Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Zamanaşımına Uğrayan Kambiyo Senedinin Temel Borç İlişkisine Dayalı Dava ve Takiplerdeki Rolü

The Impact of Timed Out Negotiable Instruments on the Actions and Execution Proceedings Based on the Basic Debt Relationship

Ezgi Başak DEMİRAYAK ÜNAL

Temel borç ilişkisinden doğan bir alacağın kambiyo senedine bağlanması durumunda aslolan kambiyo senedinin ifa uğruna verilmesidir. Bu durumda temel borç ilişkisi sona ermez ve kambiyo ilişkisi ile birlikte varlığını sürdürür. Kambiyo senedinden doğan alacağın herhangi bir nedenle elde edilememesi durumunda alacaklı temel borç ilişkisine dayalı olarak talepte bulunabilir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu, 25/12/2019 tarih ve E. 2017/1, K. 2019/8 sayılı kararı ile zamanaşımına uğrayan bono üzerindeki vadenin bu şekilde temel borç ilişkisine dayalı olarak başlatılacak takip veya açılacak davalarda temerrüde esas alınamayacağına karar vermiştir. Ancak kararda, kambiyo senedinin düzenlenmesi ile ortaya çıkan kambiyo ilişkisi ile temel borç ilişkisinin karşılıklı durumları üzerinde yeterince durulmadığı dikkati çekmektedir. Çalışmada karar, kambiyo senedi düzenlenmesinin temel borç ilişkisi üzerindeki etkileri çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Kambiyo Senedi, Bono, Vade, Zamanaşımı, Temerrüt.

In the case of executing a negotiable instrument for a debt arising from a basic debt relationship, it is usual that the negotiable instrument is to be given for performance. In this case, the basic debt relationship does not terminate but continues to exist together with the relationship arising from the issuance of the negotiable instrument. If the debt arising from the negotiable instrument cannot be collected, the creditor has the opportunity to demand payment due to the basic debt relationship. With its decision dated 25/12/2019, numbered E. 2019/1, K. 2019/8, the General Assembly of Civil Chambers on the Unification of Judgments of the Court of Cassation has decided that the maturity date in a timed out promissory note cannot be considered as the date of default in such actions and execution proceedings based on basic debt relationship. However, the connection between the relationship arising from the issuance of the negotiable instrument and the basic debt relationship is not considered enough in the decision. This study examines the decision in consideration with the impacts of the issuance of a negotiable instrument on the basic debt relationship.

Negotiable Instrument, Promissory Note, Maturity, Prescriptive Period, Default.

Giriş

Temel borç ilişkisinden doğan bir alacağın kambiyo senedine bağlanması durumunda kambiyo ilişkisi ile temel borç ilişkisinin karşılıklı durumları ve birbirine etkileri gerek kıymetli evrak hukuku doktrinini gerek uygulamayı sıklıkla meşgul eden bir konudur. Konuyla bağlantılı bir ayrıntı da zamanaşımına uğrayan bono üzerindeki vadenin temel borç ilişkisine dayalı dava ve takiplerde temerrüt tarihi olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususudur. Bu konuda Yargıtay’ın farklı daireleri arasındaki içtihat ayrılığı nihayet giderilmiş ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu, 14/07/2020 tarih ve 31185 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 25/12/2019 tarih, E. 2019/1 ve K. 2019/8 sayılı kararı ile zamanaşımına uğrayan bono üzerindeki vadenin temel ilişkiye dayanılarak yapılan takip veya açılan davada temerrüde esas alınamayacağına karar vermiştir. Ancak kararda, kambiyo senedinin düzenlenmesi ile ortaya çıkan kambiyo ilişkisi ile temel borç ilişkisinin karşılıklı durumları üzerinde yeterince durulmadığı dikkati çekmektedir.

Bu çalışmada Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun anılan kararı, kambiyo senedi düzenlenmesinin temel borç ilişkisi üzerindeki etkisi çerçevesinde değerlendirilecek ve karardaki tespitlerin diğer kambiyo senetleri1 hakkında da geçerli olup olmadığı tartışılacaktır.

I. Kararın Özeti

Karar incelendiğinde zamanaşımına uğrayan bono üzerindeki vadenin temel borç ilişkisine dayalı dava ve takiplerde temerrüt tarihi olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda 11. Hukuk Dairesi ile 13. Hukuk Dairesi, 15. Hukuk Dairesi ve 19. Hukuk Dairesi arasında görüş ayrılığı bulunduğu görülmektedir. 11. Hukuk Dairesi, zamanaşımına uğrayan bono üzerindeki vadenin temel borç ilişkisine dayalı dava ve takiplerde temerrüt tarihi olarak kabul edilebileceği, temerrüt için ayrıca ihtara gerek olmadığı görüşünde iken anılan diğer dairelerin aksi görüşte olduğu görülmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu ise bono, delil başlangıcı ve temerrüt kavramlarından hareketle oluşturduğu gerekçeli kararında zamanaşımına uğramış bir bononun kambiyo senedi vasfını kaybettiği için vade tarihinin sadece temel ilişkinin muacceliyet tarihi olarak dikkate alınabileceğini, bu nedenle de faiz talep edilebilmesi için borçlunun ayrıca temerrüde düşürülmesi gerektiği sonucuna varmıştır.

Oy çokluğu ile alınan kararın ekinde yer alan karşıoy yazılarından ilkinde borçlunun para borcunu ödemekte temerrüde düştüğünün ispatının, TTK’nın tacirlere ilişkin 18/3. maddesindeki hüküm bir tarafa bırakılacak olursa, herhangi bir biçim koşuluna bağlı kılınmadığı, bu nedenle HMK’daki genel ispat kurallarına göre ve kural olarak HMK’nın 200. maddesinde belirtildiği şekliyle senetle mümkün olduğu ifade edilmiştir. Buna bağlı olarak da “belgedeki belirli vade tarihinin; belgenin düzenlendiği tarih itibariyle bir senet anlaşmasına dayalı olduğu ve bono vasfının sonradan yitirilmesinin sadece kambiyo senetlerine mahsus müracaat haklarının kullanımını engelleyen bir olgu olup senet anlaşmasının hiç yapılmamış yahut sonradan geçersiz hale gelmiş sayılmasını gerektirmeyeceği, buna bağlı olarak temel borç ilişkisinden kaynaklanan para borcunun ifa gününün, ifa uğruna düzenlenen senet üzerine dercedilmek suretiyle borç ilişkisinin taraflarınca birlikte kararlaştırıldığının kabulünü muhtemel kıldığı düşünüldüğünde, tanıklarca da doğrulanması halinde, borçlunun ayrıca ihtar çekilmesini gerektirmeyecek biçimde temerrüde düştüğü tarih olarak kabulü gerekir.” denilmek suretiyle İçtihadı Birleştirme Kararındaki çoğunluk görüşüne karşı çıkılmıştır.

Yine delil başlangıcı kavramından hareketle oluşturulan ikinci karşıoy yazısında ise “Oysa muaccel hale gelmiş borçlar yönünden bu görüş hukuki açıdan isabetli değildir. Zira Kanunda açıkça “borcun ifa edileceği gün birlikte belirlenmişse” tabirini kullanmaktadır. Zamanaşımına uğramış bono “delil başlangıcı” niteliğinde yasal bir delil olduğuna ve bu belgenin temel ilişki kapsamında borçlu tarafından imzalanarak davacıya verilen bir belge olduğuna göre, borçlunun ödeme tarihi konusunda açık taahhüdü ve alacaklının da bu belgeyi alıp kabul etmesi nedeniyle Kanunda aranan “İFA GÜNÜNÜN BİRLİKTE BELİRLENMESİ” koşulunun oluştuğu ve o günün geçmesiyle borçlunun kendiliğinden temerrüde düştüğünün kabulü gerekir.” denilerek 11. Hukuk Dairesinin konuya ilişkin yaklaşımının isabetli olduğuna dikkat çekilmiştir.

Üçüncü ve son karşıoy yazısında ise “Zamanaşımına uğrayan bonoya delil başlangıcı olarak dayanılması durumunda Yargıtay daire kararlarında belirtildiği üzere zamanaşımına uğrayan bonodaki miktar, temel ilişkinin ispatı halinde geçerli kabul edilmektedir. Senette yazılı miktarın temel ilişkinin ispatı halinde benimsenmesi ve geçerliliği kabul edilirken, vadenin geçersiz olarak kabul edilmesinin hukuki açıdan yasal bir dayanağı olmadığı gibi mantıklı bir izahı da yoktur.” denilmek suretiyle senet üzerinde yazılı vade tarihi, Türk Borçlar Kanunu’nun 117/2. maddesi gereğince senet borçlusu ile senet alacaklısı arasında kararlaştırılmış ve temliklerle sonraki halefleri de ve bu belgeye dayalı hak iddia edenleri de etkileyen, onların da yararlanabileceği kesin bir vadeyi içerdiğinden borçlunun ayrıca ihtar ile temerrüde düşürülmesine gerek olmaksızın üzerinde yazılı vade tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebileceği sonucuna varılmıştır.

II. Kambiyo Senedi Düzenlenmesinin Temel Borç İlişkisine Etkisi

Bir temel borç ilişkisinden doğan para borcu için kambiyo senedi düzenlenmesi halinde taraflar arasında temel borç ilişkisine bağlı bir yan anlaşmanın2 yapıldığı kabul edilmektedir. İşte bu durumda temel borç ilişkisi ile yan anlaşmanın ortaya çıkardığı kambiyo ilişkisi arasındaki bağlantının ortaya konulması konumuz açısından önem arzetmektedir.

Temel ilişkiden doğan para borcunun kambiyo senedine bağlandığı durumlarda kambiyo senedinin ifa yerine ya da ifa uğruna düzenlenmiş olması olasılıkları ortaya çıkabilir.