Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay İçtihatlarının Değerlendirilmesi: Kısa Süreli Hapis Cezasına Seçenek Tedbirlerin Yerine Getirilmemesine İlişkin Sonuçlar Çocuklar İçin Uygulanabilir mi?

Evaluation of Jurisprudence of the Court of Cassation: Are the Consequences of Failure to Execute the Alternative Measures for Short-Term Imprisonment Applicable to Children?

Oğuz BANDIR

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2014 yılında vermiş olduğu karardan itibaren yerleşik hale gelen içtihada göre, çocuklar hakkında belirlenen seçenek tedbirin yerine getirilmemesi durumunda hapis cezasının tamamının ya da bir kısmının infazına karar verilemeyecektir. Bu durumda tedbirin başka bir tedbire veya adli para cezasına değiştirilmesi gerektiği Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Bu şekilde içtihat oluşturulmasının nedenleri ise çocuklar için hapis cezasının son çare olması ve çocuklar için cezalandırılmanın amacının özel önleme olması şeklinde iki grup olarak değerlendirilebilir. Ancak Yargıtay’ın bu şekilde bir içtihat oluşturmasına sebep olan gerekçeler detaylı incelendiğinde içtihadın hukuka aykırı olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca bu içtihat sadece hukuka aykırı olmayıp kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlara ilişkin düzenlemelerin ve hapis cezasının sakıncalarını gidermeye yönelik diğer kurumların uygulanması bakımından problem yaratacak sonuçlar doğurmaktadır.

Kısa Süreli Hapis Cezasına Seçenek Yaptırımlar, Suça Sürüklenen Çocuk, Adli Para Cezası, Uzlaştırma, Önödeme, Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, Hapis Cezasının Ertelenmesi, Son Çare Olma İlkesi (Ultima Ratio), Ceza Hukukunda Yorum ve Kıyas.

Since 2014 with the jurisprudence of the General Assembly of the Court of Cassation in Criminal Matters, the execution of the entire prison sentence or a part of it must not be ruled, unless the security measure is executed. In this case, the Court of Cassation forbids the conversion of one security measure into another one or as a judicial fine. The justification of such jurisprudence might be evaluated under two principles: imprisonment as a last resort for children (ultima ratio) and special prevention as the main purpose of punishment. However, it can be said with a detailed assesment of reasoning of the court that these jurisprudence of the Court of Cassation is unlawful. In addition, this jurisprudence is not only unlawful but also it causes problematics in the implementation of the regulations concerning alternative sanctions of short-term imprisonment, diversion and probation.

Alternative Sanctions of Short-Term Imprisonment, Juvenile Pushed to Crime, Judicial Fine, Conciliation, Prepayment, Probation, Diversion, Punishment as a Last Resort Principle, Interpretation and Analogy in Criminal Law.

Giriş

Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların infazı yaptırımın türünün adli para cezası veya seçenek tedbirlerden biri olmasına göre farklı hükümlere tabidir. Bu farklı hükümlerin sonucu olarak çocuklar hakkında hükmedilen seçenek yaptırım olan adli para cezasının ödenmediği durumlarda tazyik hapsine çevrilmeyeceği düzenlenmekteyken, seçenek tedbirlerin yerine getirilmemesi durumunda, hapse çevrilmemeye ilişkin bir düzenlemeye mevzuatımızda yer verilmemiştir. Ancak Yargıtay’ın 2014 yılından itibaren vermiş olduğu kararlarda, suçu işlediği sırada on sekiz yaşından küçük olanların belirlenen seçenek tedbiri yerine getirmemesinin sonucu olarak, hapis cezasının tamamının veya bir kısmının infaz edilemeyeceğinin ve bunun yerine belirlenen tedbirin, başka bir tedbirle veya adli para cezasıyla değiştirilebileceğinin kabul edildiği görülmektedir. Bu çalışmanın konusu kapsamında Yargıtay’ın içtihadının gerekçeleri değerlendirilerek, bu kabulün gerekliliği ve hukuka uygunluğu irdelenmiştir. Sonrasında ise bu kararın kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlarla ilgili hükümlerde ve hapis cezasının sakıncalarını gidermeye yönelik diğer kurumlarda yaratmış olduğu veya yaratabileceği olası etkiler değerlendirilmiştir. Son olarak mevcut problemin çözümüne yönelik bir değişiklik önerisi sunulmuştur.

1. Çocuklar İçin Kısa Süreli Hapis Cezasının Son Çare Olması İlkesi

Ceza hukukunun günümüzde kabul edilen en temel ilkelerden biri çocuklar için hapis cezasına hükmedilmesinin son çare olması ve hapis cezasına hükmedilmesi durumunda bu cezanın son çare olarak cezaevinde infaz edilmesidir. Çocuk hakları bakımından Türkiye’nin taraf olduğu en önemli sözleşmelerden biri olan 14.09.1990 tarihinde imzalanan ve 09.12.1994 gün ve 4058 sayılı Kanunla onaylanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 37. maddesinin 2. fıkrasında bu ilke kabul edilmiştir.1

Öte yandan kısa süreli hapis cezaları, ıslah edici olmaması, hükümlünün cezaevine girmesiyle toplumda lekelenmesine ve cezaevine giren kişinin cezaevi alt kültüründe yeni suçlar öğrenmesine sebep olması ve devlete ekonomik bir külfet getirmesi nedenleriyle eleştirilmektedir.2 Bu sebeple de günümüzde kısa süreli hapis cezalarının son çare olması gerektiği kabul edilmektedir.3

Çocuklar için kısa süreli hapis cezası söz konusu olduğunda bu ikisinin kesişim kümesinde yer alan son çare olma ilkesi daha da önem kazanmaktadır. Bu sebeple de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 50. maddesinin 3. fıkrasında, daha önce hapis cezasına mahkûm olmamak koşuluyla, fiili işlediği sırada on sekiz yaşından küçük olanlar için belirlenen kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğu düzenlenmiştir.4

Kısa süreli hapis cezası için kanunda düzenlenen seçenek yaptırımlar adli para cezası ve seçenek tedbirler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Seçenek yaptırımlardan adli para cezası ve seçenek tedbirler arasında ise yaptırımın niteliği, sonuçları ve infaz rejimi bakımından farklılıklar bulunmaktadır.5 Hâkim, kısa süreli hapis cezasını seçenek yaptırıma çevirme yönünde karar vermesinden sonra, kanunda yer alan seçenek yaptırımlardan yalnızca birini seçmek zorundadır.6 Ancak hâkimin takdir yetkisini sınırlandıran bazı düzenlemeler de mevzuatımızda yer almaktadır.7

2. Seçenek Yaptırımların İnfazı

5739 sayılı Kanunla 2008 yılında yapılan değişiklikten önce seçenek yaptırım olan adli para cezasının infazı seçenek tedbirlerin infazıyla benzerlik taşımaktaydı.8 Ancak değişiklikten sonra seçenek yaptırım olarak hükmedilen adli para cezasının infaz rejimi, doğrudan hükmedilen adli para cezasıyla aynı şekilde düzenlenmiştir.9 Bu kapsamda seçenek yaptırım olarak hükmedilen adli para cezalarının infazında esas alınacak temel hüküm, 5275 sayılı Ceza ve Güvelik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un (CGTİHK) 106. maddesidir.

Kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırım olarak adli para cezasına çevrilmesi halinde, TCK’nın 50. maddesinin 5. fıkrasına göre, asıl mahkûmiyet adli para cezasıdır. Bu yüzden adli para cezasına mahkûmiyet söz konusu olduğunda uygulanabilecek hak yoksunluğu (TCK 53/5), tekerrür (TCK 58) gibi kurumlar; seçenek yaptırım olan adli para cezası için de uygulama alanı bulur.

Adli para cezasının ödenmemesi veya ödenememesi durumlarında, kanunda aksi yönde bir düzenlenme bulunmadığı takdirde, tazyik hapsine çevrilerek kamuya yararlı işte çalıştırılma şeklinde infaz edilir. Hükümlünün hazırlanan programa veya denetimli serbestlik görevlilerinin konuyla ilgili tavsiye ve önerilerine uymaması durumunda, tazyik hapsi açık cezaevinde infaz edilir. Hükümlünün hükmedilen cezayı ödemesi (CGTİHK 106/8), çalıştığı veya açık cezaevinde kaldığı günün adli para cezasına karşılık gelmesi veya açık cezaevinde geçirmesi gereken üç yıl veya birden fazla adli para cezasına mahkûmiyetin bulunmadı durumunda beş yıllık süre sonrasında tazyik hapsi sona erer.10 Açık cezaevinde geçirilebilecek azami süre sonrasında hükümlünün ödemesi gereken miktarın var olması durumunda, CGTİHK’nın 106. maddesinin 11. fıkrası uyarınca, kalan miktar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’a (AATUHK) göre tahsil edilir.

Çocuklar için hükmedilen adli para cezalarının ödenmemesi durumunda ceza, tazyik hapsine çevrilmeden (kamuya yararlı bir işte çalıştırılmadan veya açık cezaevine girmeden) doğrudan AATUHK’ya göre infaz edilir (CGTİHK 106/4 ve 11).