Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ticaret Şirketinin İştigal Alanı Dışında Araç Satması Ona 6502 Sayılı TKHK Kapsamında Satıcı Sıfatını Kazandırır mı?

Mehmet Akif TUTUMLU

I. Ultra Vires İlkesi

Ultra Vires; şirketler hukukuna ilişkin bir kavram olup, bir ticaret şirketinin ancak şirket sözleşmesinde yazılı işletme konusu çerçevesi içerisinde hak ve borç sahibi olabilmesi anlamına gelmektedir.1

Ultra Vires ilkesine göre, kurucular, şirket ana sözleşmesini hazırlarken şirketin ehliyetinin sınırlarını çizmektedirler. Bu sözleşmenin tescil ve ilanı ile birlikte sözleşmede çizilen ehliyet sınırları üçüncü kişilere karşı hüküm doğurmaktadır. Dolayısıyla üçüncü kişiler şirketle bir sözleşme yaparken iyiniyet iddiasında bulunmazlar.

Ultra Vires ilkesinin hukuki etkisine gelince: Söz konusu ilke bir bakıma şirketin hak ehliyetinin sınırlarını çizmektedir. Bu bağlamda esas sözleşmede belirtilen sınırlar dışında yapılan işlemler yok (keenlemyekûn) hükmündedir. Yok işlemler sonradan verilen icazetle geçerlilik kazanmadığı gibi, şirket ana sözleşmesinin genişletilmesi yoluyla da geçerlilik kazanamazlar.2

II. İlkenin Türk Ticaret Kanunlarındaki Yeri

Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun, “Hükmi şahısların ehliyeti” başlıklı 137’nci maddesi hükmü şöyle idi:

“Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kalmak şartiyle bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar mahfuzdur.”

Görüldüğü üzere mülga TTK’da Ultra Vires ilkesine açık yer verilmiş idi. Bu bağlamda şirket adına imzalanan bir sözleşmede taahhüt edilen edimlerden (borçlardan) şirketin sorumlu olup olmadığı şirketin ana sözleşmesi hükümlerine göre tespit edilmekteydi.3

Hâlen yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ya Ultra Vires ilkesi alınmamıştır. Bu nedenle ticaret şirketlerinin hak ehliyetinin sınırları konusunda genel hüküm niteliğindeki 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 48’inci maddesi hükmü uygulanır. Hüküm şöyledir:

“Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler.”

Buna göre şirket ana sözleşmesinde belirtilen iştigal konusu, şirketin hak ehliyetinin sınırlarını çizen bir ölçüt olma niteliğini kaybetmiştir.

Sermaye şirketleri bakımından kabul edilmiş olan 6102/TTK m. 371/2’ye göre; şirketi temsile yetkili olan kişilerin işletme konusu dışında yaptıkları işlemler de şirketi bağlar. Ancak üçüncü kişi, bu durumu biliyorsa veya bu durumu bilebilecek durumda ise hukuki sonuç değişir.4 İyiniyetin mevcut olmadığını ispat yükü şirkete aittir (TMK m. 6; HMK m. 190/1).