Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Muhakemesi İlk Derece Yargılamasında Hüküm

Judgment in First Instance Trial of Criminal Procedure

Alp ÖZTEKİN

Kovuşturma evresi, iddia makamının suç ithamı olan iddianamenin kabulü ile başlamaktadır. Kovuşturma evresinin ilk derece yargılaması; diyalektik çerçevesinde yapılan bir yargılama neticesinde, yargılama makamının uyuşmazlığı esastan ya da usulden çözen ve CMK md.223’te belirtilmiş olan hükümlerden birini kurması ile son bulur. Gerekçeli olması gereken hükümler, mahkemede hazır bulunan ilgilisine tefhim edilir veya hazır olmayanlara tebliğ edilirler. İlk derece yargılamasındaki hükümler aleyhine CMK md.272’de belirtilen istisnalar haricinde istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Ceza muhakemesinde hüküm çeşitleri CMK md.223’te belirtilmiş olup bunlar; beraat, ceza verilmesine yer olmadığına dair karar, mahkumiyet, güvenlik tedbiri, düşme, davanın reddi ve yalnız kanun yolu bakımından hüküm oluşturacak biçimde yargı yolu yönünden görevsizlik kararıdır.

Hüküm, Gerekçeli Karar, Beraat, Mahkumiyet, Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Dair Karar.

The prosecution phase starts with the acceptance of the indictment, which is an offense allegation of the prosecution. First instance trial of the prosecution phase ends with one of the judgments set forth under the article 223 of the Code on Criminal procedure taken by the judicial authority by settling the dispute either procedurally or on the merits of the case as a result of a trial made within the dialectical framework. Judgments, which have to be reasoned, are pronounced to the relevant person present in the court or served to the ones who do not attend. Judgments of the first instance can be appealed apart from the exceptions set forth under the article 272 of the Code on criminal procedure. The types of judgments are stated in the article 223 of the Code on Criminal Procedure and they are acquittal, decision of no need to be punished, conviction, security measures, non-suit and decision of non-jurisdiction which creates a judgment only for legal remedy.

Judgment, Reasoned Decision, Acquittal, Conviction, Decision of no Need to be Punished.

Giriş

Meşru bir egemenlik gücüne sahip devletlerde, suç işleyen kişilerin cezalandırılmasına dair karar verme ve bu cezaları infaz ettirme yetkisi devletin tekelindedir.1 Anayasa m.6’da açıkça belirtildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti’nde egemenlik kayıtsız şartsız milletin olup, cezalandırma yetkisi esasında toplumdan kaynaklanmaktadır. Devlet, egemenliğin bir tezahürü olan bu cezalandırma yetkisini Anayasa m.9 gereğince bağımsız mahkemeler aracılığıyla kullanır. Türk milleti adına verilen cezalar, ceza mahkemelerinin mahkûmiyet hükümleri sonucu doğar ve devletin meşru cebir gücüyle infaz ettirilirler. Ceza yargılamaları kamu adına yapılan bir suç ithamı yani cezalandırma talebi üzerine gerçekleşir. Bu yargılamada diyalektik çerçevesinde iddia ve savunmaların çarpışmasından maddi gerçek2 ortaya çıkacak ve mahkemeler, Türk milleti adına uyuşmazlığı nihai olarak sonlandıran bir hüküm kuracaklardır. Bu makalede öncelikle, hükmün kavramsal boyutu, konusu ve içeriği açıklanacak, bilahare de ilk derece yargılamasında hükmün oluşturulması ile açıklanması ve hüküm çeşitleri üzerinde ayrıntılı olarak durulacaktır.

I. Ceza Muhakemesinde Hüküm Kavramı, Konusu ve İçeriği

Hüküm kelimesi dilimize Arapça’dan geçmiştir. Hüküm özünde; yargı, değer, etki, karar anlamlarına gelir.3 Hükümle, mahkeme uyuşmazlıktan elini çekerek,4 uyuşmazlığı esastan ya da usulden sonlandırır.5 Karar ise içinde hükümleri de kapsayan bir kavramdır.6 Hükümler birer ara karar olmayıp, son karar niteliği taşırlar.7 Son karar, uyuşmazlığı doğrudan çözen karar olup, tamamen yargılama makamının faaliyetidir.8 İlk derece mahkemelerinin hüküm niteliğindeki son kararlarının özelliği ise CMK m.272’de belirtilen istisnalar haricinde bunlar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulabilmesidir.9

Son kararın mesele, gerekçe ve sonuç olmak üzere üç unsuru vardır.10 Son karardan önce CMK m.217’ye uygun biçimde evvela maddi mesele sübuta erdirilecektir.11 Daha sonra mahkeme bu maddi meseleye hangi hukuk kurallarının uygulanacağına karar vererek, hükmünü kurar.

CMK m.223, ceza muhakemesinde hangi nitelikteki son kararların hüküm sayılacağını ve hükümlerin içeriğini tahdidi ve ayrıntılı olarak düzenlemektedir. İlgili madde dışında kalan son kararlar ceza muhakemesinde hüküm olarak kabul edilmez.12 Doktrinde de belirtildiği üzere CMK m.223’ün hüküm çeşitlerini ayrıntılı olarak düzenlemiş olması; hukuk uygulamasında birliği, eşitliği sağlaması adına olumlu bir durum yaratmıştır.13

Ceza muhakemesi; bir suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse kim tarafından ne şekilde işlendiği ve yaptırımının ne olacağına yönelik cezai uyuşmazlığı çözüme kavuşturmak amacıyla tatbik edilen faaliyetler bütünüdür.14 Bu faaliyetler bütününün yegâne amacı ise insan haklarına uygun biçimde15 maddi uyuşmazlığı çözmek ve ulaşılan gerçeğe hukuk kurallarını hakkaniyet çerçevesinde tatbik ederek,16 suç ve ceza arasındaki menfaatler dengesini (adalet) sağlamaktır.

Ceza muhakemesinin amacına ulaşabilmesi için de evvela iddia makamının beyanlarının doğruluğunun araştırılması gerekmektedir. Bu araştırmadan bir sonuç çıkartacak olan, hâkimin diyalektik sonucu17 oluşmuş; Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun vicdani kanaatidir.

Diyalektik (çelişme), ceza muhakemesinin temel ilkelerinden biridir.18 Zira modern ceza hukuku uygulamasında suç ithamı altında olan sanık, muhakemenin yalnızca objesi olmayıp aynı zamanda süjesidir19 ve hüküm de iddianın ve savunmanın çarpışması sonucu ortaya çıkar.20 Karşıtlıklardan yararlanarak en doğruyu bulmayı amaç edinen diyalektik, esasında eşyanın tabiatından doğmaktadır. Mantıklı bir yargıya varmanın özünde daima diyalektik/çelişme vardır.21 Aksi bir durum çıkarımın yalnızca hissi, tahmini temellere dayanmasına sebep olacaktır ki bunun da mantıklı olanı ya da gerçeği yakalama ihtimali yalnızca şansa bağlıdır.

Diyalektiğe dayalı muhakemenin gelişimi, temel bir insan hakkı olan adil yargılanma ilkesinin gelişimi ile doğrudan ilişkilidir. Ceza muhakemesinin geçmişinde; yargılama dahi yapılmadan kısas uygulandığı kabile hukukundan22 kralların suçluluğun ispatı adına sanığı azgın bir nehre attıkları yozlaşmış muhakeme sistemlerine,23 antik Roma’nın taraflarca getirilme ilkesinin uygulandığı katı itham sisteminden24 orta çağ Avrupası’nın işkencenin usul kanunlarına kadar girdiği katı tahkik sistemine25 kadar birçok sistem mevcuttur. Diyalektiğin ceza muhakemesinde tam anlamıyla işlevsellik kazanması ise, AİHS m.6’da düzenlenen “adil yargılanma hakkı” sayesinde26 ve AİHM’in insan haklarını güçlü bir şekilde koruma altına alması sonucu27 gerçekleşmiştir.28

Diyalektiğin amacı gerçeğin daha sağlam biçimde ortaya çıkartılması olduğu için hâkimin delilleri vasıtasız olarak incelemesi ve vicdani kanaatini en doğru biçimde şekillendirmesi gerekir. Bu yüzdendir ki ilk derece yargılaması esas olarak duruşmalı gerçekleştirilir ve duruşmada da doğrudanlık, sözlülük ve kesiksizlik29 ilkesi geçerlidir.30 Kesiksizlik ilkesi gereği tek bir oturum (celse) veya kısa aralıklarla süren oturumlardan oluşan bir duruşmanın sonunda verilen hükmü, diyalektiğin gereği olarak ilk derece yargılamasını baştan sonra gerçekleştirmiş olan hâkimlerin vermesi gerekir.31 Bu, hem maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesiyle hem de kovuşturmanın doğrudan doğruyalığı ilkesi ile ilgilidir.32