Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hükümlünün Avukat ile Görüşme Hakkı

Convict’s Right to Meet a Lawyer

Sultan ÇAMAK YANPAR

Hakkında verilen mahkumiyet kararının kesinleşmesi ile hükümlü statüsünde bulunan kişi cezası süresince hayatını ceza infaz kurumunda geçirecektir. Burada geçireceği zaman her ne kadar hürriyeti bağlayıcı cezanın gereği olsa da dışardaki hayata döndüğünde tekrar suç işlemeyecek şekilde “tedavi olmuş” olması beklenmektedir. Diğer yandan, hükümlü statüsünde bulunan kişi kurum içerisinde insan onuruna yakışır bir yaşam sürmeli, herhangi bir onur kırıcı davranışa maruz bırakılmamalıdır. Hükümlü, özgürlüğü bağlayıcı ceza almış ve birtakım özgürlükleri sınırlandırılmış olsa da kaldığı yerde de haklara sahiptir. En önemli haklarından biri de hem uluslararası hem de ulusal belgelerde güvence altına alınan, avukat ile görüşme hakkıdır. Hükmün kesinleşmesi sonrasında olağanüstü kanun yollarına başvurma konusunda, başka suçtan dolayı devam eden soruşturma ve kovuşturma hakkında ya da ceza infaz kurumunda hükümlünün yaşayabileceği sorunlar konusunda avukat yardımına ihtiyaç doğabilecektir. Çalışmamızda, hükümlünün avukat ile görüşme hakkı, hakkın uluslararası belgelerde ele alınışı ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da konuya ilişkin öngörülen esaslar ve sınırlamalar incelenmektedir.

Hükümlü, Hükümlü Hakları, Avukatla Görüşme, Görüşmede Görevli Bulundurulması, Görüşmenin Kısıtlanması.

With the finalization of the verdict of conviction, the person who has the status of convict will spend his life in the penal institution during his sentence. Although the time he will spend here is a requirement of the punishment binding freedom, he is expected to have been “treated” in such a way that he will not commit a crime again when he returns to life outside. On the other hand, a person with the status of convict should lead a life worthy of human dignity within the institution and should not be subjected to any degrading behavior. Even though the convict received a punishment binding freedom and some of his freedoms were restricted, he also has rights where he stayed. One of its most important rights is the right to meet with a lawyer, which is guaranteed in both international and national documents. After the verdict is finalized, there may be a need for the assistance of a lawyer in applying to extraordinary legal remedies, in the ongoing investigation and prosecution due to other crimes, or in the problems that the convict may experience in the penal institution. In our study, the convict’s right to meet with a lawyer, the handling of the right in international documents and the principles and limitations stipulated in the Law No. 5275 on the Execution of Penalties and Security Measures are examined.

Convict, Rights of the Convict, Meeting with a Lawyer, Having a Duty Officer in the Meeting, to Restrict the Conversation

Giriş

Hürriyeti bağlayıcı ceza, kişinin özgür hareket edebilme hürriyetini ortadan kaldırır nitelikte ağır bir yaptırım türüdür. Kişinin yaşam hakkından sonra en temel haklarından olan özgür hareket edebilme hürriyetine yasal olarak belirlenen süre dahilinde devletin olabilecek en yoğun müdahalesi söz konusudur.1 Önceleri, bu cezalar suçluyu hapsederek toplumu korumak ve suçlunun kaçmasını önlemek üzere kullanılan bir vasıta olarak değerlendirilmiştir. Beslenme, barınma, bakım ve sağlık konularında zorunlu asgari imkanlar dışında tutuklu ve hükümlülere herhangi bir hak tanınmamıştır.2 Zaman içerisinde, bu düşüncelerde yumuşama görülse de 20. yüzyılın ilk yarısında İkinci Dünya Savaşı ve öncesinde güçlenen totaliter rejimlerin etkisiyle infazın insancıllaşması ve iyileştirilmesine yönelik eğilimler engellenmiştir.3 Savaşın sebep olduğu yıkım ile insan haklarının evrensel boyutta taşıdığı önem anlaşılmış, bu durum cezaevi sisteminin değiştirilmesinde bir dönüm noktası haline gelmiştir. Daha önceleri hiç göz önünde bulundurulmayan kişi özgürlüğü, insanın maddi varlığı ve onuruna saygı gibi değerler ön plana çıkmıştır.4 Hükümlü ve tutukluların, her ne kadar bazı özgürlüklerinden mahrum olsalar da kaldıkları yerde de haklara sahip olduğu düşüncesi kabul edilmiştir.5 Hürriyeti bağlayıcı cezanın amacının suçlunun topluma kazandırılması olduğu ve ceza sürecinin bu amacı gerçekleştirerek, kişinin dışarıdaki yaşama döndüğünde adapte olmasını sağlayıcı bir tedavi işlevi taşıdığı düşüncesi gelişmiştir.6 Hükümlü, gelecekte kurumdan ayrıldıktan sonraki yaşamını sorumlulukla idare ettirecek yeteneğe sahip olmalı ve tekrar suç işlemekten uzak durmalıdır.7

Tutuklu ve hükümlülerin kaldıkları ceza infaz kurumunda da haklara sahip olduğu ve cezanın amacının kişinin iyileştirilerek topluma yeniden kazandırılması olduğu fikrinin gelişmesi ile tutuklu ve hükümlülerin haklarına ve ceza infaz kurumundaki yaşam koşullarına ilişkin konular uluslararası belgelerde güvence altına alınmıştır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin8 5. maddesine göre, “hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.” Konuya ilişkin olarak, Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 10. maddesinde “Özgürlüklerinden yoksun bırakılan herkese insanca ve kişinin doğuştan sahip olduğu onura saygı gösterilerek davranılır.” hükmüne yer verilmiştir.9 Bu konuda en önemli uluslararası belgelerden biri sayılan Birleşmiş Milletler Mahpusların Islahı İçin Asgari Standart Kuralları’na göre, mahpusların dış dünya ile iletişim kurma, dini ibadette bulunma, bilgi edinme ve şikayette bulunma, sağlık hizmetleri, beden eğitimi ve spor, yeme içme barınma ve kişisel temizlik hakları bulunmaktadır.10 Herhangi Bir Biçimde Tutulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için Prensipler Bütünü11 ve Avrupa Cezaevi Kuralları12 da tutuklu ve hükümlülerin haklarını düzenleyen diğer uluslararası belgelerdendir.

1982 Anayasasının 17. maddesinde “kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.” hükmüne yer verilmek suretiyle insan onuruna aykırı her türlü ceza ve davranış reddedilmiştir. Kişilerin ceza infaz kurumlarında kaldıkları süre içinde insan onuruna yakışır bir yaşam sürmesi kabul edilmiştir. Tutuklu ve hükümlülerin haklarının iç hukukumuzda düzenlenişi 1 Haziran 2005’te Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un13 yürürlüğe girmesiyle olmuştur. Daha öncesinde, 13.07.1965 tarihinde kabul edilen 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’da14 tutuklu ve hükümlülerin hukuki durumu, sahip oldukları haklar ve kendilerine yüklenen yükümlülükler hakkında bir hükme yer verilmemiştir. Ceza infaz kurumlarının iç işleyişlerine dair konular Ceza İnfaz Tüzüğü ve ceza infaz kurumlarınca çıkarılan iç yönetmelikler ile düzenlenmiştir.15 Çoğu ceza infaz kurumunda iç yönetmeliğe yer verilmemiş ya da düzenlenen iç yönetmelikler haklar sağlamak yerine her şeyi yasaklayıcı hükümler getirmiştir.16 Bu durum, ceza infaz kurumlarında farklı uygulamalar doğmasına yol açmış ve mahkumların kurum içerisindeki yaşamını olumsuz etkilemiştir.17 Dolayısıyla, hükümlülerin haklarının ve yükümlülüklerinin yer aldığı bir kanuni düzenleme oluşturulması ihtiyaç halini almıştır.

5275 sayılı CGTİK’in yürürlüğe girmesi ile uluslararası belgeler ve Anayasa’da yer alan insan haklarının ceza infaz kurumlarında bulunan kişiler bakımından da sağlanması yasal güvenceye kavuşturulmuştur.18 5275 sayılı CGTİK gereğince, hükümlülere tanınan haklardan bazıları şöyledir: Avukat ve noterle görüşme hakkı (md. 59), kültür sanat etkinliklerine katılma hakkı, ifade özgürlüğü (md. 60), kütüphaneden yararlanma (md. 61), süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkı (md. 62), hükümlünün barındırılması ve yatırılması (md. 63), hükümlünün giydirilmesi (md. 64), hükümlünün bakıma muhtaç çocuklarının barındırılması (md. 65), hükümlünün telefon ile haberleşme hakkı (md. 66), hükümlünün radyo, televizyon yayınları ile internet olanaklarından yararlanma hakkı (md. 67), hükümlünün mektup, faks ve telgrafları alma ve gönderme hakkı (md. 68), din ve vicdan özgürlüğü (md. 70), hükümlünün muayene ve tedavi istekleri (md. 71), hükümlünün beslenmesi (md. 72), eğitim programları (md. 75), öğretimden yararlanma (md. 76). Bu haklardan en önemli sayılabilecek olanı avukat ile görüşme hakkıdır. Çalışmamızda özellikle hükümlülerin avukat ile görüşme hakkı üzerinde durulacaktır.

I. Genel Olarak Avukat ile Görüşme Hakkı

Hükümlülerin sahip olduğu en önemli haklardan biri avukat ile görüşme, hukuki yardım alma hakkıdır. Tutuklunun, hakkındaki soruşturma yahut kovuşturma devam ettiğinden savunmasını yapmak üzere bir avukat yardımına ihtiyaç duyması olağan kabul edilmektedir. Hakkındaki tutukluluk kararının kaldırılmasını talep etme, yargılamaya ilişkin delil sunma, savunmasını hazırlama gibi konularda müdafi yardımına ihtiyacı olabilecektir.19 Hükümlü açısından da durum çok farklı görülmemelidir. İnfaz aşamasında, yaşadığı kurum içerisinde hükümlünün hukuki yardıma ihtiyacı olabilmektedir. Her ne kadar hakkındaki mahkumiyet hükmü kesinleşmiş olsa da hükümlülerin de olağanüstü kanun yollarına başvurma, henüz devam eden ceza davaları ile özel hukuk ve idare hukukuna ilişkin konularda hukuki yardım alma ihtiyacı doğabilir.20 Bu sebeple, hükümlülerin bir avukat yardımından yararlanma, avukat ile özel görüşme gibi haklara sahip olduğu hususuna hem ulusal hem de uluslararası belgelerde yer verilmiştir.

BM Prensipler Bütünü’nün 18. maddesine göre, tutulan veya hapsedilen bir kimse avukatı ile iletişim kurma ve avukatına danışma hakkına sahiptir. Aynı maddede, tutuklu ve hükümlülerin avukatı ile görüşmesi hususunda yeterli zaman ve kolaylığın sağlanması gerektiği de vurgulanmıştır.21 Avrupa Cezaevi Kuralları hükümlerince, mahkumlara hukuki yardım alma hakkı tanınmalıdır. Ceza infaz kurumu yönetimine bu hakkın kullanımında kolaylık sağlama yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkumlara, hukuki yardım almak üzere herhangi bir avukat yardımından yararlanabilme imkanı sunulmalıdır.22 BM Asgari Standart Kuralları’nda tutukluların savunmalarını yapmak üzere avukatla görüşme imkanına sahip olması gerektiğinden bahsedilmiştir.23

5275 sayılı CGTİK’in 59. maddesinde hükümlüler için, aynı kanunun 114. maddesinde tutuklular için avukat ile görüşme hakkı düzenlenmiştir. Yine aynı kanunun 116. maddesinin 1. fıkrası gereğince hükümlülerin avukat ile görüşme hakkını düzenleyen 59. madde hükümleri uygun düştüğü ölçüde tutuklular hakkında da uygulanacaktır.

Yabancı avukat ile görüşme hususu da 59. maddede düzenlenmiştir. Maddenin 12. fıkrasına göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve karşılıklılık esasına uygun olmak koşuluyla, yabancı ülkelerde haklarında soruşturma veya kovuşturma yapılmakta olan, yabancı ülke veya uluslararası yargı mercilerinde dava açmak isteyen, leh veya aleyhine açılmış davası olan Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu hükümlüler yabancı uyruklu avukat ile görüşebilecektir. Görüşme yalnızca ilgili soruşturma ve kovuşturma, açılacak veya açılmış davalarla sınırlı olmak ve vekâletname sunmak koşuluyla gerçekleştirilebilecektir. Yabancı uyruklu avukatın vekaletnamesi bulunmuyorsa, görüşme Türkiye barolarına kayıtlı bir avukatla birlikte yapılabilmektedir.

AHİM de birçok kararında konunun hassasiyetine vurguda bulunmuştur. Tutuklu ve hükümlünün avukatı ile özel görüşmesi ve bu görüşme sırasında uyulacak kurallara ilişkin kararları bulunmaktadır. Örneğin, Campbell v. Birleşik Krallık kararında avukat müvekkil görüşmelerinin gizliliği üzerinde durulmuştur.24 Mahkeme, Altay v. Türkiye kararında hükümlünün avukatı ile görüşmelerinde süresiz olarak bir görevlinin bulundurulmasına ilişkin kararın, AİHS’nin 8. maddesinde düzenlenen özel ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiği değerlendirmesinde bulunmuştur.25

II. Avukat ile Görüşme Hakkı Konusunda Bilgilendirme

Bir kimsenin sahip olduğu haklar gözaltına alındığı ve tutulması veya hapisliği başladığı anda veya hemen sonra gözaltına alan, tutan veya hapseden yetkililer tarafından kendisine bildirilir.26 CGTİK 22. maddede hükümlülerin ceza infaz kurumuna alındıktan sonra haklarının sözlü olarak anlatılacağı ve yazıyla tebliğ edileceği vurgulanmıştır. Aynı düzenlemeye yönetmeliğin 56. maddesinde de yer verilmiştir.