Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Dijital Dünyanın Yeni Nesil Hukukçuları

Elif ALTINOK ÇALIŞKAN

Başta yapay zeka olmak üzere, teknolojide yaşanan ilerlemenin her geçen gün artarak hayatımıza dahil olması ile, kamu özel fark etmeksizin yeniliklerin yaşantımıza olan etkileri, hukuk düzeninin de bu gelişmelere uyarlanması ihtiyacını doğurmuştur. Bir başka ifadeyle toplumsal ilişkilerimizi düzenleyen ve belli bir düzen içerisinde yaşamamızı sağlayan hukuk kuralları, teknolojideki bu hızlı ilerlemeye uyum sağlamalıdır. Geçmişten günümüze gelişmelerin doğal sonucu olarak, insanlar bakımından da hayatın her alanına yeniliklerin uyarlanması zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir.

Örneğin hukuk alanında yapılan uyarlamanın sorumluluk hukuku bakımından etkisine bakacak olursak; 1900’lü yılların başında buharlı trenin kullanıldığı dönem sorumluluk hukuku, 1950’lerden sonra gelişen motorlu taşıtlar, atom enerjisi, nükleer santraller sebebiyle kusur sorumluluğu yerine tehlike sorumluluğunun benimsenmesini gerekli kılmıştır. Son zamanlarda da bir başka bilimsel gelişme ise yapay zeka kavramıdır. (Kavram ilk olarak, John McCarthy, Marvin Minsky, Nathaniel Rochester ve Claude Shannon tarafından, “Yapay Zekanın İki Aylık ve On Kişilik Araştırması” başlıklı sunum ile 1956 yılında gerçekleştirilen bir seminerle gündeme gelmiştir.1 Geçmişten günümüze teknoloji alanındaki değişim ve gelişmeler, yapay zeka da dahil olmak üzere, hukuk ile bir bütün olarak topluma etki edecek ve ihtiyaç duyulan dönüşüm gerçekleşebilecektir. Bu nedenle dijitalizasyon da teknolojinin sağladığı yeni ve devam eden bir süreç olarak, geleceğin ölmeyecek mesleklerinden biri olan hukuk mesleğinin yerine getirilmesinde ve bu mesleği edinmek isteyenlerin sahip olması gereken liyakatta, bir diğer ifadeyle mesleğin icrası için yeterli donanım noktasında bazı ihtiyaçları da beraberinde getirecektir.

Dijitalleşme ile ortadan kaybolmayacak mesleklerden biri hukuk mesleğidir. Hukuk mezunu kişilerin çalışabilecekleri alanlar, hakimlik, savcılık, avukatlık ile kamu idareleri ve kurumlarında kamu görevlisi olarak sıralanabilir. Ancak her meslekte olduğu gibi, yeni teknolojiye uyumun tam anlamıyla gerçekleşebilmesi ancak bu mesleği icra edenlerin de, yeni gerekliliklere uyum sağlayabilmesi ile mümkün olabilecektir. İşte bu toplantının amacı da hukuk mesleğini tercih etmek isteyen siz değerli gençlere, dijital dünyada hukukçu olmak nasıl olacaktır noktasında bir fikir edinmenize yardımcı olmaktır. Ama şunu da belirtmekte yarar vardır ki, yapay zekanın etkilerinin insanlık üzerinde tam anlamıyla nasıl bir etkisi olacağı noktasında kesin ve değişmez tespitlerde bulunmak şu an için olanaklı görünmemekle birlikte; dijitalizasyonun, yapay zekanın etkilerinden biri olduğu söylenebilir. Bugün dijitalizasyonun mesleğin icrası bakımından etkilerini her birimiz kendi alanlarımızla ilgili örnekler vermek suretiyle anlatmaya çalışarak, siz gençlere, dijital dünyanın yeni nesil hukukçulardan beklentilerini anlatmaya çalışacağız.

Öncelikle, dijital dünyanın yeni nesil hukukçuları olarak, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesinin, ancak mevcut mesleğimizin -hangi alanda olursa olsun- gerekliliklerini, teknolojinin getirdiği yeniliklerden yararlanarak yürüterek ve bu alanda yetkinliklerimizi geliştirerek mümkün olabileceği söylenebilir. Bununla birlikte, hukukçu yaşamın her alanına etki etmektedir. Kamusal alanda da özel alanda da hukuk olmadan hiçbir şey olamaz. Örneğin bir cafeye oturduğunuzda içeceğiniz çayın, yiyeceğiniz yemeğin sağlık şartlarına uygun biçimde temin edilmesinin garantisi hukuk kuralları ve idaredir. Aldığınız eğitim öğretim hizmetinin kalitesi, belirli ilke ve kurallar çerçevesinde yürütülebilmesinin temin edilmesinin de güvencesi hukuktur. Dijitalizasyon bu gibi hizmetlerden yararlanmada, hizmetlerin sunuluş biçiminde farklılaşmaya yol açmıştır; ancak ihtiyaçlar ve bu ihtiyaçların temin edilmesindeki zorunluluk değişmemektedir.

Dijitalizasyondan toplumca gerekli verimin elde edilebilmesi, birlikte hareket etmeyi, özel sektörü oluşturan şirketler, kamu kurumları yani tüzel kişilerin ve bireyler olarak biz gerçek kişilerin çaba göstermelerini gerektirmektedir. Bu değişimin başarısında, eğitim kurumlarının en büyük öneme haiz olduğu söylenebilir. Çünkü eğitim olmadan hiçbir yenilik başarıya ulaşamayacaktır.

Dijital dünyanın yeni nesil hukukçuları, yani yeni nesil müstakbel meslektaşlar olarak siz gençler, öncelikle bizlerin döneminde olduğundan çok farklı bir eğitim-öğretim sürecinden geçerek mesleğe hazırlanıyorsunuz; farkında olarak yetişiyorsunuz bu çok önemli. Bu farkındalığı yakalamada dijitalizasyonun etkisinin oldukça önemli bir yere sahip olduğu söylenebilir. Bu farkı gören, kendini bu yeniye hakim ve hazırlıklı yetiştiren meslektaşlar bir adım önde olacaktır.

Örneğin eğitim alanında dijitalleşme ile, öğrenciler derslerde öğrendiklerini çeşitli uygulamalar ile evde tekrar ederek, öğrenme süreçlerini destekliyor ve böylece öğrenme, öğrenciler için daha akılda kalıcı ve etkileyici hale geliyor. Öğrencilerimizin yetişmesinde çok büyük katkıları olan öğretmenlere, en yeni dijital çözümlere ve tekniklere ayak uydurabilmeleri için sürekli eğitimler düzenleniyor. Sadece öğrenciler eğitilmiyor, aynı zamanda onların yetişmesinde hiç şüphesiz en önemli etkiye sahip aileler, veliler de eğitilebiliyor. Somut bir örnekle anlatmak gerekirse, kızım 3. sınıf öğrencisi bu yıl henüz dönem bitmeden, okul yönetimi tarafından, Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’un çocuklarda motor gelişimin önemini anlatan, altında kendi dijital imzasının bulunduğu ve biz velileri bilgilendirmeye yönelik yazısı iletildi. Bu yazı, aslında dijitalizasyonun kamu hizmetinin sunuluş biçimindeki değişime iyi bir örnek niteliği taşımaktadır. Aslında bugün burada bir başka örneği canlı biçimde yaşıyoruz. Saygıdeğer Öğretmenler, Değerli öğrenciler ve Veliler, Üniversitemizin hazırladığı bu programı dijital dünyadaki değişiklik sayesinde öğrenilebilmiş, bu sayede, “dijital dünyanın yeni nesil hukukçusu nasıl olmalıdır” diye düşünen gençlerimizle bizlerin buluşması gerçekleşebilmiştir.

Hiç şüphesiz dijitalizasyon, bilim ve teknoloji alanındaki değişiklikler, yenilikler, hayatımızı olumlu yönde etkileyerek, kişisel gelişimimizi destekliyor. En önemlisi zamanı daha efektif kullanarak yapacaklarımızı daha yararlı bir hale getirebiliyor. Ancak unutulmamalıdır ki tüm bu yararlı yönlerinin yanında temel hak ve özgürlüklerimize olan etkisi, özel hayatımıza etkisi, dijital hataların önlenmesi için göstereceğimiz çabalar dikkate alındığında, olumsuz etkilerinin de olabileceğinin gözden kaçırılmaması gerektiği de vurgulanmalıdır. Oxford Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, gelecek 20 yıl içinde sadece ABD’de 700 meslek dalında yapılan işlerin yaklaşık yarısının yapay zekanın ve robotların, artan dijitalleşmenin tehdidi altında olduğu ileri sürülmüştür.2 Bu gerçekler nedeniyle, Stanford Üniversitesi bilim adamlarından oluşan ortaklaşa bir çalışma ile “Yapay Zeka Üzerine 100 Yıllık Araştırma”3 veya “Al100” başlıklı uzun süreli bir araştırma başlatmıştır. Araştırmanın amaçlarından biri, yapay zekanın karmaşıklığının bilgisiz ve yanlış yönlendirilmiş algılara ve yorumlara yol açma eğiliminde olduğu ve bu uzun vadeli çalışmanın daha doğru ve nitelikli bir yapay zeka anlayışını oluşturmaya yardımcı olacağıdır.4 Yapay zeka kavramı, salt teknolojik yönüyle değil hukuksal açıdan da -üstelik multidisipliner bir yaklaşımla- hakkında bilimsel çalışmaların yürütülmesi gereken bir konudur. Bugün sınırlı sürede yapay zeka alanında yaşanan gelişmelere paralel olarak, yaşamımıza ve meslek seçimize etkisi bakımından dijitalizasyonun sınırlı ve yüzeysel olarak değerlendirilmesi yapılmaya çalışılmıştır.

Dijitalizasyon ile bilim ve teknoloji alanındaki değişiklikler, yenilikler, hayatımızı olumlu yönde etkileyerek, kişisel gelişimimizi, mesleğimizi icra etme biçimimize kalaylıklar getirerek, en önemli değerimiz olan zamanı efektif kullanmamızı sağlıyor. Birkaç somut örnekle anlatmak gerekirse;

E-devlet uygulamalarının aktif hale gelmesiyle birlikte, hukuki uyuşmazlıkların dava usulü ile çözümlenmesinde, kısaca UYAP olarak isimlendirdiğimiz Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi uygulanmaya başlanmıştır. Bu sayede, mahkemelere gidilmeksizin davalı ya da davacı cevap dilekçelerini, karşı beyanlarını, bilirkişi raporuna itirazını vb. gibi yargılamaya ilişkin iş ve işlemlerini DİJİTAL ORTAMDA yürütebiliyor. Hiç şüphesiz bu YENİLİK yargılama sürecinin hızlı bir biçimde yürütülebilmesi bakımından efektif bir uygulama; ancak bazen bilişim sistemi üzerinde gerçekleşebilecek sistemsel hatalar nedeniyle, sorunlara neden olabilmektedir. Örneğin sistemsel hata nedeniyle aslında UYAP üzerinden göndermiş olduğunuz cevap dilekçenizi, hiç sisteme eklenmemiş gibi kabul edilebileceği durumlar ortaya çıkabilecektir. Bu durumda, benzer hataların önlenmesi için, “iş emri numarası” denilen numaranın, her yapılan işlemde kaydedilmesi ve olası sorunun ortaya çıkması halinde ilgili mahkemeye ibraz edilmesi, belgenin bulunması yani sorunun çözülmesi bakımından önemlidir. O halde konuşmamızın başında ifade edildiği üzere, yenilikler hayatımızı kolaylaştırıyor; bu gün, görülmekte olan davanın dilekçesini sunmak üzere, UYAP sayesinde, Şirinevler’den Kartal’a gitmenize gerek kalmıyor ancak, ilgili hizmetten sisteme hakim olarak ve sağlamasını yaparak yararlanmayı gerekli kılıyor. İşte tam da bu noktada, Üniversiteler, kişilerin meslek eğitimlerinde gerekli olan müfredatı planlamak ve yetiştirilen yeni meslektaşların bu sisteme adapte olabilmesini temin etmek bakımından oldukça önemli bir yere sahiptir. Diğerlerinden fark ve hizmetten yararlananlar bakımından farkındalığı yaratacak olan, bu alana verilen önem, sağlanan kaynak ve nitelikli eğitim hizmeti ortaya koyacaktır.

Hukuk, hakların çoğul hali olarak, tüm bu yeniliklerden doğabilecek zararlardan bireyleri korumak için vardır. Biliyorsunuz güncel yeniliklerden bir tanesi Kişisel Verilerin Korunması Kanunu. Bu kanun sayesinde adımız, soyadımız, tc kimlik numaramız, sağlığımıza, ekonomik durumumuza, sosyal yaşamımıza, özel hayatımıza ilişkin verilerimiz, yani bizi belirli hale getiren her tür bilgimiz üzerindeki hakkımız korunmaktadır. Ama bazı hallerde, idare bu verilere ulaşabilir ancak bu durum kanunda belirtilen hallerde mümkün olabilir. Örneğin, İçişleri Bakanlığı “En Çok Kaza Yapan Araç Sürücülerine Yönelik Güvenli Sürüş Kuralları Eğitim Projesi” kapsamında, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinden edindiği bilgiler çerçevesinde, son iki yılda en çok kaza yapan 5 bin 751 sürücü bilgisine ulaştı. Bu sürücülere, gece gündüz sürüş teknikleri, temel manevra, frenleme ve yakın takip kuralları, yorgun ve uykusuz araç kullanmanın trafik güvenliğine etkisi gibi eğitim konularından oluşan güvenli sürüş eğitimleri verdi. Bu eğitimlerin amacı, kazaların önlenmesi, kişilerin başta yaşam hakkı olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerini temin ederek güvenli bir yaşam sürmelerini temin etmek; kamu hukuku boyutuyla nitelendirdiğimizde kamu güvenliğini temin etmektir. Bu nedenle artık bu verilerin elde edilmesi hukuka aykırı değildir. Görüldüğü üzere dijitalizasyon sayesinde verilere ulaşmak ve bu veriler çerçevesinde yararlı projeler oluşturarak toplumu bilinçlendirmek, güvenliği temin etmek daha da kolaylaşmıştır.5

İşte eğitimden sağlığa, güvenliğe kadar idarenin, temel kamu hizmetlerinin, nasıl sunulacağı, yeniliklere nasıl uyarlanıp hazırlanarak hizmette kullanılabilir hale getirileceği gibi konular, bir hukuk devletinde ancak yasal düzenlemeler; bir diğer ifadeyle yasal bir dayanak ile mümkün olmalıdır. Kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması da bu yasal düzenlemeler ve olası hak ihlallerine karşı, etkili bir yargısal korunmanın temin edilmesi ile mümkün olabilecektir.

Dijital dünyanın yeni nesil hukukçuları, mustakbel meslektaşlar, bilin ki yapay zeka karşında bile ölmeyecek mesleklerden birine sahip olacaksınız. Bu müthiş cazibe karşısında, bu mesleği icra etmek isteyen binlerce meslektaş arasından ayrılmanın, mesleğe doğru yerde ve doğru yöntemle hazırlanarak mümkün olabileceğini söylemek isterim. Eskiden tanıtım günlerinde kampüs arayışları içerisinde tercih yapan gençlerin, konuşmanın başında arz ettiğim üzere, yeni nesilin farkındalık noktasındaki olumlu gelişmesi neticesinde, artık seçecekleri üniversitelerde, tercih kriteri olarak, mezun durumlarına, öğretim üyesi kadrolarına, akademik paketlerinin yeni gelişmelere uygunluğuna bakarak karar veriyorlar. Elbette ki ekonomik nedenler de bu seçimde en önemli araçlardan biri olarak karşımıza çıkabiliyor.

Dijital dünyanın yeni nesil hukukçuları, mesleğin yeniliklerine hakim olabilecekleri bir Üniversitede eğitim almakla işe başlamalıdırlar. Bu sadece yeterli bir başlangıç değildir. Üniversiteye başladığınız yıl hangi alanda ilerleyeceğinizi belirlemeniz ve çalışmalarınızı bu yönde ilerletmenizi gerekli kılar.

Sonuç olarak, dijital dünyanın yeni nesil hukukçuları, hukuk dünyasının bilimsel düşünebilen, sorgulayan, araştıran, yorumlayan, hayat boyu eğitimi ilke edinen, yeniliklere açık, etkili yazılı ve sözlü iletişim kurabilen, çalışkan, üretken ama en önemlisi yüreğini tertemiz tutup sevgi ve hoşgörü ile mesleğine sarılan meslektaşlara ihtiyacı var. Bu nedenle hangi mesleği seçerseniz seçin, hayatın hangi alanında ve ne koşulda olursanız olun sevmeyi ve paylaşmayı bırakmayın, dijital dünyada kaybolmamanın belki de en önemli araçlarından biri de bu olacaktır diye düşünüyor saygılarımı sunuyorum.

(*) İstanbul Kültür Üniversitesinin 13.02.2020 tarihinde liseli öğrencilere yönelik meslek tanıtımı amacıyla gerçekleştirdiği “Dijital Dünyanın Yeni Nesil Hukukçuları” konulu etkinlikte sunulan konuşma metnidir.

(**) İstanbul Kültür Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, İdare Hukuku Anabilim Dalı, Öğretim Üyesi.