Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargı Kararları Işığında Tüketici Hukukunun Kambiyo Senetleri Tatbikatını Etkileyen Hükümlerine İlişkin Kısa Bir Değerlendirme

A Brief Analysis of the Provisions of Consumer Law Affecting the Implementation to the Bills of Exchange in the Light of Judicial Decisions

Mertol CAN

Bu makalede, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un tüketici işlemlerinde tüketiciler tarafından düzenlenen senetlerin nama yazılı olması ve taksitli işlemler söz konusu olduğunda da her taksit için ayrı senet düzenlenmesi zorunluluğunun öngörüldüğü hükümleri dolayısıyla verilmiş farklı yöndeki yargı kararlarının, 29.11.2019 tarihli ve 2018/5 E. 2019/6 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da dikkate alınarak değerlendirilmesi dışında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 584’üncü maddesinin birinci fıkrasında ve 603’üncü maddesinde sevkolunan hükümlere dayanılarak evli kişilerin kefalet taahhüdünde bulunduğu kefalet sözleşmelerinde olduğu gibi eşin rızasının bir geçerlik şartı olarak aranmasına gerek olmadığı sonucuna varılan 20.4.2018 tarihli ve 2017/4 E. 2018/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile varolan bir hukukî sorunun gerçekten çözülmüş olup olmadığı hakkında açıklamalar yapılmıştır.

Tüketici, Tüketici İşlemi, Nama Yazılı Senet, Taksitli İşlem, Aval, İçtihadı Birleştirme Kararı.

In this article, the provisions of the Consumer Protection Law No. 6502, which stipulate that the bills issued by the consumers in consumer transactions should be registered and in case of installment transactions, the obligation to issue separate bills for each installment has been evaluated. In this context, different judicial decisions and the Decision of Joint Chambers dated 29.11.2019 and numbered 2018/5 E., 2019/6 K. were also examined. Moreover; the provisions referred to in the first paragraph of Article 584 and Article 603 of the Turkish Code of Obligations No. 6098 and the Decision of Joint Chambers dated 20.4.2018 and numbered 2017/4 E. 2018/5 K. has been interpreted. Hereunder, explanations were made about whether the decision that the spouse’s consent is not required as a validity requirement in bailment agreements where married persons have a commitment to bail is not a real solution to the current legal problem.

Consumer, Consumer Transaction, Registered Security, Installment Transaction, Bill of Guarantee, Decision of Joint Chambers.

§ 1. GİRİŞ

Sanayi devrimi sonrasında; özellikle, 19. Yüzyılın ortalarından itibaren ticaretle uğraşan kişilerin müşteri çevresini oluşturan halk kitlesine dahil bireylerin önemli bir kısmının, ihtiyaç duydukları mal ve hizmetleri temin ettikleri kişilere nazaran bilgi, tecrübe ve malî güç gibi açılardan daha zayıf konumda olmalarından kaynaklanan sorun ve ihtilâfların sayısının giderek artmasının, bu sorun ve ihtilâflarla ilgilenenlerin bulunduğu çevrelerde oluşan bir müşterek farkındalığı yaratması, toplumun özel bir katmanını teşkil eden bu kişilerin ifadesinde kullanılmaya başlanan «tüketici» kavramını ortaya çıkarmıştır. Tüketici olarak nitelendirilen kişilerin taraf olduğu ilişkiler hakkında yapılan ve yerleşik hukuk sisteminin kurallarından keskin surette ayrılan bazı esasları ihtiva eden özel düzenlemelerin sayısının giderek artması da, günümüzde artık müstakil bir hukuk branşı haline gelen tüketici hukukunun doğumunu mucip olmuştur. Hatta, son dönemlerde tüketicilerin korunması amacıyla yapılan düzenlemeler, yargı teşkilâtının oluşum ve işleyişini dahi etkileyecek bir mahiyet kazanmıştır.1

Tüketici hukukunun doğumuna ve gelişimine ilişkin süreç, batı ülkeleri ile tam eş zamanlı olmamakla birlikte ülkemizde de yaşanmış; hatta devlete tahmil olunan görevler arasına 1982 Anayasasının 172’nci maddesinde sevkolunan hüküm ile tüketicilerin korunması da dahil edilmiştir.

Hal böyle olmakla beraber; ülkemizde doğrudan doğruya tüketicilerin korunmasına matûf ilk özel kanunî düzenleme olan ve hazırlanmasında Türk Hukukunun Avrupa Topluluğu Hukuku ile uyumlu hale getirilmesi arzu ve düşüncesi de müessir olan mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun kabul edilmesi, ancak 1982 Anayasasının yürürlüğe girmesinin üzerinden takriben 12 yıl gibi bir süre geçtikten sonra 23.02.1995 tarihinde gerçekleşebilmiştir.