Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türkiye’de Göç Hareketliliği ve Göçmen Kaçakçılığı Suçu

Migration Mobility and the Crime of Migrant Smuggling in Turkey

İdil ÖZER

Bu çalışmada, güncel sayılar ışığında genel bir perspektif çizilerek göçmen kaçakçılığı suçu; öncelikli olarak göç ve göçmen kavramlarının açıklanması ile birlikte, suçun doğum nedenleri, suçun artışında yer alan etmenler, suçun hangi amaçlar ve gerekçeler sonucu meydana geldiği, söz konusu fiil meydana getirilirken hangi unsurların kişileri bu suç durumunun içine soktuğu sıralamalarıyla incelenmiştir. Ayrıca, ulaşılabilen güncel veriler üzerinden göçmen kaçakçılığı suçunun tüm dünyada ve Türkiye özelinde nerede durduğu, uluslararası düzenlemeler ile neyin amaçlandığı ve neden düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu, suçun işlenme sıklığı ve toplumların hangi kesimlerini etkilediği, suç sonucu ne gibi durumların oluştuğu ve son olarak Türkiye’deki ulusal hukuki düzenlemeler üzerinden göçmen kaçakçılığı suçuna bakış da incelenmektedir. Sonuç olarak, mevcut göç rotaları arasından Türkiye’nin çok yoğun tercih edilen bir konumda olduğu görülmüş ve Türkiye’de uygulanan hukuki düzenlemeler üzerinden; korunan hukuki yarar, suçun unsurları, özel görünüş biçimleri, nitelikli halleri, uygulanan güvenlik tedbirleri ve benzer suçlar ile karşılaştırması yapılmıştır.

Göç, Göçmen, Göçmen Kaçakçılığı, Türkiye’de Göç, Türk Ceza Kanunu md. 79.

In this study, by drawing a general perspective in the light of current issues, the crime of migrant smuggling; primarily with the explanation of the concepts of migration and immigration, the reasons for the birth of the crime, the factors involved in the increase of the crime, for what purposes and reasons the crime occurred, which factors put people into this criminal situation while the act in question was being committed have been examined in their order. In addition, the crime of smuggling migrants all over the world out of the current data can be accessed and Turkey where it stood in private, what is aimed with international regulations and why it is needed to be regulated, frequency of crime, and which segments of societies it affects, what kind of situations occur as a result of crime and in view of the recent migrant smuggling crimes are investigated through the national legal arrangements in Turkey. As a result, Turkey’s was found to be in a position that is mostly preferred among the existing migration routes and the legal interest protected through legal regulations implemented in Turkey, the elements of the offense, the special formats, qualified states, the applied security measures, and similar crimes are compared.

Migration, Immigrant, Migrant Smuggling, Migration in Turkey, Turkish Penal Code Art. 79.

Giriş

Ülkeler arasındaki hayat standartları ve refah düzeyi farklılıklarından dolayı ve özellikle refah düzeyi düşük ülkelerde ekonomik olarak yaşanan sorunlar nedeniyle, insanların daha geniş imkânlara sahip olmak istemelerinin yanı sıra, yaşanan iç savaşlar ve coğrafi olumsuzluklar dolayısıyla da1 kendilerine yeniden, daha iyi, özgür ve güvenli hissettikleri bir hayat kurmak amacıyla, coğrafi olarak bulundukları ülkeden ayrılıp yeni yerlere gitmeleri, bireysel ya da toplu olarak göç etmeleri insanlık tarihinin her aşamasında karşımıza çıkmaktadır.2 Bu amaçlar doğrultusunda incelemeler yapıldığında da yoğun olarak, insanların yeni bir ülkeye girerken yasadışı yollara başvurmaları veya ülkeye hukuka uygun giriş yapmalarına karşın, belirtilen süreye uygun olarak ülke sınırlarını terk etmediklerini görmekteyiz. Bu durum, göç alan devletlerin ekonomik ve sosyal problemlerle karşılaşmalarına neden olmaktadır. Göçmenlerin barınma, sağlık, gıda ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanması, yeni iş olanakları meydana getirme gerekliliği ve toplum yaşamına uyum sağlamaları büyük bir ekonomik yük ortaya çıkarmakta ve suç oranlarında artışa neden olması sonucunda da çözümü güç toplumsal sorunlar meydana getirmektedir.3 Bunun sonucunda söz konusu ülkeler, mevcut olan yoğun ve kontrolden uzak göç hareketlerini engellemek amacıyla ulusal hukuki düzenlemelerinde, bizim de konumuzu teşkil eden “göçmen kaçakçılığı” suçuna yer vermektedir.4

Göç olgusunu incelediğimizde, zorunlu göç olgusu, ülke içinde süregelen savaşlar ve çeşitli şekillerde maruz kalınan insanlık dışı hareketler nedeniyle aç kalan, yaralı olan ve istismara uğrayan kadınlar, erkekler, bunun yanında aynı zamanda çocukların ülkelerinden ayrılarak yeni bir ülkeye göç etmeleri olarak açıklanmaktadır.5 Bu durum bize göç olgusunun, yaş ve cinsiyet bakımından bir ayrım gözetmeden her şekilde karşımıza çıkabileceğini göstermektedir. Son 15 yılda göçmen sayılarında meydana gelen büyük artış tüm etkenler bakımından önemi göstermektedir.6

Birleşmiş Milletler’in (BM) 2019 yılı istatistikleri irdelendiğinde, 2010 yılında bilinen uluslararası göçmen sayısı 220 milyon olarak tespit edilirken, bu sayı hızlı bir ivme ile artış göstererek 2019 yılında 51 milyon artarak 272 milyona ulaşmıştır. Bu sayı içinde kadın göçmenlerin oranı %48 olarak karşımıza çıkarken, 38 milyon çocuk göçmenin bulunduğu da bildirilmiştir. Göçmenlerin ¾ oranındaki kısmı 20 ila 64 yaş arasında olup, çalışma yaşında oldukları belirtilmiştir. Bu oran sayısal olarak karşımıza 164 milyon çalışma yeteneğine sahip göçmen olarak çıkmaktadır. 2019 verileri üzerinden göçmen yoğunluğunun kıtalara dağılımına baktığımızda ise Asya kıtasında 83,6 milyon, Avrupa kıtasında 82,3 milyon ve Kuzey Amerika kıtasında 58,6 milyon göçmen olduğu görülmektedir. Bu dağılımı yoğunlukları bakımından sırasıyla Afrika, Güney Amerika ve Avusturalya kıtaları izlemektedir.7 Hızlı bir şekilde gelişme gösteren teknoloji ve bununla birlikte gelişen taşımacılık, bireylerin gitmek istedikleri yere daha çabuk ve ekonomik ulaşmasını sağlamış ve yeni göç şekilleri olarak karşımıza çıkmıştır.8 Bunun yanında ülke içinde süre gelen savaşlar, küresel olarak söz konusu olan eşitsizlik ve kişilerin ülkelerinde mevcut olan iş bulma oranının düşüklüğü ve kısıtlılığı gibi nedenler, bireyleri öncelikle ailelerine, daha sonra kendilerine maddi ve manevi olarak her anlamda refah seviyesi yüksek bir hayat yaratmak için vatanlarından ayrılmalarını zorunlu kılmaktadır.9

Türkiye’ye yönelik olan göç hareketlerinde göçmenlerin, Türkiye’de mevcut olan yaşam koşullarının ve refah düzeyinin ikamet ettikleri ülkelerinden daha gelişmiş olduğu inancıyla harekete geçtikleri anlaşılmaktadır.10 Bu durum teknolojik iyileşmelerin de yardımıyla ve Türkiye’nin jeopolitik olarak da uygun olması sebebiyle Türkiye’ye doğru olan ve 2011 yılında Suriye içinde başlayan iç karışıklıklar ve meydana gelen terör eylemlerinin de etkisiyle11 2012 yılında 14.237 olarak başlayan göç hareketlerini yüksek bir ivmeyle hızlandırmış ve Türkiye’yi hem geçiş ülkesi hem de göç için hedef ülke haline getirmiştir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 24 Şubat 2021 tarihli istatistiklerine göre Türkiye sınırları içerisinde toplam 3.656.525 Suriyeli sığınmacı yaşamaktadır.12 Bu istatistikler, yukarıda belirtilen durumları destekler niteliktedir.

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin daha önceki tutumları göçmenlerin gelmesi bakımından olumlu iken, kurulan yeni güvenlik birimleriyle birlikte sınırlar bakımından daha yüksek güvenlikli politikalar uygulanmaya başlanmıştır. AB’nin uygulamaya başladığı yeni güvenlik politikaları söz konusu ülkeler bakımından başta yabancı düşmanlığı artışı olmakla birlikte yabancılara olan bakışın değişmesiyle birlikte birçok yeni sorunla karşılaşılmasına neden olmuştur.13

Son 5 yılda kayda geçen göçmen vefat ve kayıp sayısı 30.000’den fazla iken sadece 2019 yılında 4.246 göçmen göç hareketleri sırasında hayatını kaybetmiştir. Hayatını kaybedenlerin sayısı 2020 yılı Kasım ayı itibariyle 2.708 olarak kayıtlara alınmıştır.14 Bu bilgiler ışığında göç hareketleri için kullanılan yolların incelenmesinin önem teşkil ettiğini tarafımca değerlendirilmektedir.

Hava yolu, güvenlik tedbirlerinin yoğunluğunun yanı sıra kara ve deniz yollarına göre kontrol uygulamalarının yüksek düzeyde olmasından dolayı hukuka aykırı göç hareketleri için çok tercih edilen bir yol değildir. Özellikle Avrupa ülkelerine geçiş amacıyla kara yolu tercihi incelendiğinde ise Türkiye’nin jeopolitik konumu dolayısıyla göçmen kaçakçılığı suçu bakımından çok tercih edilen bir ülke konumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu yoğunluk Ortadoğu ve Orta Asya’dan gelen göçler bakımından öncelikli olarak gözle görülür bir önem teşkil etmektedir.15

Kullanılacak yollar bakımından deniz yolunu incelediğimizde ise, Avrupa ülkelerine deniz yolu kullanılarak meydana gelen göç ve göçmen hareketliliği karşımıza 3 ana güzergâh olarak çıkmaktadır.16 Bu yollar kullanım yoğunluğu sırasına göre düzenlendiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşmaktayız:

1. Tunus ve Libya üzerinden İtalya ve Malta’ya geçiş sağlayan rota, öncelikle tercih edilmesi bakımından Lampedusa adası kullanılarak İtalya’ya geçmek için en fazla karşılaşılan güzergâhtır.

2. Yunanistan sınırlarına giriş için Türkiye sınırlarının kullanıldığı güzergâhtır ve bu hareketlilikte en çok kullanılan rota Atina’dır.

3. Kullanılan son yol ise Fas üzerinden İspanya sınırlarına girişi sağlayan hattır.

Uluslararası Göç Örgütü tarafından 2019 yılında düzenlenen istatistiklere göre, 111.854 kişi Akdeniz üzerinden, yukarıda açıklanan 3 yolu kullanarak, Avrupa ülkelerine ulaşmıştır. Bu sayı, 2020 yılı için istatistiklerde 85.967 olarak belirtilmiştir. Yukarıda ikinci madde olarak gösterilen Türkiye-Yunanistan güzergâhını tercih ederek Avrupa’ya ulaşan kişi sayısı ise; 2019 yılında 70.812 iken, 2020 yılında 9.065 olarak tespit edilmiştir. Söz konusu bu yol tercih edilirken hayatını kaybeden kişi sayısı; 2019 yılında 71 iken, 2020 yılında 104 olarak bildirilmiştir.17 Bu istatistikler incelendiğinde deniz yolunun kullanımın öne çıktığını ve Türkiye-Yunanistan güzergahının da büyük bir önem teşkil ettiğini görüyoruz. Kullanım oranında büyük bir fark olmamasına karşın, ölüm oranlarının birinci yola göre çok düşük olması Türkiye’nin göçmen yoğunluğu bakımından önemli bir ülke olmasını destekler niteliktedir.

Ayrıca 2013 yılında, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanan geri kabul anlaşması sonucunda18 göç hareketliliği sırasında kara yolu tercihinin azalmasının yanında kaçakçılıkta tercih edilen yeni yolun deniz yolu olduğu fark edilmiştir.

Son dönemde çeşitli sebeplerle artış gösteren göç hareketliliğini azaltmaya yönelik, Avrupa ülkeleri, düzenden yoksun olarak meydana gelen göçü önlemek ve bunun sonucunda harekete geçilen göçmen kaçakçılığı durumu ile mücadele bakımından sonuç elde etmek amacıyla çeşitli yeni önlemler alma zorunluluğu hissetmiştir.

Yukarıda incelenen durumlara dayanarak göç olgusunun kapsamının çok geniş olduğu ve Avrupa Birliği tarafından da önlemlerin alınması gerekliliğinin ortaya çıkmasına kadar uzanan geniş bir yelpazesinin olduğunu görmekteyiz. Önlemlerin içeriğini ve göç olgusunu, ülkelerin iç ilişkilerine ve iç hukukuna bakarak daha iyi irdelemek için de bunu Türk Ceza hukuku bakımından öncelikle incelemek gerekmektedir.