Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Halka Açık Anonim Ortaklıklarda Yöneticilere Sağlanan Mali Hakların Belirlenmesinde Pay Sahiplerinin Karar Sürecine Katılmasının (Say on Pay) Türk Hukukuna Uygulanabilirliği

Applicability to Turkish Law of Shareholders Voting on Executives’ Remuneration in Public Companies (Say on Pay)

Deniz İpek ERDAL

Son yıllarda halka açık anonim ortaklıklarda yöneticilere sağlanan mali hakların tutarlarının fahiş miktarlara ulaşması ve ortaklıkların performansı ile yönetici ücretleri arasındaki bağlantının zayıflaması kurumsal yönetimin en tartışılan konularından birisidir. Bu durumda, yöneticilerin pay sahiplerinin menfaatlerini kendi menfaatlerinden üstün tutup tutmadıkları sorunu ortaya çıkmakta olup, uygulamada bu sorunu çözmek amacıyla getirilen çözümlerden biri yöneticilere sağlanan mali hakların belirlenmesinde pay sahiplerinin karar sürecine katılarak etkinliğinin ve gözetim yetkisinin arttırılması olmuştur. Bu çerçevede karşılaştırmalı hukukta, söz konusu mali hakların belirlenmesinde pay sahiplerinin karar sürecine katılmasına ilişkin olarak, “Say on Pay” olarak da adlandırılan, çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Türkiye’de konuya ilişkin yasal düzenlemelere bakıldığında ise, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun II-17.1 sayılı Kurumsal Yönetim Tebliği’nde (II-17.1 sayılı Tebliğ) konuya ilişkin hükümlerin yer aldığı görülmekle beraber, bu düzenlemelerin “Say on Pay” konusunda dünyada süregelen tartışmalar ve getirilen yasal düzenlemelerle amaçlanan sonucu tam olarak sağlamadığı görülmektedir. İşte bu çalışmanın konusunu, “Say on Pay” sürecinin amacı, etkileri ve konuya ilişkin yabancı ülke hukuklarındaki düzenlemelerin Türk hukukuna uygulanabilirliği oluşturmaktadır.

Halka Açık Anonim Ortaklık, Mali Haklar, Kurumsal Yönetim, Yönetim Kurulu, Pay Sahiplerinin Oy Hakkı.

In recent years, the most popular topic of corporate governance is executive remuneration in public companies and its results on shareholders’ interests. Some shareholders complained that executives are overpaid and these payments are irrespective of their performances. To avoid these problems countries, adopt legislation regulations requiring public companies to permit their shareholders to have a mandatory or non-mandatory, binding or non-binding votes on the compensation of their executives. This procedure is called Say on Pay and most countries adopted legislative regulations on this subject. In Turkey, Turkish Commercial Code (TCC) and Communique on Corporate Governance involves provisions about this subject. Nevertheless, these regulations fall short off the purpose of discussions and regulations about Say on Pay worldwide. In this paper we argued purpose and effects of Say on Pay and the applicability to Turkish law of regulations adopted by selected foreign countries.

Public Companies, Executive Remuneration, Corporate Governance, Board of Management, Say on Pay.

Giriş

Son yıllarda, kurumsal yönetimin en tartışılan konularından birisi de halka açık anonim ortaklıklarda yöneticilere sağlanan mali haklar ve bu hakların aşırı miktarda belirlenmesi halinde bu durumun pay sahiplerinin menfaatleri açısından doğuracağı sonuçlardır. Gerçekten de 1990’lı yılların başından itibaren, özellikle ABD, İngiltere ve Avrupa’da yöneticilere sağlanan mali haklarda artış olduğu gözlenmiş olup, bu durumun pay sahipleri ile yöneticilerin menfaatlerinin çatışmasına sebep olması karşısında, pay sahiplerinin menfaatlerinin korunması ve halka açık anonim ortaklıklarda yöneticilere sağlanan mali hakların belirlenmesinde pay sahiplerinin etkinliğinin artırılmasını teminen bazı yasal düzenlemeler getirilmiştir.

Bu düzenlemelerin ortak noktası, halka açık anonim ortaklıklarda yöneticilere sağlanan mali hakların belirlenmesinde pay sahiplerinin oyuna başvurulmasıdır. 2000-2012 yılları arasında 11 ülke bu yönde kurallar benimsemiş olup,1 konuya ilişkin ilk düzenleme 2002 yılında İngiltere’de yapılmıştır. İngiltere’yi 2004 yılında Hollanda, 2005 yılında Avusturya, 2006 yılında İsveç, 2007 yılında Danimarka, 2008 yılında Norveç, 2010 yılında Portekiz, 2011 yılında İtalya, Güney Afrika ve ABD, 2012 yılında Belçika ve 2013 yılında İsviçre izlemiştir.2

Kurumsal yönetim kurallarının her ülkeye uyabilecek evrensel bir içeriğinin olamayacağı ve ulusal niteliğinin öne çıktığı nazara alındığında, halka açık anonim ortaklıklarda yöneticilere sağlanan mali hakların belirlenmesine pay sahiplerinin oyuna başvurulmasına ilişkin düzenlemelerin ülkeden ülkeye değişiklik göstermesi kaçınılmazdır. Bu bağlamda ülkelerin bir kısmında bu oy hakkının tanınması zorunlu tutulmuşken, bazı ülkelerde ise zorunlu değildir. Oy hakkının tanınmasının zorunlu olduğu ülkelere bakıldığında ise, pay sahiplerinin oylarının her zaman bağlayıcı nitelikte olmadığı görülmektedir.

Bununla birlikte, konuya ilişkin olarak tüm ülkelerde ortak olan husus konunun popülerliğidir. Zira doktrinde, piyasada ve medyada, halka açık anonim ortaklıklarda yöneticilere sağlanan mali hakların aşırı miktarda belirlenmesi halinde bu durumun pay sahiplerinin menfaatlerine zarar vermemesini teminen alınan önlemler ve bu önlemlerin sonuçları en çok tartışılan konulardandır. Örneğin, ABD’de 2013 yılında yapılan bir araştırmaya göre, ortaklıklarda kurumsal yatırımcılar arasındaki tartışmaların gündemindeki konu %31 ile yöneticilere sağlanan mali hakların belirlenmesinde pay sahiplerinin karar sürecine katılmasına ilişkin yasal düzenlemeler, %19 ile yöneticilere sağlanan mali haklar olmuştur.3

Ülkemizde ise, yönetim kurulu üyelerine sağlanan mali hakların esas sözleşmede belirlenmemiş olması halinde, anılan hakları belirleme yetkisini genel kurula bırakan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 394’üncü maddesi kapsamında konunun, mali hakların esas sözleşme ile belirlenmiş olması yahut genel kurula bırakılmış olması ve yönetim kurulu üyeleri ile diğer yöneticiler açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede çalışmanın birinci bölümünde, pay sahiplerinin söz konusu sürece katılması ile ilgili olarak genel bilgilere yer verildikten sonra, ikinci bölümde ülkemizde yöneticilere sağlanan mali haklara, üçüncü bölümde ülkemizde yöneticilere sağlanan mali hakların belirlenmesinde kurumsal yönetim ilkelerinin rolüne değinilmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise, Türkiye’de halka açık anonim ortaklıklarda yönetici kavramından bahsedildikten sonra yöneticilere sağlanan mali hakların belirlenmesinde pay sahiplerinin rolü kapsamında ülkemizdeki düzenlemelere ve konuya ilişkin uluslararası düzenlemelerin ülkemiz açısından uygulanabilirliğine ilişkin tespit, değerlendirme ve önerilere yer verilmiştir.

I. Yöneticilere Sağlanan Mali Hakların Belirlenmesinde Pay Sahiplerinin Karar Sürecine Katılması

Hem dünyada hem de ülkemizde, halka açık anonim ortaklıklarda yöneticilere sağlanan mali haklar ve bu hakların aşırı miktarda belirlenmesinin pay sahiplerinin menfaatleri açısından doğuracağı sonuçların bu denli tartışılmasının temel sebebi pay sahipleri ile şirket yöneticileri arasında ortaya çıkabilecek çıkar çatışmalarıdır.

Anglo-Sakson sistemdeki şirket teorisinde temsil edilenle temsilci arasındaki çıkar çatışmalarına dayalı ve sahiplik ile kontrol unsurlarının birbirinden ayrılmasının doğurduğu bir sonuç olan “temsil problemi/kuramı (agency problem/theory)”, şirketi bir sözleşmeler ağı olarak nitelendiren görüşün temel unsurlarından birisidir.4 Kurama göre pay sahipleri, yöneticilerin şirketin ve payların değerini maksimize etmelerini isterken, yöneticiler her zaman pay sahiplerinin elde edeceği değeri maksimize etmezler.5 İşte bu çatışmanın temelinde, temsil ilişkisine dayanan yetki devrinin çatışan çıkarlar doğrultusunda kötüye kullanılması olasılığı yatmakta olup, ilişkinin iki tarafının da kendilerine yarar sağlamak isteyecekleri varsayımı altında, temsilcinin her zaman temsil edilenin çıkarlarına göre hareket etmeyebileceği gerçeği ortaya çıkmaktadır.

Uluslararası hukukta, söz konusu sorunun çözülmesi amacıyla yöneticilere sağlanan mali hakların belirlenmesinde pay sahiplerinin karar sürecine katılmasına dair yasal düzenlemelerin yürürlüğe konulduğu görülmektedir. “Say on Pay” olarak adlandırılan söz konusu düzenlemeler, pay sahiplerinin belirli dönemlerde şirketin yöneticilerine ilişkin belirlediği ücretlendirme sistemini/raporlarını/politikalarını oylaması olarak tanımlanmaktadır.6 Şirketlerin bu oylamayı yapma yükümlülüğünün bulunduğu ülke sayısı oldukça fazla olmakla birlikte, pay sahiplerinin verdiği oyların bağlayıcı olup olmadığı hususu ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Oyların bağlayıcı olması, pay sahiplerinin şirketin yöneticilerine ilişkin belirlediği ücretlendirme sistemini/raporlarını/politikalarını kabul etmemesi durumda, şirket tarafından anılan sistemin/raporların/politikaların uygulanamaması ve revize edilerek yeniden pay sahiplerinin oyuna sunulması veya daha önceki yıllarda pay sahipleri tarafından kabul edilmiş ve uygulanmış olan sistemin/raporların/politikaların yeniden uygulanması anlamına gelmektedir. Oyların tavsiye niteliğinde olması durumda ise, şirketlerin pay sahipleri tarafından kabul görmeyen bir ücretlendirme sistemini/raporları/politikaları revize edilmeksizin uygulamasının önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Bu noktada, çoğu ülkede oyların tavsiye niteliğinde olduğunu söylemek mümkün olmakla beraber, son yıllarda bağlayıcı nitelikte oy düzenlemelerine geçiş eğiliminin başladığını da belirtmek gerekmektedir.

Yöneticilere sağlanan mali hakların belirlenmesinde pay sahiplerinin karar sürecine katılmasına ilişkin getirilen yasal düzenlemelerin amaçlarına bakıldığında; yöneticilere sağlanan mali hakların aşırı miktarda belirlenmesinin engellenmesi ve ücretlerin kontrol altında tutulması,7 şirketin performansı ile yöneticilere yapılan ödemeler arasındaki ilişkinin kuvvetlendirilmesi, şirketin hesap verilebilirliğinin arttırılması, pay sahiplerinin şirketlerdeki etkinliğinin artması ve yönetimin pay sahipleri ihtiyaçlarına daha duyarlı hale gelerek8 yöneticilerle pay sahiplerinin menfaatleri arasındaki uyumun yakınlaşması9 gibi hususlar karşımıza çıkmaktadır.

Öte yandan, anonim ortaklıklarda yöneticilere sağlanan mali haklar ve bu hakların belirlenme şeklinin taşıdığı önem, şirketin ortaklık yapısına göre değişiklik gösterebilmektedir. Bilindiği üzere, şirketlerin ortaklık yapısı dağınık modelde olabileceği gibi, şirketin yönetimi belli bir grubun/ailenin kontrolünde de olabilir.

Bir şirketin ortaklık yapısı dağınıksa, yöneticilere sağlanan aşırı yüksek tutarlı mali hakların pay sahiplerinin menfaatini zedeleyebilmesi gündeme gelebilecektir. Söz konusu yönetimsel sorunun çözümünün temelinde ise pay sahiplerinin denetimi yer almaktadır. Pay sahiplerinin denetimi ise, yöneticilere sağlanan mali hakların kararlaştırılması sürecinde etkin rol oynayarak doğrudan gerçekleştirilebileceği gibi, lobi faaliyeti gibi yollarla dolaylı olarak da gerçekleştirilebilecektir. Bu noktada karşılaşılan temel sorunlar ise, pay sahiplerinin yeterli bilgiye sahip olmaması ve ortak hareket edememesidir.10 Dağınık pay sahipliğinin olduğu şirketlerin çoğunlukta olduğu ülkelere İngiltere ve ABD örnek verilebilecek olup, bu ülkelerde halka açık anonim ortaklıklarda yöneticilere sağlanan mali haklara ilişkin politika oluşturulmuş olduğu görülmektedir.11

Şirketin ortaklık yapısının dağınık olmadığı, payların çoğunluğuna belirli bir ailenin/grubun sahip olduğu şirketlerin, yöneticilere sağlanan aşırı yüksek tutarlı mali haklar konusundan, pay sahipliğinin dağınık olduğu şirketlere nazaran daha az etkileneceği düşünülebilir. Ancak aşağıda “II. Türkiye’de Yöneticilere Sağlanan Mali Haklar” başlıklı kısımda yer alan veriler, aile/grup şirketlerinin ve ortaklık yapısının hâkim olduğu ülkemizde ödenen ücretlerin oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Diğer bir deyişle, ortaklık yapısında değişiklik olmasa da diğer şirketlerle rekabet edildiğinden nitelikli yöneticilere sağlanan ücret politikalarındaki benzerlik, yakınsama olduğunu göstermektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, dünya uygulamalarına bakıldığında, ortaklık yapısının çoğunluğuna belli bir grubun/ailenin sahip olduğu şirketlerin yerini ortaklık yapısının dağınık olduğu şirketler almaktadır. Örneğin, İsveç’te 1990’lı yıllarda şirketlerin sermayesi ve yönetimi bir veya iki aile/grubun elinde iken son yıllarda şirketlerde dağınık pay sahipliği modeli söz konusu olmaktadır.12 Pay sahipliği dağıldıkça pay sahiplerinin denetim mekanizması azalmakta ve yöneticilere sağlanan aşırı mali haklar açısından pay sahiplerinin gözetim ihtiyacı artmaktadır. Nitekim İsveç örneğinde, yöneticilere sağlanan mali hakların belirlenmesinde pay sahiplerinin karar sürecine katılmasına ilişkin getirilen yasal düzenleme uyarınca, pay sahiplerinin belirli dönemlerde şirketin yöneticilerine ilişkin belirlediği ücretlendirme politikalarını oylaması zorunluluğunun getirilmesinin ve bu oyların birçok ülkenin aksine bağlayıcı nitelikte olmasının sebebi belki de bu ihtiyaç ile açıklanabilmektedir.13

II. Türkiye’de Yöneticilere Sağlanan Mali Haklar

Araştırmalar, Türkiye’nin en büyük 100 şirketinin yöneticilerinin yıllık 700.000 ilâ 1,5 milyon TL arasında maaş aldığını göstermektedir.14 Bununla birlikte, maaşlara alınan prim veya ikramiyeler eklendiğinde bu meblağın 5 katına kadar çıktığı yönünde sonuçlar veren çalışmalar da bulunmaktadır.15 Bu sebeple, Türkiye’de yöneticilere sağlanan mali hakların azımsanamayacak derecede yüksek olduğunu söylemek mümkündür.

Bununla birlikte, özellikle ABD’de payları borsada işlem gören halka açık şirketlerin yöneticilerine ikramiyelerinin pay senedi veya şirket pay senetlerinin belirli tarihteki borsa rayici esas alınarak yöneticilere hisse senedi opsiyonu şeklinde ödenmesi neticesinde ücretlerin oldukça yüksek rakamlara ulaştığı görülmektedir. Türkiye’de ise uygulamada yöneticilere sağlanan ücret paketlerinde böyle bir ödeme kalemine pek sık rastlanmamaktadır. Dolayısıyla, baz ücret esas alındığında Türkiye’de yöneticilere sağlanan mali hakların ABD ve Avrupa ülkeleriyle hemen hemen aynı kulvarda olduğunu, ancak hisse senedi veya hisse senedi opsiyonları ile birlikte özellikle ABD’de yöneticilere sağlanan maaşların daha yüksek rakamlara ulaştığını görmekteyiz.16

Türkiye’de faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin üst yönetimlerinde, ağırlıklı olarak profesyonel yöneticiler bulunmaktadır. Türkiye’de 100’ün üzerinde üst düzey yöneticinin aylık 1.000.000 TL’nin üzerinde net ücret aldığı tahmin edilmektedir.17

Yapılmakta olan bazı anket çalışmaları doğrultusunda yapılan bir araştırmada, çeşitli sektörlerde çalışan genel müdür ücretlerinin 2010 ve 2011 yıllarındaki alt ve üst değerleri aşağıdaki tabloda yer almaktadır.18