Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Manevi Tazminatın Belirlenmesine Genel Bir Bakış

An Overview of the Determination of Compensation for Immaterial (Moral) Damage

Kübra DEMİR

Kişilerin uğramış olduğu zarar, kişilerin hayatlarında huzursuzluğa sebep olmaktaysa, kişiye elem ve üzüntü vermekte ve kişilik değerlerine yönelikse; zararın konusu manevi olarak nitelendirilir. Bu tür zararlar etkileri itibariyle kişinin malvarlığı dışında sonuç doğurur. Kişilik hakkını oluşturan birtakım değerlere gerçekleştirilen saldırı ve bu değerlerin hukuka aykırı bir şekilde zedelenmesinin hukuki sonucu manevi zarardır. Ancak manevi zararın hesaplanması her zaman kolay değildir. Çalışma kapsamında ilk olarak manevi tazminatın hukukî niteliği hakkında bilgi verilerek, hukukî nitelik hakkındaki görüşlerin manevi tazminatın belirlenmesini ne şekilde etkilediği açıklanmaya çalışılacaktır. Daha sonra ise manevi tazminatı belirleyen olayın özellikleri, zarar veren ve zarar görene ilişkin özellikler anlatılacaktır.

Manevi Tazminat, Manevi Zarar, Kişilik Hakkı, Hukuki Koruma, Maddi Zarar.

If the damage suffered by a person is not directed to the material values of the person but to the peace of the person, this damage is moral damage. The harm that causes disturbance in people’s lives is moral compensation. Moral compensation is not damage to a person’s property. Moral compensation occurs when personal rights are damaged. However, moral compensaiton is not always easy to determine. First of all, the legal characteristic of moral compensation will be explained in the study and then it will be explained how opinions on legal characteristic affect moral compensation. Finally, the charachteristic of the event that determined the moral compensation will be explained. Besides, characteristics of the person who caused the damage and the who suffered damage will be explained.

Immaterial Compensation, Immaterial Damage, Personal Right, Legal Protection, Material Damage.

Giriş

Manevi zarar, hukuk alanının en eski ve tartışmalı konularından birisini oluşturmaktadır. Kişilerin belirli bir yoğunluktaki maddi olmayan, ruhsal veya moral zararı manevi zarar olarak tanımlanabilir. Elem, ızdırap, üzüntü ve yaşam sevincini kaybetme şeklinde ortaya çıkan bu zarar kişilerin ekonomik ve sosyal görünümünü etkiler. Geniş ve dar anlamda zarar kavramı; maddi ve manevi zarar ayrımı içerisinde ele alındığında, manevi zarar geniş anlamda zarar ve gerçek olmayan zarardır1 .

Kişilik varlığı zararı olarak nitelendirilen manevi zarar; kişisel değerlere yapılan tecavüzler sonucunda kalıcı sonucu olan zararlardır. Kişisel değerlere yönelik bir zarar, tecavüz söz konusu olduğunda ortaya çıkar ve bu tecavüz değerlerin durumunu değiştirir, bu değişim ihlâl adını taşır. Söz konusu ihlâl manevi bütünlüğü etkiliyorsa bu durumda manevi zarardan bahsedilir2 . Bu zararlar ise manevi tazminat kurumu ile giderilmeye çalışılır.

Manevi tazminat; manevi zararın giderilmesine yönelik kural itibariyle bir miktar paranın veya para yerine veya para ile beraber başka bir tazminat şeklinin ifa edilmesi olarak tanımlanabilir.3

1. Manevi Tazminat

Kişi varlığı hakları; ekonomik değer taşımayan, manevi nitelikteki haklardır. Kişilik hakkının konusunu oluşturan değerlerin korunması, hukukun merkezinde yer alan kavramlardan birisidir ve bir kimsenin kişilik hakkının hukuka aykırı şekilde ihlali ve ölüm ve bedensel bütünlüğün ihlali halinde manevi tazminat talebi özel olarak düzenlenmiştir4 .

Manevi zararın miktarının belirlenmesi hususunda bir tarafta zarar gören kişinin uğramış olduğu zararın telafisi diğer bir tarafta ise kişinin duyduğu ruhsal ve psikolojik çöküntüyü tatmin ederek denkleştirme amacına hizmet söz konusu olduğunda bu durum parayla ölçülemez, yalnızca hâkim tarafından takdir edilebilir. Ancak bu durum hâkimin keyfi olarak karar verebileceği şeklinde yorumlanmamalıdır5 .

Tazminat, bireyler arasındaki menfaat dengesinin korunması amacına hizmet eden kurumdur. Manevi üzüntülerin ve kayıpların telafisinde manevi tazminat kurumundan yararlanılmaktadır. Tazmin etme borcu bir sözleşmenin konusu olabileceği gibi haksız fiil veya sözleşmeye aykırılıktan da doğabilir6 .

Manevi tazminat, maddi bir zararın tazmini niteliğini taşımaz. Bu tazminatın amacı; kişilik haklarına yöneltilen saldırı sonucunda, saldırıya uğrayanın manevi zararını, çektiği üzüntüyü ve uğradığı ruhsal sarsıntıyı gidermeye yardımcı olacak ruhsal tatmin yoludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) vermiş olduğu kararda manevi tazminatın amacının sadece rahatlatmak duygusu vermek olmadığını aynı zamanda zarar veren yanı da, dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla caydırıcı olabilmek, olduğunu belirtmiştir7 .

Türk Borçlar Kanunu’na8 (TBK) göre manevi tazminat talebinde bulunabilmek için belirli şartların bulunması gerekir. Buna göre; kişinin kişilik hakkı hukuka aykırı olarak zarar görmeli, manevi zarar bulunmalı, manevi zarar ile fiil arasında uygun nedensellik bağı bulunmalı, zarar veren tarafın sorumlu olması için kusurunun bulunması ya da kusursuz sorumluluk hallerinden birisinin bulunması gerekir9 . Manevi tazminat istenebilmesi için maddi zarar doğması aranan şartlardan birisi değildir. Buna karşılık eşyaya yönelik bir tecavüz veya bir edimin yerine getirilmemesi sebebiyle kural olarak manevi tazminata hükmedilemez10 .

TBK md. 56 kapsamında manevi tazminat talebinde bulunabilmesi için yaşama hakkının ihlali ya da beden bütünlüğünün zedelenmesi şartları yer almaktadır. Yaşam hakkının ihlali halinde, ölenin yakınları üzerinde manevi zarar meydana gelmelidir. Beden bütünlüğünün ihlali halinde ise yaralanan kişide manevi zarar meydana gelmeli ve kişilik değerlerinde kendi iradesi dışında eksilme olmalıdır11 .

Manevi tazminattan doğan talep hakkı alacak hakkı olduğu için kişiliğe bağlı bir talep değildir. Bu özelliği, mirasçılara intikal konusunda kendisini gösterir. Türk Medeni Kanunu12 (MK) 25/IV maddesinde manevi tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmedikçe devredilemez ve mirasbırakan tarafından ileri sürülmedikçe mirasçılara geçmez13 .

Manevi tazminatın işlevini açıklayan başlıca üç teori vardır. Bunlar; subjektif, objektif ve karma teoridir. Bu teoriler manevi tazminatın türünün ve miktarın belirlenmesinde etkili olacak görüşler ileri sürmektedir. Subjektif teori, kişinin huzurunun bozulmasını manevi zararın unsuru olarak belirlerken, objektif teori kişilikte meydana gelen objektif eksilmeyi manevi zarar olarak tanımlamaktadır. Karma görüş ise her iki görüşü bağdaştırarak kişilik değerlerinde ve ruhsal bütünlükte meydana gelen eksilmeyi manevi zarar olarak tanımlamaktadır14 .

2. Manevi Tazminatın Hukukî Niteliği

Manevi zararı tazmin etmeyi amaçlayan manevi tazminatın uygulanmasında en temel ilke; zarar gören tarafın malvarlığında artış meydana getirerek kişinin acısını giderecek imkân ve şartlar sağlayabilmektir15 . Manevi tazminatın hukukî niteliği konusunda birtakım görüşler bulunmaktadır. Çalışmanın bu kısmında bu görüşler ele alınacaktır.