Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Suça Sürüklenen Çocuklar Bakımından Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kurumu Üzerine Bir Değerlendirme

An Assessment on the Suspension of Bringing of Public Lawsuit Institution in respect of Juveniles Pushed to Crime

Ali Tanju SARIGÜL

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumu ceza muhakemesinin dava açılmadan sonlanmasını sağlayarak, suça sürüklenen çocuğun lekelenmesini ve ceza muhakemesindeki olumsuz süreçlerden etkilenmesini engelleyebilmesi nedeni önemli bir alternatif çözüm yöntemidir. Diğer taraftan çocuğa işlendiği iddia edilen suçla ilgili edimler yüklenmesi suretiyle onarıcı adalet uygulamalarını gerçekleştirilmesine de katkı sağlayabilmektedir. Suça sürüklenen çocukların gelecek yaşamında toplumda daha yapıcı bir rol üstlenebilmesine imkân sunabileceğini düşündüğümüz bu kurumun uygulama kapsamının genişletilmesinde fayda olduğu, bu kapsamda öncelikle kurumun uygulanmasına ilişkin öngörülen hapis cezasının üst sınırının arttırılmasının tartışılması gerektiği düşünülmektedir. Alman Ceza Usul Kanunu’nda yer alan düzenlemelere benzer şekilde hafif ve orta nitelikte suçlarda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumu yanında kovuşturmama kararı verilmesine de imkân veren bir düzenlemeye 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda yer verilebileceği, ayrıca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumunun kovuşturma evresinde de uygulanabilmesinin tartışılması gerektiği düşünülmektedir. Kovuşturma evresinin başında verilebilmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan farklı olarak kovuşturmayı sonlandırdığı dikkate alındığında, birbirine benzeyen bu kurumların birleştirilerek düzenlenmesinin de tartışılmasında fayda olduğu değerlendirilmektedir. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte, sosyal çalışma uzmanının önerileri ve suça sürüklenen çocuğun görüşü dikkate alınarak, yaptırımdan ziyade eğitimlerine yönelik iyileştirici nitelikte bazı edimler yüklenmesinin suça sürüklenen çocuğun gelişimi bakımından daha olumlu ve etkili sonuçlar doğurabileceği düşünülmektedir.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi, Suça Sürüklenen Çocuk, Onarıcı Adalet Anlayışı, Takdirilik Sistemi, Ceza Yargılaması Yolundan Çıkarma.

The institution of suspending cases against minors is an important alternative dispute resolution method that can prevent the juvenile to be dishonored and affected from the negative processes in the criminal procedure by ensuring the criminal procedure to be terminated before a lawsuit is filed. On the other hand this may also contribute to implementation of restorative justice practices by imposing instructions on the juvenile commensurate with alleged crime committed. It is believed that this institution, which we think can provide an opportunity for juvenile who is pushed to crime to assume a more constructive role in society in their future life, is beneficial in discussing the scope of application, and in this context, first of all, it is necessary to discuss increasing the upper limit of imprisonment term for the implementation of the institution. It is considered that, similar to the regulations in the German Criminal Procedure Code, a regulation that allows a decision not to prosecute besides the institution of suspension of filing a public lawsuit in cases of petty crimes and misdemeanors may be included in the Juvenile Protection Code No.5395, and the institution of suspension of filing a public lawsuit may also be applied in the prosecution phase are needed to be discussed. When it is taken into consideration that it can be taken at the beginning of the prosecution phase and that it terminates the prosecution apart from the deferment of the announcement of the verdict, it is also considered that it is beneficial to discuss regulating these two institutions, similar to each other, by combining them. It is considered that, together with the suspension of filing a public lawsuit decision, loading some rehabilitative charges, rather than bringing sanctions, towards one’s trainings by taking suggestions of social worker and opinions of the child into consideration would have more positive and effective consequences.

Suspension of Filing a Public Lawsuit, Juvenile Pushed to Crime, Restorative Justice Understanding, Compliance with Purpuse, Diversion.

I. Giriş

Ceza hukukunda yaptırımların amacı, kuşkusuz gerçekleşen haksızlık dolayısıyla bozulan hukuk düzeninin yeniden sağlanmasıdır. Bu amaç kapsamında cezanın asıl amacı, failin toplum bakımından zararsız ve güvenilir bir kişi haline getirilmesi, yeniden topluma kazandırılması ve suç işlemekten alıkonulması olarak nitelendirilmektedir. Cezalandırmaktaki diğer amacın ise muhtemel suçları “önleme” maksadına ilişkin olduğunu görmekteyiz. Bu gaye çerçevesinde; ceza ile suçluların diğerlerine zarar vermelerinin engellenmesinin yanı sıra, başkalarının benzer eylemlerde bulunmaları önlenmek istenmektedir.1 Ceza normlarının uygulanması sayesinde, bir yandan toplumda hukuk düzenine olan güven ve sadakat güçlenirken diğer yandan muhtemel suçları engelleme bakımından caydırıcı bir etkisi de bulunmaktadır.2

Çocukların gelecek yaşamlarında toplumda yapıcı bir rol üstlenebilmeleri ve toplumla barışık bir yaşam sürdürebilmeleri bakımından, suç işlemeleri halinde cezalandırmanın şekli ve yargılama usulü yetişkinlere göre farklı bir önem kazanmaktadır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin önsözünde, çocukların bedensel ve zihinsel anlamda tam erginliğe ulaşmamış olmaları nedeniyle korunmaları ve özel güvencelere sahip olmaları gerektiği vurgulanmıştır. Sözleşmede, kişiliklerinin tam ve uyumlu olabilmesi, gelecekteki bireysel yaşantılarına her yönüyle hazırlanabilmeleri maksadıyla, ceza soruşturması ile karşı karşıya kalan çocukların muhakeme süreçlerine ve cezalandırılmalarına ilişkin temel ilkeler belirlendiği görülmektedir. Öncelikle Sözleşmenin 37/b maddesinde; hiçbir çocuğun yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmayacağı belirtilmekte, aynı maddenin devamında da, bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsinin yasa gereği ve “en son başvurulacak bir önlem” olması ve bu önlemin uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulması gerektiği vurgulanmaktadır.3 Bu ilkeler çerçevesinde Sözleşmede, suç işlemiş olan çocuğun cezalandırılmasından ziyade, topluma yeniden nasıl kazandırılabileceği sorununa işaret edilmiş olduğunu söyleyebiliriz.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 29.11.1985 tarihli kararıyla kabul edilen Çocuk Adalet Sisteminin Uygulanması hakkındaki BM Asgari Standart Kuralları (Pekin Kuralları)’nın “Yargı Dışı Yollar (Diversion)”4 başlıklı 11’inci maddesinde de; çocuk suçlularla ilgili yargı dışı mekanizmaların dikkate alınması gerektiği ve bu mekanizmaların kolaylaştırılması için topluluk programları, geçici gözetim ve rehberlik ve suç mağdurlarının zararlarının tazmini gibi çeşitli çabalar harcanması gerektiği vurgulanmaktadır.5

II. 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunundaki Düzenlemeler

Cezalandırmanın beklenen faydalara dair görüşlerin, işlenen suçların artması ve yargılama sürelerinin uzaması ile birlikte farklı bir seyir izlediği, onarıcı adalet fikri çerçevesinde, mağdurun zararının karşılanması ihtiyacını da dikkate alan alternatif çözüm yöntemlerinin ve basit yargılama usullerinin ortaya çıktığını görmekteyiz. Gelinen aşamada kamu davasının mecburiliği prensibine dayanan klasik muhakeme sisteminin uygulanması artık imkânsız hale gelmiş olduğundan, karşılaştırmalı hukukta olduğu gibi, ceza muhakemesi hukukunda da maslahata uygunluk ilkesine çerçevesinde kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumuna yer verildiğini görmekteyiz.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumunun Türk ceza hukukunda ilk uygulaması 15 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda yapılan düzenleme ile olmuştur. Mezkûr Kanunun 19’uncu maddesinde yapılan düzenlemede, Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı çocuk hâkiminin onamına bağlı kılınmıştı. Yine merî düzenlemeden farklı olarak fiil için kanunda öngörülen cezanın iki yıl ve daha az hapis cezası (15 yaş altındaki çocuklar bakımından ise üç yıl ve daha az hapis cezası) olması koşulu getirilmişti. Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna ilişkin ise; çocuğun ailesinin veya kendisinin ekonomik durumunun elverişli olmaması halinde bu koşulun aranmayabileceği şeklinde, uygulanma kapsamını genişletici bir hükme yer verilmişti.6

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve benzer şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumlarının hukuk sistemimizde öncelikle çocuklar bakımından yasal düzenlemeye kavuşturulması, kanaatimizce kanunkoyucu tarafından suça sürüklenen çocukların gelişimine verilen önemin bir yansımasıdır.

Çocuklar bakımından kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin mer’i hükümlerin 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda düzenlendiğini görmekteyiz. Kanunun 19’uncu maddesinde; “(1) Çocuğa yüklenen suçtan dolayı Ceza Muhakemesi Kanunundaki koşulların varlığı halinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından erteleme süresi üç yıldır.

(2) (Ek: 17.10.2019 - 7188/33 md.) Ceza Muhakemesi Kanununun 171’inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hapis cezasının üst sınırı, on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından beş yıl olarak uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Kanunda kamu davasının açılmasının koşulları bakımından Ceza Muhakemesi Kanununun 171’inci maddesine atıf yapıldığı, ancak erteleme süresinin genel hükümden farklı olarak üç yıl olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Diğer bir farklılığın ise, suç için öngörülen cezanın üst sınırına ilişkin olduğunu görmekteyiz. CMK’da üst sınır 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 19’uncu maddesiyle üç yıl olarak düzenlenmişken; 5395 sayılı Kanunda, 15 yaşını doldurmamış çocuklar bakımından beş yıl ve daha az hapis cezasını gerektiren suçlar bakımından uygulanabilmektedir.

On beş yaşını doldurmuş olup, henüz on sekiz yaşını doldurmamış olan çocuklar bakımından ise kamu davasının açılmasının ertelenebilmesi için CMK’nın 171’inci maddesinde öngörülen üç yıl ve daha az hapis cezası olması koşulu aranacaktır.

Diğer taraftan suçu işlediği sırada on iki yaşını doldurmamış olan çocukların kusur yeteneği bulunmadığından haklarında ceza kovuşturması yapılması mümkün değildir (TCK m.31). Dolayısıyla, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesi de söz konusu olamayacaktır.7

Bu nedenle, suça sürüklenen çocuğun suçu işlediği sırada kaç yaşında olduğu uygulama bakımından önem arz etmektedir.

Suça sürüklenen çocuklar bakımından kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda belirtilen özel hüküm niteliğindeki düzenlemeler haricinde genel nitelikteki CMK m.171’deki koşulların uygulanması söz konusudur. CMK m.171; “uzlaştırma ve ön ödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir” düzenlemesini içermektedir.

Bu düzenleme çerçevesinde, iddianame düzenlenmesi için CMK m.170 uyarınca gerekli olan yeterli şüphenin bulunması durumunda, öncelikle suçun ön ödeme ya da uzlaştırma kapsamında olup olmadığının tespiti gerekmektedir.

7188 sayılı Kanun değişikliğiyle, ön ödeme veya uzlaştırma kapsamına giren suçlar bakımından kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmesi mümkün değildir.8 Ancak öğretide koşulsuz erteleme9 olarak adlandırılan düzenleme uyarınca, uzlaşmanın diğer tüm koşulları itibarıyla gerçekleşmekle birlikte, mağdurun ya da kamunun zararının giderilmesi için edimin yerine getirilmesinin ileri bir tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde, m.171’deki şartlar arasındaki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmektedir (m.253/19). Bu durumda zararın giderilmesi koşulunun yerine getirilmemesi durumunda, m.171’deki kasıtlı suç işleme koşulu aranmaksızın kamu davası açılmaktadır.10

CMK’nın 171‘inci maddesinde; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesi konusunda Cumhuriyet savcısına maslahata uygunluk ilkesi çerçevesinde takdir hakkı verilmiştir. Cumhuriyet savcısı koşulların oluşması durumunda kamu davası açabileceği gibi, kamu davasının açılmasının ertelenmesine de karar verebilmektedir. Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma veya kullanma suçunu düzenleyen TCK m.191/2 uyarınca ise, şüpheli hakkında CMK m.171’deki koşullar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmek zorunluluğu bulunmaktadır.11

17.10.2019 tarihinde 7188 sayılı Kanun değişikliğiyle;