Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa Birliği Hukukunda Coğrafi İşaretlere Tecavüz Teşkil Eden Fiiller

Acts which Infringe the Geographical Indications in the European Union Law

Salih POLATER

Coğrafi işaretlerin Avrupa Birliği ekonomisi, Avrupa kültürel mirasının korunması ve Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası’nın amaçlarının gerçekleştirilmesi bakımından taşıdığı önem sebebiyle coğrafi işaretli ürünlere ilişkin kalite düzenlemeleri oluşturulmuş ve kapsamlı hukuki düzenlemeler yapılmıştır. Avrupa Birliği hukukunda tarım ürünlerine ve gıda maddelerine, distile alkollü içkilere, şaraplara ve aromalı şaraplara ilişkin ‘coğrafi işaret koruması’ ayrı hukuki düzenlemelerde hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeler ile özellikle coğrafi işaret ile korunan ürünlere yönelik hak ihlallerinin önlenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma kapsamında Avrupa Birliği hukukunda hükme bağlanan coğrafi işaretlere tecavüz teşkil eden fiiller, Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarına konu olan somut uyuşmazlıklar ele alınarak incelenecektir.

Coğrafi İşaret, Tecavüz Teşkil Eden Fiiller, Doğrudan ve Dolaylı Ticari Kullanım, Çağrışım Yapacak Şekilde Kullanım, Yanlış veya Yanıltıcı Kullanım.

Quality regulations and comprehensive legal arrangements, related to geographical indication products, have been made due to the importance of geographical indications for the European Union (EU) economy, conserving the European cultural heritage and accomplishing the objectives of the European Union Common Agricultural Policy. In the European Union law, protection of geographical indications related to the agricultural products and foodstuff, spirit drinks, wines and aromatized wines was adjudged in separate regulations. With these regulations, it was aimed to prevent violations of rights, especially, towards products protected by geographical indication label. In this regard, this study aims to investigate the adjudged acts which infringe the geographical indications in European Union law by taking into account the decisions of the Court of Justice of the European Union (CJEU).

Geographical Indication, Infringing Acts, Direct and Indirect Commercial Use, Evoking Use, False or Misleading Indication.

Giriş

İkinci Dünya Savaşı yıllarında gıda güvenliği konusunda yaşanan sıkıntılar, Avrupa ülkelerini tarım alanında ortak hareket etmeye zorlamıştır. Ekonomik ve politik bir güç oluşturma düşüncesine sahip olan Avrupa Topluluğu, kendi kendine yeterli olabilmek, tarım alanında çalışanların gelir düzeyini koruyabilmek, tarımda serbest pazarı sağlayabilmek ve üye ülkelerin ulusal tarım politikaları arasındaki derin farklılıkları giderebilmek amacıyla ve bu kapsamda ortaya çıkan ihtiyaçlar dolayısıyla Common Agricultural Policy (CAP) (Ortak Tarım Politikası - OTP) adı altında ortak bir tarım politikası oluşturmuştur.1

Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Lüksemburg ve Hollanda, 1957 yılında kömürün ve çeliğin yanı sıra diğer sektörlerde de ekonomik birliği ve Avrupa Ekonomik Topluluğunu (AET) oluşturmak amacıyla Roma Antlaşmasını imzalamışlardır. Roma Antlaşmasının 38’inci ve diğeri maddeleri, OTP’nin yasal temelini oluşturmaktadır.2

Roma Antlaşmasının 39’uncu maddesinde OTP’nin amaçları düzenlenmiştir. Ortak tarım politikasının amaçları arasında; teknik ilerlemenin desteklemesi ve tarımsal üretimde rasyonel gelişmenin sağlanması, tarımda verimliliğin ve tarım alanında çalışanların bireysel gelirlerinin artırılması, piyasalara istikrar kazandırılması, ürünlerin kaliteli bir şekilde ve makul fiyatlarla tüketicilere ulaşmasının sağlanması yer almaktadır. Söz konusu bu amaçları gerçekleştirmek için tarım ürünlerinin serbest dolaşımını engelleyen kısıtlamaların kaldırılmasına, dürüst rekabet ortamının oluşturulmasına, üreticilerin teşvik edilmesi için gerekli desteklerin sağlanmasına yönelik yapılan düzenlemelerin dışında özellikle çevreye zarar vermeyen, kültürel mirası ve doğal dengeyi koruyan ve sürdürülebilir kırsal kalkınmayı gerçekleştiren politikalar yürütülmesine yönelik adımlar da atılmıştır.3 Bu kapsamda ön plana çıkan konulardan biri de belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş coğrafi köken bildiren ürünlere ilişkin kalite düzenlemelerinin oluşturulması ve bu ürünlerin coğrafi işaretler ile korunmasıdır.4