Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

TTK Madde 360 Uygulamasına İlişkin İki Sorun: Belirli Grup ve Azınlık Kavramları - Haklı Nedenle Önerilen Adayın Reddi

Two Problems Related to Application of Turkish Commercial Code Art.360: Concepts of Specific Shareholders Group and Minority - Rejection of Proposed Candidate as a Board Member by General Meeting for Good Cause

Argun KARAMANLIOĞLU

TTK md.360 ile pay grupları ile “belirli bir grup oluşturan pay sahipleri” ve “azınlığa” anasözleşme ile yönetim kurulu üyeliği için aday önerme veya bu gruplara mensup kişiler arasından yönetim kurulu üyeliğine seçilme hakkı tanınabileceği ilk defa düzenlenmiştir. İsviçre Borçlar Kanunu’ndan (OR) ilham alınarak yapılan düzenlemenin, mehaz sayılabilecek düzenlemeden önemli farklılıkları da bulunmaktadır. Anasözleşmede böyle bir düzenleme yapılması yoluyla hakkın süjesine kapsamı yönünden bakıldığında, belirli pay grupları açık ve anlaşılır olmakla birlikte; “özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahipleri” ve “azınlık” kavramları, doktrinde farklı görüşlere yol açan, hükmün lafzında yer verilen imtiyaz kavramı ile uyumu tartışılabilecek niteliktedir. Bu bakımdan, çalışmamızda her iki kavram kapsamları ve içeriklerinin belirlenmesi yönünden ele alınmıştır. Çalışmamızda ele alacağımız bir başka konu da genel kurulun, yönetim kurulu üyesi olacak kişiyi, hak sahibi süje tarafından önerilen veya bu kişiler arasından seçme zorunluluğunun yasal istisnası olarak düzenlenmiş, haklı nedenlerin varlığı kavramıdır.

Yönetim Kurulu, İmtiyaz, Yönetim Kurulu Üyeliği İçin Aday Önerme veya Grup Üyeleri Arasından Yönetim Kurulu Üyeliğine Seçilme Hakkı, Özellik ve Nitelikleriyle Belirli Bir Grup Oluşturan Pay Sahipleri, Azınlık, Haklı Neden.

Turkish Commercial Code (TCC) art.360 regulated for the first time right to propose a board member for share groups, specific shareholders groups and minority shareholders or election of board member(s) among these providing there is a provision regarding this right in articles of association. Although TCC art.360 is inspired by Swiss Code of Obligations art.709, there are significant differences between the two provisions. As to subject of right to propose a board member, share group is clear and comprehensible, while shareholder group specific by its characteristics and nature as well as minority are unclear and incompatible with concept of privileged shares thus open to debate. In this context, scope and content of shareholder group specific by its characteristics and minority are discussed in this article. Furthermore, concept of good cause for general meeting to reject a candidate proposed by beneficiary of such right is analyzed in the article.

Board of Directors, Right to Propose a Board Member for Share Groups, Specific Shareholders Groups and Minority Shareholders or Election of Board Member(s) Among These, Shareholder Group Specific by Its Characteristics and Nature, Minority Shareholders, Good Cause.

I. Giriş

Yönetime katılma, daha doğru bir ifadeyle, yönetim kuruluna aday önerme hakkı veya bu yetkinin tanındığı kişiler arasından yönetim kuruluna üye seçilmesi; daha önce önemli akademik çalışma ve yüksek yargı kararlarına konu olmasına karşılık,1 6102 sayılı TTK ile Türk Hukuku’nda ilk defa yasal düzenlemeye kavuşmuş ve 6762 sayılı ETTK’dan farklı olarak açıkça düzenlenmiştir.2

Hükmün mehazı, İsviçre Borçlar Kanunu (Obligationenrecht - OR) madde 709 olmasına karşılık, TTK md.360 ile OR md.709 arasında esaslı farklılıklar bulunmaktadır.3 Öte yandan, şimdiden belirtmek gerekir ki, tebliğin konusunu teşkil eden başlıklar bakımından esaslı farklılıklar bulunduğu söylenemez. Bu bakımdan, çalışmamızda İsviçre doktrini ve Federal Mahkeme kararlarından da doğrudan faydalanılmıştır.

Anonim ortaklıkların saf bir sermaye ortaklığı yapısına bağlı olarak, bu tip ortaklıklarda geçerli olan çoğunluk ilkesi ve çoğunluk ilkesinin sonucu olarak, oyların çoğunluğuna sahip payların sahiplerinin, genel kurulun yönetim kurulunun seçimine ilişkin asli yetkisi sayesinde, yönetim kurulunun tamamını belirleme; yönetim kurulu üyelerinin ise, çoğunluk pay sahiplerine bağımlı olması ve ortaklık içi muhalif görüşlerin yönetimde dile getirilememesi sonuçları ortaya çıkacaktır.4 Bu durum ise, ortaklığın, çoğunluğun menfaat ve keyfine göre yönetilmesine; azınlığın etkisiz kalmasına, yabancılaşmasına ve ortaklık işleriyle ilgili yeterli bilgi sahibi olamamasına zemin hazırlayacaktır.5 Bu nedenle, anonim ortaklık içinde çoğunluk ile azınlık arasındaki menfaat çatışmasında, menfaatlerin bağdaştırılması ve azınlığın da ortaklık içi etkinliğinin sağlanarak, ortaklığın tümüyle çoğunluğun yönetimi ve tercihlerine bırakılmaması için farklı hukuk düzenlerinde, yönetim kurulu seçimlerinde belirli payların [veya pay sahiplerinin (?)] daha etkin olması farklı yöntemlerle sağlanmaya çalışılmaktadır. Birikimli oy sistemi,6 doğrudan yönetim kuruluna üye gönderme hakkı,7 genel kurulun bazı üyeleri belirli pay sahipleri arasından seçmesi ve pay sahipleri sözleşmeleri;8 söz konusu yöntemler arasında yer almaktadır.9 Bütün bu yöntemler; hak sahibi payların/pay sahiplerinin şirket yönetiminde daha fazla kontrol sahibi olması, daha kapsamlı bilgiye erişme isteği, geniş anlamda azınlığın korunması, şirket içi menfaatlerin dengelenmesi, şirket yönetiminde etkinliğin sağlanması ve böylelikle yeni yatırımcılara daha güçlü bir konum sağlanarak, ortaklığın finansman ihtiyacının giderilmesinin kolaylaştırılması gibi amaçlara hizmet etmektedir.10

Türk Hukuku’nda, çoğunluk ilkesine karşılık, azınlığın da yönetime katılması ve yönetim kurulunda söz sahibi olabilmesi için TTK md.360 ile düzenlenen yönetim kuruluna aday önerme yetkisi veya bu yetkinin tanındığı kişiler arasından yönetim kuruluna üye seçilmesi imkânı dışında,11 halka açık olan ve olmayan AO’lar için ayrı ayrı birikimli oy imkânına da yer verilmiştir.

Çalışmamızda, TTK md.360 ile tanınan anasözleşme ile belirli pay gruplarına, belirli pay sahibi gruplarına ve azınlığa yönetim kuruluna aday önerme hakkı veya bu yetkinin tanındığı kişiler arasından yönetim kuruluna üye seçilmesi hakkı tanınabilmesi imkânını bütünüyle incelenmeyecek olup; ilgili düzenlemeyi ve kurumu, teori ve uygulama bakımından önem taşıyabileceğini düşündüğümüz, tartışmalı veya tartışmaya açık olan iki boyutuyla sınırlı şekilde ele alacağız.

Söz konusu sorunlardan ilki, hakkın süjesi bakımından olup; hakkın sahibi olabilecek, “özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahipleri” ve “azınlık” kavramlarının kapsamı ve uygulanabilirliği üzerinde durulacaktır. Ele alacağımız ikinci sorun ise, hakkın kullanımının ve genel kurulun müdahalesinin sınırları yönündendir.

II. Hakkın Süjesinin Tespiti

TTK md.360/f.1’de; “belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı” tanınabileceği düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere; düzenlemede, hakkın süjesi olabilecek üç grup bulunmaktadır:

• Belirli pay grupları,

• Özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahipleri,

• Azınlık (Hükümdeki ifadesiyle, “azlık”).