanak sağlamaktadır. Bunun yanı sıra, bu kısıtlamalarla çalışma ortamına uyum sağlayamayacak kişilerin ortaklığa girmesi engellenmek istenebilir.

Özellikle kapalı tip aile şirketlerinde payların yabancı kişilere devrinin önlenmesi amacıyla pay sahipleri, sözleşmelerinde pay devrinin sınırlanmasına ilişkin birçok hak yer almaktadır. Bunun dışında, diğer anonim şirketlerde de benzer ihtiyaçlar ortaya çıkabilir. Önalım hakkı birer devir sınırlaması niteliğinde olması nedeniyle anılan amaçlar için kullanılmaktadır. Ancak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun sözleşme özgürlüğünü sınırlayıcı hükümleri (TTK m.340) karşısında anonim şirket payı üzerinde kurulan önalım hakkının durumu teori ve uygulamada tartışmalıdır. Tartışmalar daha çok TTK’nın pay devrinin esas sözleşme ile sınırlandırılmasına ilişkin bağlam hükümleri (TTK m.492, m.493) çerçevesinde şekillenmiştir.

Tartışmalara katkı sağlamak amacıyla çalışmamızda öğretideki görüşler ve uygulamada verilen yargı kararları incelenmiştir. İlk olarak önalım hakkı hakkında genel bilgiler verilmiştir. İkinci olarak anonim şirket payı üzerinde kurulan önalım hakkına ilişkin eski ve yeni ticaret kanunları döneminde yer alan görüşler açıklanmıştır. Son olarak ise konu ile ilgili güncel yargı kararları değerlendirme konusu yapılmıştır.

I. Önalım Hakkı

Önalım hakkı yükümlünün hakkın konusu olan şeyi bir üçüncü kişiye satması durumunda hak sahibine tek taraflı bir irade beyanıyla satılan şeyin mülkiyetinin kararlaştırılan bedel karşılığında öncelikle kendisine naklini talep yetkisi veren yenilik doğurucu bir haktır.1 Türk hukukunda önalım hakkı sözleşmeden ya da kanundan doğabilir. TMK m.732 ilâ m.734 arasında yasal önalım hakkı, TMK m.735’te ise sözleşmesel önalım hakkı düzenlenmiştir.

Sözleşmesel önalım hakkı açısından önalım hakkı sahibi üçüncü kişinin vereceği bedeli ödeyecekse adi önalım, önceden kararlaştırılan bedeli ödeyecekse mevsuf önalım hakkı söz konusu olur. Önalım hakkı tanımak amacıyla yapılan sözleşmeye de önalım sözleşmesi denir.2

Önalım sözleşmeleri, genellikle taşınmaz mallar için yapılıyor olsa da, önalım hakkının konusu taşınır mallar da olabilir. TBK m.237/3 uyarınca taşınmaz ile ilgili önalım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.3

Önalım hakkı, mal sahibi hak konusu olan şeyi bugün için satmak istemiyorsa ama ileride satma ihtimali varsa tesis olunur. Bu hakkın tanınmasında güdülen amaç hak konusu şeyin başkasının eline geçmesini önlemektir. Önalım hakkının kullanılması için hak konusu şeyin satışı olmalıdır. Ayrıca yapılan bu satışın geçerli olması gerekir. Bununla beraber, hakkın kullanıldığının muhataba beyan edilmesi gerekmektedir.4 Önalım hakkı kullanılınca muhatapla hak sahibi arasında bir satış ilişkisi doğar ve muhatap hak konusu şeyin mülkiyetini hak sahibine nakletmek, hak sahibi de ona satış bedelini ödeme borcu altına girer.5

Anonim şirket payı üzerinde kurulan önalım hakkı ise sahibine, yükümlü olan pay sahibi paylarını üçüncü bir kişiye satmak istediğinde onun paylarını tek taraflı bir irade beyanıyla satın alma imkânı sağlar.6 Önalım hakkı pay sahiplerinin ortaklıkta yabancılaşmayı önlemek için kullandıkları bir haktır. Bu sayede pay sahipleri çevresi kontrol altında tutulabilir.7 Pay sahipleri sözleşmesinde önalım hakkı tanındığı durumlarda payın sözleşmede belirlenen bazı kişilere satılması halinde önalım hakkının işlemeyeceği, buna karşılık payın satıldığı kişinin de pay sahipleri sözleşmesine taraf olması gerektiği kararlaştırılabilir. Böylelikle, istenmeyen kişilerin ortaklığa girme tehlikesinin mevcut olmadığı hallerde önalım hakkı doğmayacaktır.8

Önalım hakkının hukukî niteliği konusunda farklı teoriler ileri sürülmüştür. Bu teorilerden uzatılmış icap teorisine göre önalım hakkını kuran sözleşmede malın maliki tarafından hak sahibine karşı satış konusunda yapılan bir icap (öneri) vardır.9 Hak sahibinin hakkını kullanması bu icabın kabulüdür. Hakkın kullanımına ilişkin beyan kabul beyanı olarak nitelendirilmektedir. Bir icabın çok uzun süre bağlayıcı olarak kabul edilmesinin icabın mahiyetiyle uyuşmayacağı gerekçesiyle bu teori eleştirilmektedir.10

Önsözleşme teorisine göre, önalım hakkını kuran sözleşme bir ön sözleşmedir.11 Bu sözleşmede malın maliki gelecekte kararlaştırılan şartlar dâhilinde malı hak sahibine satmayı vaad etmektedir. Ancak bu teoriye göre esas sözleşme, tek taraflı bir irade beyanıyla kurulmaktadır. Tek taraflı irade beyanıyla sözleşmenin nasıl kurulacağı konusunda ise görüş birliği yoktur.12 Bu teorinin eleştirilmesinin sebebi ön sözleşme ile ileride bir sözleşme yapılması gerekmektedir. Oysa önalım hakkında tek taraflı irade beyanı ile sözleşme ile sağlanacak olan durum yaratılabilir; ayrıca yükümlünün irade beyanına ihtiyaç bulunmamaktadır.13

Şarta bağlı satım teorisi ise önalım hakkının hukukî niteliğini açıklayan teorilerden en fazla taraftar bulan görüşlerden biridir.14 Bu teoriye göre, önalım hakkını kuran sözleşme geciktirici çifte şarta bağlı bir satım sözleşmesidir. Bu şartlardan bir tanesi, geciktirici iradi şart olan hak sahibinin söz konusu hakkını kullanmasıdır. Diğer geciktirici şart ise, yükümlünün hak konusu olan malı üçüncü kişiye satmasıdır. Bu hakları kuran sözleşme ile satım sözleşmesi kurulmuştur. Bu teorinin eleştirilmesinin sebepleri ise şöyle açıklanmaktadır: TBK m.171/1 gereğince şart gerçekleşinceye kadar borçlu, borcun gereği gibi ifasını engelleyecek her türlü davranıştan kaçınmakla yükümlüdür. Oysa önalım hakkına konu olan şeyi mal sahibi isterse yok edebilir, bağışlayabilir üzerinde istediği gibi tasarruf edebilir. Yine TBK m.171/2 uyarınca şarta bağlı hakkı tehlikeye düşürülen alacaklı, alacağı şarta bağlı olmayan alacaklıların haklarını korumak üzere başvurabilecekleri önlemleri alabilir. Bu durum ise mal sahibi olan yükümlü için ağır bir külfet oluşturmaktadır.15

Son olarak baskın olan yenilik doğurucu hak teorisini kabul eden görüşe göre, önalım hakkı tek taraflı bir irade beyanıyla kendisi ile muhatap arasında bir satım sözleşmesi kurma yetkisi veren yenilik doğuran bir haktır.16 Bu teori uyarınca satım sözleşmesi -şarta bağlı satım teorisinden farklı olarak- hakkı doğuran sözleşme ile kurulmayıp ilk olarak hakkın kullanılmasıyla meydana gelmektedir. Bu nedenle, bu hakkı kullanmadan önce şarta bağlı dahi olsa herhangi bir yükümlülük altına girilmesi söz konusu değildir.17