Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yükseköğretim Kurumları Tarafından Kullanılan Uzaktan Öğretim Teknolojileri Çerçevesinde Öğrencilerin Kişisel Verilerinin ve Kişilik Haklarının Korunması

Protection of Personality Rights and Personal Data of Students in the Use of Distance Learning Technologies in Higher Education

Ece KARADUMAN

Farklı modelleri içerisinde barındıran uzaktan eğitim, 1980 yılı sonrasında Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nin kurulmasıyla ülkemizde yükseköğretim kurumlarında uygulanmaya başlanmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle 1990’lı yılların sonundan itibaren sistem yaygınlaşmıştır. 2020 yılında COVID-19’un pandemi olarak ilân edilmesiyle birlikte alınan tedbirlerden biri de, yükseköğretim kurumlarında uzaktan öğretime geçilmesi olmuştur. Bu gelişme başlarda program ve ders kazanımlarının yeterince sağlanıp sağlanamayacağı yönünde tereddüde yol açmış ancak kısa sürede uzaktan öğretim teknolojilerinin kullanılmasında ve sisteme adaptasyonda büyük yol kat edilmiştir. Pandemi döneminde eğitimin sekteye uğramaması adına, uzaktan öğretim teknolojilerinin kullanılması öğrencilerin tercihine bırakılamamış; sınavların gözetimli olarak yapılmasına özen gösterilmiştir. Bu durum, önceden de büyük önem arz eden “öğrencilerin kişisel verilerinin ve kişilik haklarının korunması” konusunun güncelliğinin her koşulda baki kalacağı gerçeğini ve gelişip yaygınlaşan teknoloji karşısında alınacak tedbirlerin de teknolojinin hızına ayak uydurması ve etkinliğinin sağlanması gerekliliğini gözler önüne sermektedir. Zaman içerisinde öğretim faaliyetlerinin ve bu amaçla kurulan iletişimin ağırlıklı olarak yüz yüze gerçekleşeceği beklenmekte ise de, teknolojinin eğitim hayatında etkin bir şekilde kullanılmaya devam edileceği gerçeği de konunun öneminin sürekliliğini ortaya koyar niteliktedir.

Uzaktan Öğretim, Öğrenci, Kişisel Verilerin Korunması, Kişilik Hakkı.

Distance education, which includes different models, started to be implemented in higher education institutions in our country with the establishment of Anadolu University Open Education Faculty after 1980. With the development of information and communication technologies, the system has become widespread since the end of the 1990s. One of the measures taken in accordance with the announcement of COVID-19 as a pandemic in 2020 has been the transition to distance education in higher education institutions. In the beginning, this development led to concerns about whether the program and course outcomes could be achieved adequately, but in a short time, great progress has been made in the use of distance education technologies and adaptation to the system. In order not to interrupt education in times of COVID-19 pandemic, the use of distance education technologies could not be left to the preference of the students; and also, supreme care was given to conduct the exams under supervision. This situation reveals the fact that it is not only the issue of protecting the personal data and personality rights of students, which was of great importance in the past, will remain up-to-date under all conditions, but also there is necessity to take the measures against the developing and widespread technology in order to keep up with its pace and ensure its effectiveness. Although it is expected that teaching activities and communication established for this purpose will take place face-to-face in time, the fact that technology will continue to be used effectively in education reveals the continuity of the significance of the issue.

Distance Education, Student, Protection of Personal Data, Personality Rights.

Giriş

Uzaktan eğitim, bireylere kendi kendine öğrenme olanağının sağlandığı, geleneksel eğitime nazaran daha esnek1 olan ve bireysel koşulların engel hâline dönüşmediği, geniş kitlelere ulaşmayı hedef tutan bir eğitimdir.2 1956 yılında, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü’nde banka personeline yönelik mektupla öğrenmeye dayalı bir uygulama yapılmıştır. 1980 yılı sonrasında Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nin kurulmasıyla ülkemizde yükseköğretim kurumlarında öğrencilere yönelik olarak uzaktan eğitim uygulamalarına başlanmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle 1990’lı yılların sonundan itibaren sistem yaygınlaşmıştır.3

11.03.2020 tarihinde COVID-19’un Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilân edilmesiyle4 birlikte alınan tedbirlerden biri de, yükseköğretim kurumlarında uzaktan öğretime geçilmesi olmuştur. Uzaktan öğretim, “uzaktan eğitim” teriminin içerdiği kavramlardan yalnızca biridir.5

Yükseköğretim Kurulu (“YÖK”)’nun üniversitelerde eğitime ara verilmesi yönünde almış olduğu karardan bir hafta sonra, 23.03.2020 tarihinde üniversitelerin %64’ü; sonraki hafta %21,6’sı; bir sonraki hafta ise %13,2’si uzaktan öğretim uygulamalarını başlatmıştır.6 Bu gelişme başlarda program ve ders kazanımlarının yeterince sağlanıp sağlanamayacağı yönünde tereddüde yol açmış ancak kısa sürede uzaktan öğretim teknolojilerinin kullanılmasında ve adaptasyonda büyük yol kat edilmiştir.

Pandemi döneminde eğitimin sekteye uğramaması adına, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılması öğrencilerin tercihine bırakılamamıştır. Bu durum, öğrencilerin kişisel verilerinin ve kişilik haklarının korunması konusunun önemini artırmıştır. Zaman içerisinde öğretim faaliyetlerinin ve iletişimin ağırlıklı olarak yüz yüze gerçekleşeceği beklenmekte ise de, teknolojinin eğitim hayatında etkin bir şekilde kullanılmaya devam edeceği gerçeği de konunun öneminin sürekliliğini ortaya koymaktadır.

Kişisel veriler, ulusal ve uluslararası düzenlemelerle korunmaktadır. “Kişisel veri” kavramı, kimliği belirli ya da belirlenebilir gerçek kişilere ilişkin tüm bilgileri içerdiğinden (6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu7 m.3/1-(d)) her sektörde hizmet sunulurken doğrudan ya da dolaylı olarak kişisel verilerin edinildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Konumuz kapsamına giren “kişilik hakkı” da, bir mutlak hak8 olması dolayısıyla ihlâl etme ihtimali olan herkese karşı korunmaktadır. Bu nedenle çalışmamızdaki başlıkları oluştururken ve bu başlıkların altında açıklamalarda bulunurken, “yükseköğretim kurumları tarafından kullanılan uzaktan öğretim teknolojileri çerçevesinde öğrencilerin kişilik haklarının ve kişisel verilerinin korunması” konusunu göz önünde bulunduracağız.

I. Kişisel Veri Kavramı

Uzaktan eğitim kapsamında çevrim içi uygulamaların kullanılması, öğrencilerde kişilik haklarının ve kişisel verilerinin korunup korunamayacağı konusunda endişe yaratabilir. Öğretime teknolojinin dahil edilmesi, üniversitelerde öğrencilerin kişisel verilerini koruma çabasını beraberinde getirmiştir. Uzaktan öğretim sürecinde işlenen senkron derslerde, dersin mahiyetine ve üniversitenin belirlediği usul ve esaslara göre öğrencilerden derse sesli (ve duruma göre görüntülü) katılım beklenebilmekte olup, dersler kayıt altına alınmakta ve kayıtlar dersi almakta olan öğrencilerin erişimine açılmaktadır. Denetimin çevrim içi yöntemlerle yapılmakta olduğu gözetimli sınavlar için de kişisel verilerin korunması hususunda endişeler dile getirilebilmektedir. Bu durum, “kişisel veri” kavramının kapsamı üzerinde durmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Kişisel veri kavramı KVKK’da tanımlanmış olup, “kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin9 her türlü bilgiyi” kapsamaktadır10 (KVKK m.3/1-(d)). Bu kavram, Avrupa Genel Veri Koruma Tüzüğü’nde (“GDPR”)11 ise örneklendirilerek tanımlanmıştır: Kişisel veri; ad, kimlik numarası, konum bilgisi şeklinde olabileceği gibi, teşhise yarayan çevrim içi bir veri12 ya da fiziksel, fizyolojik, genetik, mental, ekonomik, kültürel veya sosyal kimliğe ilişkin bir bilgi de olabilir.13

Yüksek mahkeme kararlarında da kişisel verilerin örneklendirildiği görülmektedir. Kişinin “adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil; telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, IP adresi,14 e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler” Anayasa Mahkemesi (“AYM”) kararlarında bu kapsamda değerlendirilmektedir.15

Kişisel veri kavramı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (“AİHS”)’nde tanımlanmamıştır. Buna karşılık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (“AİHM”), 108 No.lu Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi’ne istinaden bu verileri özel yaşamın gizliliği kapsamında incelemekte; kişiye ait görüntü, fotoğraf, parmak izi, ev adresi, yaş, doğum tarihi, fiziksel özellikler gibi bazı verileri kişisel veri olarak değerlendirmektedir.16

Bazı kişisel veriler, özel niteliklidir; “... öğrenilmesi halinde ilgili kişi hakkında ayrımcılık yapılmasına veya mağduriyete neden olabilecek...17 mahiyettedir. “Kişisel veri” kavramından farklı olarak, “özel nitelikli kişisel veri”ler, KVKK m.6/1’de sınırlı sayıda18 sayılmıştır: Bunlar: kişinin ırkına, etnik kökenine, siyasî düşüncesine, felsefî inancına, dinine, mezhebine veya diğer inançlarına, kılık ve kıyafetine, dernek, vakıf, sendika üyeliğine, sağlığına, cinsel hayatına, ceza mahkûmiyetine ve güvenlik tedbirlerine ilişkin verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. Sağlık ve cinsel hayat haricindeki özel nitelikli kişisel verilerin açık rıza gerekmeksizin işlenebileceğine ilişkin bir kanun hükmü var ise, uygulama alanı bulacaktır (KVKK m.6/3, c.1).

Çevrim içi uygulamalarla işlenen “özel nitelikli kişisel veriler”den biri olan biyometrik veriler, kimlik tespitini sağlama fonksiyonuna sahip oldukları için pek çok önemli platformda kimlik ispat yöntemi (şifre) olarak da kullanılmaktadır.19 Banka işlemleri20 başta olmak üzere resmî işlemlerin çoğunun elektronik ortamda ve hatta telefonla dahi yapılabildiği göz önünde bulundurulduğunda, hukukî ve teknolojik gelişmelerin21 ortaya çıkardığı ihtiyaçlar doğrultusunda, AB mevzuatı22 ve AİHM kararları23 da dikkate alınarak, kişisel verileri koruyan ve normlar hiyerarşisinin çeşitli basamaklarında yer alan düzenlemelerin güncel tutulması gerekir.

II. Kişisel Verilerin Korunması Hakkının Hukukî Niteliği

Kişisel veri”nin yasal tanımından hareketle bu kavramın; insana ilişkin ekonomik, maddî, gayrimaddî ve manevî nitelikteki tüm değerleri kapsadığı düşünülebilir. Bu düşünce de kişisel verilerin, dolayısıyla da kişisel verilerin korunması hakkının hukukî niteliğine dair çeşitli görüşlerin ileri sürülmesine yol açmıştır.24