Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Teoriden Pratiğe Türk Hukukunda Sağlık Hakkının Dava Edilebilirliği Üzerine Bir İnceleme

From Theory to Practice a Study on the Justiciability of the Right to Health in Turkish Law

Nurten YAYLACI

Sağlık hakkı, hem 1961 Anayasası’nda ve hem de 1982 Anayasası’nda “ekonomik ve sosyal haklar” arasında güvence altına alınan temel haklardandır. Ayrıca, uluslararası insan hakları hukukunda “ulaşılabilecek en yüksek sağlık standardı” olarak nitelenen bir insan hakkıdır. Bununla birlikte, normatif olarak hem negatif ve hem de pozitif veçhesi bulunan sağlık hakkının anayasallaşması, her halükârda dava edilebilirliği beraberinde getirmemekte, son kertede sağlık hakkına anlam ve işlevsellik katacak olan ve dava edilebilirliği güçlendiren temel faktör “yargısal tutumlar” olmaktadır. Bu makalede, sağlık hakkının gerçekleştirilmesini “malî kaynakların yeterliliği” ölçütüne bağlayan Anayasa’nın 65. maddesi ile öncelikle “esas alınması” öngörülen uluslararası insan hakları sözleşmelerinden söz eden 90. madde geriliminde, sağlık hakkının pozitif veçhesinin dava edilebilirliği teorik açıdan tartışılacak ve Türkiye’de yargısal ve yarı-yargısal denetim organlarının sağlık hakkının dava edilebilirliğine yönelik tutumları değerlendirilecektir.

Sağlık Hakkı, Anayasa, Dava Edilebilirlik, Yargısal Tutumlar.

The right to health is one of the fundamental rights guaranteed in “economic and social rights” both in the 1961 Constitution and in the 1982 Constitution. Besides, it is a human right that is defined and recognized as “the highest attainable health standard” in international human rights law. On the other hand, the constitutionalization of the right to health, which has both negative and positive aspects as a norm, does not impose justiciability in any case concomitantly, ultimately the main factor that will add meaning and functionality to the right to health and strengthen the litigation is “judicial attitudes”. In this article justiciability of health right will be discussed from positive aspect and attitudes of the judicial and quasi-judicial auditing bodies in Turkey towards justiciability of the health rights will be evaluated within the tension between the 65th Article of the Constitution which connects realization of health right to “adequacy of financial resources” and the 90th Article which mentions international human rights conventions those have been envisaged as “predicated on” primarily.

Right to Health, Constitution, Justiciability, Judicial Attitudes.

Giriş

Kinney ve Clark tarafından, dünya genelindeki anayasalarda yer alan sağlık hakkına ilişkin hükümler incelenerek, devletin yükümlülükleri bağlamında anayasal normların formüle ediliş tarzına göre beş tipoloji belirlenmiştir. Bunlar; (i) yurttaşların sağlığı ile ilgili ulaşılması hedeflenen bir temenni beyanı, (ii) sağlık hakkına yönelik bir yetkilendirme beyanı, (iii) sağlık hizmetlerini sunmak için devlete yönelik bir görev beyanı, (iv) sağlık hizmetlerinin finansmanı, sunumu veya düzenlenmesi için yaklaşımları ortaya koyan bir program hüküm1 (v) bireyin sağlık hakkını tanıyan herhangi bir uluslararası veya bölgesel insan hakları sözleşmesine gönderme yapan atıf beyanı.2

Bu ayrım sonucuna göre denilebilir ki, sağlık hakkının program hüküm, temenni hükmü ve yetkilendirme beyanı şeklinde formüle edildiği anayasal normlarda, sadece tercih edilen dil değil; hakkın niteliği de daha zayıf bir koruma altında bulunmaktadır.3 Bunun aksine, görev beyanı içeren anayasal normlar ile uluslararası veya bölgesel insan hakları sözleşmelerine atıf beyanı içerenler ise sağlık hakkına güçlü koruma sağlamaktadır. Şu halde, sözkonusu anayasal hükümlerin varlığı ve düzenleniş şekli, temel bir insan hakkı olan sağlık hakkına ulusal bağlılığı ifade ettiği gibi, yasama ve yürütme organları için de zorunlu bir politika zemini oluşturmaktadır.4

Bununla birlikte asıl önemli olan, sağlık hakkına ilişkin anayasal normların tüm dünyada sağlık hakkına ve sağlık hizmetlerine erişime ihtiyacı olan bireyler için somut olarak ne anlama geldiğidir. Söz konusu çalışmanın temel verilerinden yola çıkarak değerlendirme yapan Tobin’e göre de, sağlık hakkına ilişkin güçlü bir anayasal normun varlığı bir devletin sağlık hakkına bağlılığını göstermede önemli bir sembolik rol oynar. Bununla birlikte, böyle bir normu uygulamak için güçlü pratik önlemlerin ve bu arada yargısal tutumların eşlik etmediği sembolizm, devletin sağlık hakkına ilişkin yükümlülüklerinin gerçekleştirilmesi bakımından yetersiz kalır.5