Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bilgi Alma Davasında Hâkimin Rolü

Judge’s Role regarding Shareholder’s Right to Information

Fatma Beril ÖZCANLI

Anonim ortaklık yönetiminin yönetim organı vasıtasıyla gerçekleştirilmesi, anonim ortaklıklar hukukuna hakim ilkeler temelinde pay sahibinin yönetime yabancı oluşu, özden organ ilkesinin kabul görmediği bu sistemde ortak olmanın şirket yönetiminde söz sahibi olmak sonucunu doğurmayışı, pay sahibinin şirkete getirdiği yatırımını takip etmesi imkanının tanınmasının dengelenmesini zorunlu kılmıştır. Bu kapsamda pay sahibine ve esasen çoğunluğun karşısında kalan pay sahibine tanınan katılma haklarından biri de pay sahibinin bilgi alma ve inceleme hakkıdır. Bu hak kural olarak genel kurulda kullanılmakla birlikte genel kurul dışında da şirkete başvurulması mümkündür. Pay sahibinin bu çabalarının sonuçsuz kalması durumunda ise kanun koyucu pay sahibine TTK m.437/5 hükmü kapsamında bu haklarını mahkeme aracılığıyla ileri sürme imkânı tanımıştır. Ancak pay sahibinin bu defa bilgi alma hakkından gerçek anlamda yararlanabilmesi bakımından hâkimin bu bilgi verme sürecini şekillendirmesi, belirleyici rol üstlenmesi ve sürece nezareti önemlidir. Bu kapsamda hakimin hem bilgi alma sürecinin nerede ve nasıl işleyeceğine ilişkin şartları ortaya koyması mümkün ise de; esasen hakimin bilgi alma hakkının kendi huzurunda kullanılmasını emretmesinin de, hakkın özünden yararlanmanın sağlanabilmesi temelinde mümkün olabilmelidir.

Anonim Ortaklık, Pay Sahipliği Hakları, Katılma Hakları, Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı, Bilgi Alma Davası.

The principle of delegated management regarding corporations implies the fact that the shareholder is alien to the management on the basis of the principles that prevail in joint stock companies’ law. In other words, being a shareholder in this system, does not result in having a say in the management of the company. This very fact has made it necessary to balance the interests of shareholders regarding their investment in the corporation. In this context, one of the participation rights granted to the shareholder and especially to the minority shareholder, is shareholder’s right to obtain information. Although as a rule this right is to be exercised in the general assembly meeting, it is accepted that the shareholders may address their questions, on the basis of their right to information, also outside the general assembly meeting. In the event that these efforts of the shareholder not succeed, Art.437/5 TCC vests the shareholder with the right to sue. The provision gives the opportunity to assert these rights through court proceedings within the scope of paragraph 5. However, in order for the shareholder to benefit from the right to receive information in real terms, it is of crucial value, that the judge plays an active and decisive role in these proceedings and supervise the process. In this context, although it is possible for the judge to lay down the conditions regarding where and how the information retrieval process will take place; in essence, it should be possible for the judge to order the exercise of the right to information in his presence on the basis of ensuring that the essence of the right can be enjoyed.

Corporations, Joint Stock Corporations, Shareholder’s Right to Obtain Information, Lawsuit Regarding the Shareholder’s Right to Information, Judge’s Supervision of the Process.

Giriş

Modern ortaklıklar hukukunda, özellikle sermaye ortaklıklarında pay sahibi, genel bir ifadeyle şirketin sermayesini getiren, ancak yönetimde bizzat yer almayan bir menfaat grubunu oluşturmaktadır. Bir sermaye ortaklığı olan anonim ortaklıklarda ise yönetim, ortakların aynı zamanda yönetici olacağı ilkesinin temellendirdiği şahıs ortaklıklarının aksine, pay sahibi olması zorunlu da olmayan profesyoneller tarafından gerçekleştirilmektedir. Bunun bir sonucu olarak sermaye şirketlerinin ortakları şirket yönetimine yabancı kalmışlar, bu durum modern hukuk sistemlerinde pay sahiplerine gerek katılma hakları gerek aydınlatıcı haklar tanınmak suretiyle dengelenmeye çalışılmıştır.

Bu eksende 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı eTK’dan devraldığı ancak genişletilen ve güçlendirilen bir aydınlatıcı haklar sistematiğine sahiptir. TTK m.437 hükmü ekseninde düzenlenen bilgi alma ve inceleme hakları, özellikle 5. fıkrada düzenlenmiş olan bilgi alma davası ile güçlendirilmiştir.1 Böylelikle, pay sahibinin bilgi alma ve inceleme taleplerinin cevapsız ve sürüncemede bırakılmasının yaratacağı olumsuz sonuçların engellenebilmesi amaçlanmıştır. Bu dava hakkından yararlanıldığı takdirde, pay sahibi bilgi alma hakkının içeriğini oluşturan soru veya sorularını bu defa mahkeme aracılığıyla şirkete yöneltecek, mahkemenin kararı adeta ortaklığın bir organının kararı gibi sonuç doğuracaktır. TTK m.437/5 hükmünde ayrıca mahkeme kararının kesin olacağı da ifade edilmektedir.

I. Bilgi Alma Davasına İlişkin TTK m.437 Hükmü ve Gerekçe’de Yer Alan Açıklamalar

IV - Bilgi alma ve inceleme hakkı

MADDE 437

(...)

(5) Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir.

(6) Bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.

Beşinci fıkra:

“Bilgi alma ve inceleme hakları paysahibine tanınan dava hakkı ile güçlendirilmiştir. Paysahibi sadece açık bir red halinde değil, taleplerinin cevapsız bırakılması veya cevabın ertelenmesi durumunda da hem bilgi alma hem de inceleme hakkını bir mahkeme kararı ile başarıya ulaştırabilir. Talebin cevapsız bırakılması, yetersiz hesap verme ilkesine uymayan cevapları da kapsar. Beşinci fıkra mahkeme kararının hızla verilmesini sağlamaya ve temyizi de kısa sürede sonuçlandırmaya yönelik hükümleri de içermektedir.”