Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Zarar Sigortalarında Sigortacının Lütuf (Ex-Gratia) Ödemesi Kavramı ve Sonuçları

The Concept of Ex-Gratia Payment of the Insurer in Loss Insurances and Consequences Thereof

Emine Yağmur BALDUĞ

Sigorta hukukunda kural olarak sigorta sözleşmesiyle teminat altına alınan risk gerçekleşince sigortacının ödeme yapma borcu doğar. Bununla birlikte sigortacı, risk kapsamında kalmayan hallerde de ödeme yapma yoluna gidebilir. Buna lütuf ödemesi adı verir. Bu çalışmada zarar sigortaları açısından lütuf ödemesinin sonuçları değerlendirilmiştir. Lütuf ödemesi sigortacının kanuni halefiyetine yol açamaz. Buna karşılık borçlar hukukunun temel kurumlarıyla sigortacının, sorumlu kişiye karşı talep hakkı doğabilir. Buna göre alacağın devri, genel halefiyet, vekâletsiz iş görme veya sebepsiz zenginleşme kurumlarına dayalı taleplerin ileri sürülmesi söz konusu olabilecektir.

Lütuf Ödemesi, Halefiyet, Alacağın Devri, Sebepsiz Zenginleşme, Vekâletsiz İş Görme.

As a rule, in the insurance law, the insurer’s debt arises when the risk guaranteed by the insurance contract occurs. However, the insurer may also choose to make payments in cases where it is not covered by the risk. This is called ex gratia payment. In this study, the results of ex gratia payments are evaluated in terms of loss insurances. The ex gratia payment cannot lead to the legal succession of the insurer. On the other hand, as per the basic institutions of the law of obligations, the insurer may have the right to claim against the responsible person. Accordingly, it may be possible to raise claims based on the transfer of the receivable, general succession, doing business without proxy or unjust enrichment institutions.

Ex Gratia Payment, Succession, Transfer of Receivable, Enrichment Without Reason, Doing Business Without Proxy.

Giriş

Sigorta sözleşmelerinde sigortacının asli borcu, sözleşmeyle teminat altına alınan ve poliçe kapsamına giren risklerin gerçekleşmesi durumda, zarar sigortalarında sigorta tazminatı olarak adlandırılan tutarı ödemekten ibarettir.1 Başka bir deyişle sigortacı, sigorta tazminatını, ödenmesine ilişkin olarak kararlaştırılmış geciktirici koşulların (risk) gerçekleşmesi halinde sigorta ettirene2 ödemekle yükümlüdür. Zarar, sigortalarındaki zenginleşme yasağı kuralına koşut olarak, sigorta tazminatını ödeyen3 sigortacı, ödeme yaptığı kişiye halef olmaktadır.4 Böylece, sigorta ettirenin, sigorta tazminatını tahsil ettikten sonra sorumlu şahsa karşı tekrar tazminat talep etmesinin önüne geçilmiş olmaktadır. Bu itibarla, olayların doğal akışının kural olarak, öncelikle sigorta teminatı kapsamındaki riskin gerçekleşmesi, ardından sigortacının sigorta tazminatı ödemesi ve halef sıfatıyla sorumlu şahsa rücu etmesi şeklinde olması gerekir. Bununla birlikte her zaman böyle bir tabloyla karşılaşmamaktadır. Sigortacı, sözleşme kapsamında bulunmayan bir risk gerçekleştiği durumda dahi çeşitli mülahazalarla sigorta ettirene ödemede bulunabilmektedir. Lütuf (hatır) ödemesi (ex gratia) adı verilen bu uygulamanın5 sonuçları ve özellikle sigortacının rücu olanakları bu çalışmada ele alınacaktır. Bu çerçevede öncelikle lütuf ödemesi kavramı incelenecek, ardından borçlar hukukunun genel hükümleri kapsamında sigortacının rücu amacıyla başvurabileceği hukuki kurumlar değerlendirilecektir.

I. Sigorta Hukukunda Lütuf Ödemesi Kavramı

Sigortacının zarar sigortalarına ilişkin sigorta sözleşmesinden doğan asli borcu, sözleşmeyle teminat altına alınan şart (riziko) gerçekleştiği takdirde doğan sigorta tazminatını ödemektir.6 Ancak sigortacının, sigorta sözleşmesinin kapsamında yer almayan bir şekilde sigorta ettiren zarara uğradığında dahi genel hükümler çerçevesinde sigorta ettirenin zararına karşılık bir ödeme yapması söz konusu olabilmektedir.7 Çalışmanın konusunu oluşturan bu ödemelere lütuf ödemesi adı verilmektedir. İfade etmek gerekir ki bu terim kurumu son derece başarılı şekilde açıklamaktadır. Zira sigortacı bu ödemeyi yaparken sigorta ettirene karşı yükümlülük altına girdiği sigorta sözleşmesi kapsamında yapmamaktadır. Hatta bu ödemenin yapılması açısından sigortacının hiçbir hukuki yükümlülüğünün bulunmadığı söylenebilir. Sigortacının bu bağlamda ahlaki yükümlülüğü vs. eksik borcu dahi mevcut değildir. Ödemenin yapılması açısından sigortacının sigorta ettirenle süregelen ekonomik ilişkisini sürdürmek gibi saiklerle hareket ettiği ifade edilebilir. Kavrama ilişkin olarak genel literatürde kullanılan ex gratia terimi de Türkçe karşılığı ile uyuşmaktadır. Latince’de “gratia”, merhamet, zarafet, lütuf anlamlarına sahiptir; “ex” ise Türkçe’deki “-den” ekine karşılık gelir.8 Bu itibarla ex gratia merhamet, lütuf olarak gibi bir anlama sahiptir.

Sigortacının lütuf ödemesi sigorta sözleşmesi kapsamında yapılmadığı için, zarar sigortalarında sigortacının sözleşmeye uygun olarak yaptığı ödemeye bağlanmış olan en önemli sonuç olan sigortacının halefiyeti (TK m.1472) gerçekleşmemektedir.9 Esas itibarıyla, bu durumda yapılan ödemeye karşın sigorta ettirenin zarara yol açan sorumluya karşı mevcut talep hakkına sahip olmaya devam etmesi teorik açıdan mümkündür. Dolayısıyla, konunun bu açıdan zarar sigortalarında zenginleşme yasağının dolanılması açısından sorgulanması gerekebilir.10 Pratik olarak sigortacının yaptığı ödemeye rağmen sigorta ettireni zenginleştirmek istemesi ve yaptığı ödemeyi sorumludan karşılamak istememesi söz konusu olmaz. Bu nedenle kanımızca, lütuf ödemesinin kanuna karşı hile olarak değerlendirilmesi isabetli olmayacaktır. Bununla birlikte sigortacı borçlu olmadığı bir edimi bu hususu bilerek eda ettiği için BK m.78/1 hüküm uyarınca sigorta ettirene karşı ile istemi ileri süremez.11 Ancak sigortacı, sözleşmeyle teminat kapsamında olduğu hususunda saik hatasına düşmek suretiyle ödemeyi yapmışsa artık lütuf ödemesinden söz edilemez ve yapılan ödemenin iadesi BK m.78/1 gereğince talep edilebilir.