Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

“Haciz İşlemi ve Muhafaza Tedbiri” Baskısı Altında Alınan Kambiyo Taahhütlerinde Borçlunun Savunma İmkanları

Defence Opportunities of Debtor in Respect of Commitments on Bills of Exchange Taken Under the Pressure of Distraint and Measures of Conservation

Sevgi BOZKURT YAŞAR

Para alacaklarının ödenmesini sağlamak amacı ile borçluya ait mal ve haklara icra dairesi tarafından el konulması ve haczedilen malvarlığı unsurlarının muhafaza altına alınması alacaklının alacağını tahsil etmeye yönelik hakkı kapsamında bulunmakta ve bu hakların kullanılması veya kullanılacağının bildirilmesi kural olarak hukuki işlemlerde irade bozukluğu sonucunu doğuran korkutma unsuru olarak nitelendirilmemektedir. Ancak TBK m.38/2 uyarınca hakkın veya kanundan doğan yetkinin diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı menfaat temin edilmesine bir araç olarak kullanılması hukuka aykırı olup, haciz ve muhafaza tedbirinin bu amaçla kullanılması halinde bu işlemler sırasında alınan borç ikrarı ve kambiyo taahhütlerinde borçlunun iradesinin korkutma ile sakatlanması söz konusu olabilir. Borçlunun hacze, borcu hemen ödeme dışında engel olma imkanı bulunmadığı dikkate alındığında, haciz ve muhafaza tedbirinin alacaklı tarafından kanuna aykırı şekilde bir tehdit unsuru olarak kullanılması imkanı daima mevcuttur. Bu bağlamda hangi hallerde borçlunun iradesinin korkutma ile sakatlandığının tespiti ile borçlunun takip alacaklısına veyahut senedin el değiştirmesi halinde üçüncü kişilere karşı ileri sürebileceği savunma imkanlarının nelerden ibaret olduğunun belirlenmesi önem taşımaktadır. Bu çalışmada kambiyo senedi borçlusunun iradesinin korkutma ile sakatlandığı haller doktrinde ileri sürülen görüşler çerçevesinde değerlendirilerek, Yargıtay kararları incelenmiş olup, özellikle haciz ve muhafaza tedbiri baskısı altında alınan kambiyo taahhütlerinde borçlu tarafından TTK çerçevesinde ileri sürülebilecek def’iler irdelenmiştir.

Kambiyo Senetleri , Def’iler , İrade Sakatlığı , Korkutma , Haciz ve Muhafaza Tedbiri .

Implementation of the distraint to the debtor’s property and rights and of the measures of conservation by office of execution, with the purpose of ensuring payment of pecuniary claim of a creditor, are in the scope of the creditor’s right towards collection and exercise of these rights or the notification for exercising these rights are not perceived as intimidation causing defect of consent in the judicial actions. Nonetheless to exercise the right or legal authority for exploiting excessive profit from the other party as a means of intimidation is illegal pursuant to the article 38/2 of the Turkish Code of Obligations and in case the distraint and measures of conservation are used for this purpose, the debt acknowledgement and commitments on bills of exchange taken during these transactions may be injured by the intimidation. Considering that the debtor doesn’t have an opportunity to prevent the distraint, other than paying the debt immediately, it is always possible that the distraint and measures of conservation can be used as a threat by the creditor. In this context, it is important to determine in which situation the intention of debtor has been put into defect by intimidation and the defence opportunities of the debtor those can be put forward against the creditor or if the commercial bill was negotiated against third parties. In this study, the Supreme Court decisions are reviewed by evaluating the opinions put forward in the doctrine in cases where the bill of exchange debtor’s consent is defected by intimidation and pleas those can be made by the debtor for bill of exchange commitments especially under the pressure of distraint and measure of conservation are studied within the frame of Turkish Commercial Code.

Bill of Exchanges, Pleas, Defect of Consent, Intimidation, Distraint and Measures of Conservation.

Giriş

Haciz, rızası ile borcunu ifa etmeyen borçlunun devletin cebri icra organları vasıtasıyla borcunu yerine getirmeye zorlanması olup, haczin konusunu ise, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki alacakları ve diğer parasal malvarlığı değerleri oluşturur. Haciz sırasında icra müdürünce İİK m.85’te öngörülen sıraya uygun surette haciz işlemi yapılarak muhafaza tedbirleri yerine getirilir. Haczedilen mallara muhafaza tedbirleri kapsamında icra müdürü tarafından bizzat el konulması ve icra dairesinde muhafaza altına alınması; malların bir yediemine teslim edilmesi veya istenildiği zaman verilmek üzere borçlu veyahut üçüncü kişi elinde bırakılması mümkündür. Borçlu hacze ve muhafaza tedbiri alınmasına ancak borcu derhal ödeyerek engel olabilir. Ancak borcu ödemeye yetecek miktarda nakdi bulunmayan borçlunun veya borcu üstlenecek üçüncü bir kişinin elindeki diğer bir olanak alacaklı ile anlaşarak takip konusu borca karşılık kambiyo taahhüdünde bulunmasıdır. Alacaklının maddi hukuktan kaynaklanan taleplerinin yerine getirilmesini sağlamak amacı ile icra organlarına başvurması ve icra takip işlemleri içerisinde haciz ve muhafaza tedbirinin yerine getirilmesini talep etmesi hakkın hukuka uygun surette kullanılması şartıyla kural olarak bir tehdit teşkil etmemektedir. Bu bağlamda borçlunun bulunduğu bu durum altında kambiyo senedi düzenlemesi veya ciranta, aval veren veya araya giren sıfatı ile senede imza atarak kambiyo taahhüdünde bulunması da iradesinde herhangi bir sakatlığa neden olmamaktadır. Bu halde alacaklı alacağını tahsil etmeye yönelik hakkı kapsamında devletin organları vasıtasıyla haciz ve muhafaza tedbirinin uygulanmasını sağlamaktadır. Ancak haciz ve muhafaza tedbiri sırasında alacaklının bu hakkını irade sakatlığına sebep verecek şekilde tehdit unsuru olarak kullanması mümkündür. Borçlunun bu durumda, gerek alacaklı gerek haciz ve muhafaza baskısı altında düzenlenen senedin devredilmesi halinde üçüncü kişilere karşı ileri sürülebileceği maddi hukuka dayanan savunma imkânlarının değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Çalışmada, öncelikle haciz işlemi ile muhafaza tedbirinin Türk Borçlar Kanununun irade bozukluğu hükümleri çerçevesinde tehdit unsuru niteliği değerlendirilmiştir. İkinci kısımda ise kambiyo senedi borçlusunun iradesinin haciz işlemi ve muhafaza tedbiri baskısı ile sakatlandığının kabul edilmesi halinde Türk Ticaret Kanunu kapsamında ileri sürebileceği def’iler incelenmiştir.

I. Haciz İşlemi ve Muhafaza Tedbirinin Bir Tehdit Unsuru Olarak Türk Borçlar Kanunu Kapsamında Korkutma Hükümleri Çerçevesinde Değerlendirilmesi

Korkutma, hukuka aykırı bir şekilde yapılan tehdit ile bir kimsenin istenilen yönde bir irade beyanında bulunulmasına zorlanması, aksi halde bir kötülüğe maruz kalacağı kanısının uyandırılarak bu kişinin iradesinin tahakküm altına alınması, sakatlanmasıdır.1 Korkutma zorlama kavramı içinde mütalaa edilmekle birlikte TBK m.37’de ve m.38’de düzenlenen korkutma, salt manevi zorlamayı (vis compulsiva) içerir. Bir kimsenin iradesi fiilen ve zorla elde edilmiş ise maddi zorlama (vis absoluta) söz konusu olur ve bu halde gerçek bir irade beyanı mevcut olmadığından sözleşmenin kurulmasından da bahsedilemez.2 Zorla imza attırma, bir kimsenin elinin tutulup zorla imza yerine bastırılması, zorla aşırı derecede uyuşturucu madde verilmesi veya hipnotize edilmesi yolu ile irade beyanında bulunulmasının sağlanması hallerinde maddi zorlama vardır.3

Korkutma karşı tarafın korkutması veya üçüncü kişinin korkutması şeklinde gerçekleşebilir. Aldatmadan farklı olarak korkutmanın kim tarafından yapıldığı işlemin hükümsüzlüğünün ileri sürülmesi bakımından önem taşımaz. Üçüncü kişi tarafından yapılan korkutmayı yararlanan kişi bilmese ve bilmesi gerekemese bile işlemin hükümsüzlüğü ileri sürülebilir.4 Ancak üçüncü kişi tarafından yapılmış korkutmayı diğer taraf bilmiyor veya bilebilecek durumda değilse, sözleşmenin korkutulan tarafından iptal edilmesi sebebiyle hakkaniyet gereği ondan tazminat istenmesi mümkündür (TBK m.37/2).5