Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Fransız Ceza Hukukunda Haksızlık Hatası

Mistake of Law in French Criminal Law

M. Buhari ÇETİNKAYA

Gerçekleştirilen fiilin bir suç oluşturduğu hususunda düşülen hata haksızlık hatasıdır. Hata, normu bilmemek şeklinde ortaya çıkabileceği gibi normun yanlış yorumlanması ile de ortaya çıkabilir. Bunun yanında bir hukuka uygunluk nedeninin kapsamı konusunda düşülen hata sonucu fiilin hukuka uygun olduğuna da inanılabilir. Tüm bunlar “kanunu bilmemek mazeret değildir” şeklindeki klasik ilke ile yarışan haksızlık hatası çerçevesinde ele alınmaktadır. Bir kural üzerine düşülen hata tek başına yeterli olmayıp kişinin sorumsuzluğu için bu hatanın kaçınılmaz olması da gerekmektedir. Gerek “kanunu bilmemek mazeret değildir” şeklindeki ilke gerek bu ilke ile yarışan haksızlık hatası kurumu suçta ve cezada kanunilik ilkesi ile çok yakın bir bağlantı içerisindedir. Suçun bilinmediği yolundaki savunma ile kişilerin ceza sorumluluğundan kaçınmasının önüne geçilmesi için öncelikle suçların tanımlanması ve bunların yayımlanması gerekir. Yine bir yasa enflasyonu ile karşı karşıya olan bireylerin, bunu bir mazeret olarak öne sürmesinin önüne geçilmesi için hukukun herkesçe bilindiğinin bir karine olarak kabulü zorunludur. Tüm bunlardan sonra adaletsiz uygulamaların önüne geçmek için çok sıkı şartlar altında, kaçınılamayacak hataların varlığı halinde kişilerin sorumsuzluğundan bahsedilebilir. Çalışmamızda haksızlık hatası kurumunun Fransız ceza hukukundaki düzenlenişi ve görünüşü incelenmektedir.

Haksızlık Hatası, Ceza Sorumsuzluğu, Fransız Ceza Hukuku, Kanunilik İlkesi, Nemo Censetur Ignorare Legem.

The mistake regarding the fact that the act is a crime, is the mistake of law. The mistake can emerge with ignoring the norm, or can emerge with the misinterpretation of the norm. In addition, it can be believed that the act is lawful as a result of a mistake on the scope of a justification fact. All of these are evaluated within the framework of the mistake of law which competes with the classic principle that “nobody is thought to be ignorant of the law”. The mistake made on a norm is not enough by itself, and the mistake should be inevitable for the irresponsibility of the person. Both the principle of “nobody is thought to be ignorant of the law” and the mistake of law which competes with this principle, are in a very close connection with the principle of legality. In order to prevent people from avoiding criminal liability with the defence that the crime is ignored, first of all the crimes should be defined and published. Again, in order to prevent people, who are faced with a law inflation, from citing this as an excuse, it is necessary to accept the presumption that the law is known by all. After all these, in order to avoid unfair practices, the criminal irresponsibility of the persons can be accepted in the emergence of inevitable mistakes which are subjected to very strict conditions. In this study, the provision related to the mistake of law and its aspects in French criminal law are examined.

Mistake of Law, Criminal Irresponsibility, French Criminal Law, Principle of Legality, Ignorantia Legis Neminem Excusat.

Giriş

Ceza hukukunun en temel ve evrensel nitelikteki ilkelerinden belki de ilki suçta ve cezada kanunilik prensibidir. Hiç kimsenin kanun tarafından düzenlenmeyen bir fiilden ötürü suçlanamayacağı ve cezalandırılamayacağı şeklinde tarif edilen bu ilke ceza yasalarının açık, anlaşılabilir ve erişebilir olması gerekliliğini de beraberinde getirmektedir.1 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bu bakış açısı doğrultusunda yasaların mutlak bir şekilde erişilebilirlik ve öngörülebilirlik yönünü ortaya koymaları gerektiğine vurgu yapmaktadır.2 Mahkeme’nin bu tespiti, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. maddesinin doğal bir sonucudur.3 Fransa’da Anayasa Konseyi de pek çok vesileyle aynı bakış açısına, 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin 8. maddesi çerçevesinde vurgu yapmış ve suçta ve cezada kanunilik ilkesinin açıklık, belirlilik ve erişebilirlik yönünü teyit etmiştir. Anayasa Konseyi kararlarında “keyfi uygulamaların önüne geçilmesi için Yasakoyucu’nun suç ve ceza içeren yasaların metinlerini yeterince açık ve belirli olarak tanımlaması gerektiği” dile getirilmektedir.4 Fransız Yargıtayı Ceza Dairesi öncelikli anayasallık meselesi (la question prioritaire de constitutionnalité) defisinde bulunulduğunda, suçun kanuni tanımındaki kurucu unsurların yeteri kadar belirli olmadığı durumlarda bunu mesele olarak Anayasa Konseyi’ne göndermektedir.5 Yukarıda anlatılan suçta ve cezada kanunilik ilkesinin bir gerekliliği olarak yasaların açık, belirli ve erişilebilir oluşunu, vatandaşların devamlı bir yasal düzen ve içtihatlar evrimi ile karşı karşıya olması sıkıntısı ile beraber ele almak gerekir.6 Bu sakıncaları dikkate alarak Fransız Yasakoyucu, Fransız Ceza Yasası’nın 122-3 maddesini kanunlaştırmıştır. Buna göre “Kaçınamayacağı hukuk üzerine bir hata sebebiyle hukuka uygun olduğuna inanarak bir fiili icra ettiğini gerekçelendiren kişinin ceza sorumluluğu yoktur”.7

1810 tarihli eski Fransız Ceza Yasası’nda bir muadili bulunmayan bu hüküm, Fransız hukukundaki ifadesiyle hukuk üzerine hata “erreur sur le droit” (ya da hukuki hata erreur de droit) olarak adlandırılan bir ceza sorumsuzluğu nedeni yaratmaktadır.8 Beraberinde tüzel kişilerin ceza sorumluluğuna dair hükümler ve bir başkasını tehlikeye atma fiillerini cezalandıran hükümler ile birlikte 1994 Fransız Ceza Yasası’nın en dikkat çeken yeniliklerinden biridir.9 Her ne kadar benzer düzenlemelere (Almanya, Belçika, İtalya, Türkiye vs. gibi) mukayeseli hukukta rastlamak mümkünse de Fransa için oldukça cesur bir yenilik olduğunu söylemek gerekir. 1994 tarihli Ceza Yasası ile normatif dayanak kazanan hukuki hata, özellikle avukatların lehinde olduğu bir yenilikti.10 Hukuk çevrelerinde pek çok tartışmayı beraberinde getiren bu adım, yasa komisyonunda şekillendikten sonra Senato önüne gelmiştir. Senato’da Hükümet, hukuki hata ile ilgili görüşünü açıklarken “Bu değişikliğin kabul edilmesi, hukuk güvenliği açısından, kapsamını ölçemeyeceğimiz riskler ortaya çıkarabilir. Hukuk üzerine hata, kontrol edemediğimiz tehlikeleri içerir” endişelerini de dile getirmiştir.11 Yanında Fransız Millet Meclisi’nde Yasa Komisyonu’nun raportörü “kişisel olarak hala hukuk üzerine hata olgusuna dair şüpheler taşımaktayım. Bunun karşısında değilim ama gerçekten ne manaya geldiğini öğrenmeyi bekliyorum” yorumunda bulunmuştur.12 Tüm bunlara rağmen hukuki hata ya da hukuk üzerine hata, Millet Meclisi ve Senato’da üzerine geniş mutabakat sağlanmış bir halde kabul edilmiştir.13

Metin ve içtihat incelendiğinde görülmektedir ki 1994 yılından bu yana hukuki hata bir ceza sorumsuzluğu nedeni olarak istisnai durumdadır ve yargılamada çok fazla konu olan bir mesele değildir.14 Çalışmamızın sonunda da görülecektir ki eğilim, bu ceza sorumluluğunun uygulamasını oldukça sınırlı tutma yönündedir. Nihayetinde hukuki hata istisnai hallere özgü olarak adil olmayan mahkûmiyetlerin önüne geçmeye müsaade edecek şekilde sınırlanmıştır. Pradel’in ifadesiyle “bu yeni cezasızlık halinin hem kabul edilip hem de kilitlendiğini” söylemek mümkündür.15

Fransız Ceza Yasası 122-3 maddesi ile düzenlenen bu ceza sorumluluğunu kaldıran halin incelemesi öncesi “herkesin hukuku bildiği” ya da “hukukun bilindiği” karinesini hatırlatmakta yarar görmekteyiz. Bu çalışmamızda sırasıyla ilk olarak hukukun bilindiği karinesine, sonrasında bu karine ile yarışmaya imkân tanıyan hukuki hatanın son derece sıkı koşullarına ve son olarak bu sorumsuzluk halinin sonuçlarına değineceğiz.

I. Hukukun Bilindiği Karinesi

Fransız hukukunun yalnızca ceza hukukuna mahsus olmayan, yazısız genel ilkelerinden biri de “kimsenin hukuku bilmemesine itibar edilmez16 (nemo censetur ignorare legem) şeklinde ifade edilen ilkedir.17 Herkesin hukuku bildiği karinesinin dayanağı da bu ilkedir. Uzun yıllardan beridir bu ilke mahkemeler tarafından bağlayıcı bir şekilde uygulanmakta ve tanınmaktadır.18 İlkenin başlıca amacı faile, uygulanacak kuralı bilmediği yolundaki argümanı ile ceza hukuku baskısından kaçınmasını yasaklamaktır.19

Hukukun bilindiği karinesi genel nitelikli bir karinedir. Cürüm ve cünhaları düzenleyen yasaları kapsamına aldığı gibi kabahatleri düzenleyen düzenleyici işlemlere de şamildir.20 Aynı zamanda medeni hukuk, ticaret hukuku veya idare hukuku gibi hukuk alanlarında var olan, suçun kurucu unsurları bakımından göz önünde tutulması gereken ceza hukuku dışı düzenlemeler ile de ilgilidir.21 Bu karine ile yarışan hukuki hata söz konusu olduğunda Fransız Yargıtayı, üzerine hataya düşülen kuralın ceza hukuku normu ya da ceza hukuku dışı bir norm olması ile ilgilenmeyip bu karine doğrultusunda hareket etmektedir.22 Yine bu karine vatandaşlar için olduğu kadar yabancılar için de bağlayıcıdır.23

Yukarıda bahsettiğimiz ilkenin bir sonucu olan hukukun bilindiği karinesinin yargısal bir kabule dayandığını kabul etmek gerekir. Keza uzun yıllar boyunca süre gelen yasama faaliyetleri neticesinde ceza kanunlarını da içine alacak şekilde ortaya çıkan yasa enflasyonu göz önünde tutulduğunda sıradan bir vatandaşın bütün mevzuata hakim olması düşünülemez. Yani pratik imkânsızlığa rağmen hukuk düzeninin tüm kurallarının, temas ettiği tüm meselelere uygulanabilmesi böyle bir karinenin kabulüne bağlıdır.24

Hukukun bilindiği karinesi sosyal düzen ve hukuk düzeninin etkinliği gerekçeleri ile meşrulaştırılmaktadır.25 Öte yandan bu karine kanunilik ilkesinin de ayrılmaz bir parçasıdır. Yalnızca kamusal bir metin tarafından önceden suç olarak düzenlenen davranışlar cezalandırılabilir, vatandaş da yayımlandıktan sonra neyin yasak olduğunu, hangi davranışları gerçekleştirmemesi gerektiğini bilmek mecburiyetindedir.26

İlkenin yukarıda belirttiğimiz katılığı, hukuki hatayı düzenlemeyen 1810 tarihli eski Ceza Yasası’nın yürürlükte olduğu dönemde doktrin tarafından sıklıkla reddedilmekteydi.27 Beraberinde düzenleyici işlem erki bizzat 5 Kasım 1870 tarihli kararname ile bunu esnetme yoluna gitmişti. Yasa ve kararnamelerin duyurulması ile ilgili olan bu kararnamenin 4. maddesine göre “... şartların varlığı halinde kabahati işleyen tarafından iddia edilen hükmün bilinmediği iddiası, eğer kabahat, yayımlanmasından itibaren üç gün içerisinde gerçekleşmişse kabul edilebilir.” Bu varsayım dışında karineyle yarışılması mümkün değildi.28

Fransız Yargıtayı da çeşitli kararlarında “... hukuki hata her ne sebepten neşet ederse etsin iradi olarak gerçekleştirilen bir fiilin cezalandırılırlığını ortadan kaldırmaz”,29... suç oluşturan bir fiilin cezalandırılabilir olduğuna dair hata bir meşruiyet nedeni teşkil etmez”,30 ya da “... hukuki hata ne bir hukuka uygunluk ne de bir mazeret nedenidir, iddia edilen bilmemenin suç kastı üzerinde hiçbir etkisi yoktur31 gerekçelerini ortaya koymaktaydı.32

1976 ve 1978 yıllarında, o tarihte yürürlükte olan 1810 tarihli Fransız Ceza Yasası’nda hukuki hatanın kabulü yönünde teklifler sunulmuşsa da bu girişimler akim kalmıştır. Bu girişimlerde özellikle hukuki hatanın mukayeseli hukuktaki kabulüne vurgu yapılmıştır.33 Ceza Yasası Değişiklik Komisyonu tarafından kabul edilen 1976 tarihli Yasa’nın 33. maddesindeki değişiklik önerisine göre: “Kaçınamayacağı bir hata sonucu, işlediği fiilin bir suç oluşturmadığına inanan kişi cezalandırılamaz.34 Yine 1978 tarihli, Yasa’nın 42. Maddesindeki değişiklik önerisine göre: “Kaçınamayacağı bir hukuki hata ile fiili hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirebileceğine inandığını gerekçelendiren kişi cezalandırılamaz.35

Bu girişimlere rağmen hukukun bilindiği karinesi kesin bir şekilde uygulanmıştır. İçtihada ve uygulamaya hakim olan bu denli kesin sertlik, bazı kararlara yansıyan daha müsamahakâr bir anlayışı beraberinde getirmiştir.36 Tüm bu sebeplerden 1994 tarihli yeni Fransız Ceza Yasası, hukuki hatayı bir sorumsuzluk nedeni teşkil edecek şekilde düzenleme yoluna gitmiştir. Fakat belirtmek gerekir ki hukukun bilindiği karinesi hala yürürlükte ve uygulanabilir haldedir. Hukuki hata ise bu karine ile zıtlaşma içerisindedir ve bu karineyi uygulama dışı bırakması son derece sıkı şartların bir araya gelmesine bağlıdır.