Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Toplu İş Sözleşmesinin Özerkliği

Autonomy of Collective Labour Agreement

Elif Tuba KARABAĞ TÜREGÜN

Toplu iş sözleşmesinin özerkliği sözleşmenin tarafı olan işçi ve işverenlere, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla emredici hukuk kuralları koyabilme imkânı tanımaktadır. Bu özerklik Anayasanın 53. maddesindeki toplu iş sözleşmesi hakkına dayanmaktadır ancak yine de sınırsız değildir. Toplu iş sözleşmesi özerkliğinin sınırlarını Anayasa ve kanunların emredici hükümleri oluşturmaktadır.

Toplu İş Sözleşmesi, Toplu Sözleşme, Toplu İş Sözleşmesi Hakkı, Toplu İş Sözleşmesi Özerkliği, Toplu İş Sözleşmesi Özerkliğinin Sınırlandırılması.

The autonomy of collective labour agreement allows workers and employers, who are parties to the contract, to establish mandatory legal rules in order to regulate reciprocally their economic and social positions and conditions of work. This autonomy is based on the right of collective labour agreement in article 53 of the Constitution, but yet not unlimited. Constitution and the mandatory provisions of the laws form the limits to the autonomy of collective labour agreement.

Collective Labour Agreement, Collective Agreement, Right of Collective Labour Agreement, Autonomy of Collective Labour Agreement, Limiting the Autonomy of Collective Labour Agreement.

Giriş

Toplu iş sözleşmesi hakkı, kaynağını Anayasadaki1 sosyal devlet ilkesinden alan bir haktır. Toplu iş sözleşmesi ile tarafların kendileri açısından uyulması zorunlu objektif hukuk kuralları koymasına imkân tanınmakta ve çalışma hayatında sosyal barışın sağlanması amaçlanmaktadır2 .

Ekonomik ve sosyal hayattaki gelişmelerin iş hayatına yansımasının bir sonucu olarak ortaya çıkan toplu iş sözleşmesi hakkı, Anayasanın 53. maddesinde düzenlenmektedir. Açıkça söz edilmemekle birlikte bu hüküm uyarınca tanınmış olan özerklik, toplu iş sözleşmesinin taraflarına salt yasama organına tanınmış olan yasa yapma yetkisini kullanarak çalışma hayatının düzenlenmesine ilişkin emredici hukuk kuralları koyabilme yetkisini vermektedir. Toplu sözleşme özerkliği, işçi sendikaları ile işveren ve sendikalarına tanınan ve kendi kendini yönetim olarak adlandırılan geniş bir özerklik kavramının3 en önemlisini oluşturmaktadır4 .

Toplu iş sözleşmesi, anayasal güvenceye ve geniş bir normatif özerkliğe sahip olmakla birlikte5 hukuk sisteminin bir parçası olarak Anayasa ve emredici hukuk kuralları ile sınırlandırılmıştır. Hiyerarşik olarak bakıldığında bireysel iş sözleşmelerinde de toplu iş sözleşmelerine aykırı düzenlemeler bulunamaz. Bu açıdan toplu iş sözleşmelerinin normlar hiyerarşisinde bireysel iş sözleşmelerinden daha üst konumda bulunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Bu çalışmada toplu iş sözleşmesinin özerkliği kavramı ile bu özerkliğin sınırları incelenmektedir.

I. Toplu İş Sözleşmesi Hakkı

Toplu iş sözleşmesi hakkı, hukukumuzda ilk kez 1961 Anayasası6 ile öngörülmüş sosyal ve ekonomik bir haktır. Bu hak, yürürlükte olan 1982 Anayasasının 53. maddesinde; “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler”, şeklinde yer almaktadır. Aynı maddenin devamında, toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağının kanunla düzenleneceği belirtilmektedir. Bu hüküm uyarınca düzenlenmiş olan 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu7 ile toplu iş sözleşmesinin yapılmasına, içeriğine ve sona ermesine dair hususlar hüküm altına alınarak işçiler ve işverenlerin ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır.

Toplu iş sözleşmesi hakkı Anayasada işçiler ve işverenlere tanınmıştır. Ancak bu hak işçiler adına işçi sendikaları tarafından kullanılır. Sözleşmenin diğer tarafı ise işveren sendikaları ya da sendika üyesi olmayan işverenlerdir. Hakkın işçiler yerine işçi sendikaları tarafından kullanılması, örgütlü işçi topluluklarının işveren karşısında işçiler ya da işçi birliklerine göre daha etkili olacağından ötürü çalışma koşullarının işçi yararına düzeltilmesi ortamını sağlayıcı niteliktedir8 . Toplu iş sözleşmesi ile yapılan düzenlemeler, özellikle sendikaların toplu pazarlık gücü sebebiyle ekonomik açıdan bireysel iş sözleşmelerine göre daha avantajlı hükümler içermektedir. Bununla birlikte bu hak, işçi için elverişli bir ortam ile işçi ve işverene gerçek bir hukuki eşitlik sunması bakımından işçi yararına olduğu kadar, işverene de öngörülebilir maliyet ve yatırım hesapları yapabilmesi imkânı sunarak yarar sağlamaktadır9 . Elbette hakkın kullanılması ile çalışma hayatında düzen ve istikrar yaratılarak asıl olarak çalışma barışı ve kamu yararı olgularını gerçekleştirmek hedeflenmektedir.

Toplu iş sözleşmelerinin hukuki nitelik bakımından hem kamu hukuku hem de özel hukuk işlemi özellikleri içeren kendine özgü, sui generis bir işlem olduğu düşünülebilir10 . Zira üçüncü kişiler üzerinde etkili olan normatif hükümler ve iş sözleşmesi üzerindeki emredici etkisi yönüyle kamu hukukuna özgü özelliklerin yanı sıra, esası itibarıyla bir özel hukuk anlaşması olduğu11 göz önüne alındığında, karma bir karakter taşıdığını söylemek mümkündür.

II. Toplu İş Sözleşmesinin Özerkliği

Anayasada özerklik kavramına açıkça yer verilmemiştir. Ancak devletin niteliğini insan haklarına saygılı ve sosyal bir hukuk devleti olarak belirleyen Anayasa, toplu iş sözleşmesi hakkını tanıyarak, toplu iş sözleşmesi özerkliğini kurumsal güvence altına almış olmaktadır12 . Devletin münhasıran yasama organına tanımış olduğu hukuk kuralları koyma yetkisinin bir bölümünü devrederek toplu sözleşmenin taraflarına tıpkı yasama organı gibi genel kural koyma yetkisi vermesi13 toplu iş sözleşmesinin özerkliğini sağlamaktadır. Toplu iş sözleşmesi özerkliği; sözleşme taraflarına ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını karşılıklı olarak ve dışarıdan bir müdahale olmaksızın, Anayasa ile emredici hükümlere aykırı olmayacak şekilde serbestçe düzenleme hak ve yetkisi olarak nitelendirilebilmektedir14 . Bir başka deyişle toplu iş sözleşmesi özerkliği, somut biçimde toplu iş sözleşmesi olarak karşımıza çıkmaktadır15 .

Toplu iş sözleşmesinin özerkliği, sözleşmenin taraflarına tıpkı kanun koyucu gibi emredici hukuk kuralları koyabilme imkânı tanımaktadır. Anayasa m. 53 uyarınca, hukuk kuralları koyma yetkisinin bir bölümü işçi ve işverenlere bırakılarak, bunların tabi olacakları kuralları sosyal özerklik çerçevesinde kendilerinin yapması öngörülmüştür16 . Tarafların karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma hayatına dair emredici hukuk kuralları koyabilme yetkisi bulunmaktadır. Ancak bu kurallar normlar hiyerarşisi gereği Anayasaya aykırı olamazlar. Aynı şekilde toplu iş sözleşmesi ile kanunların emredici kurallarına aykırı bir düzenleme yapılması da mümkün değildir.

Toplu iş sözleşmesi ile çalışma yaşamına ait normatif hüküm bulunmayan bir konuda tarafların serbestçe kural koyabilmeleri imkânı bulunmaktadır. Üstelik bu kuralların sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişileri bağlaması da söz konusudur. Zira toplu iş sözleşmesinin tarafı olmayan işçiler, bu sözleşmeyi yapma yetkisine sahip olan sendikanın üyesi bulunmaları durumunda sözleşmenin hükümleri ile bağlı olacaklardır. Toplu iş sözleşmesi hükümlerinin sözleşmeye taraf olmayan ancak taraf sendikanın üyesi olan işçileri bağlaması, toplu iş sözleşmesinin kolektif niteliğinden kaynaklanmaktadır. Bu özellik aynı zamanda toplu iş sözleşmesini bireysel iş sözleşmesinden ayırmaktadır. Toplu iş sözleşmeleri ile bireysel iş sözleşmeleri arasında hiyerarşik bir ilişki bulunmaktadır. Toplu iş sözleşmesinde aksi belirtilmedikçe, iş sözleşmesi toplu iş sözleşmesine aykırı olarak düzenlenemez; düzenlendiği takdirde aykırı hükümlerin yerini toplu iş sözleşmesi hükümleri alacaktır17 .

Bireysel iş sözleşmesinde söz konusu olan iradi özerklik kavramı ile toplu iş sözleşmesi bakımından geçerli olan özerklik getirdiği yükümlülükler açısından birbirinden ayrılmaktadır18 . Bireysel iş sözleşmesinde irade özgürlüğü kapsamında kişinin tarafı olduğu sözleşmenin hükümleri ile bağlı olması söz konusudur. Oysa toplu iş sözleşmesinde taraflardan biri işçi sendikası olmakla birlikte sözleşmenin hükümleri ile bağlı olacak olan sözleşmenin tarafı olmayan ancak sendika üyesi olan işçilerdir. Toplu iş sözleşmeleri bakımından öngörülen özerklik, genel sözleşme özgürlüğünden farklı olarak kendine özgü bir yetki şeklinde açığa çıkmaktadır19 .

Her ne kadar Anayasada açıkça özerklik kavramından söz edilmese de özerkliğin kaynağı Anayasadır20 . Ülkemizde toplu sözleşme erkinin hukuki temelini Anayasanın sendika hak ve özgürlüğünü düzenleyen 51. maddesi, toplu iş sözleşmesini düzenleyen 53. ile grev ve lokavtı düzenleyen 54. maddesi oluşturmaktadır. Bu kolektif haklar topluca kullanıldıkları için birbirlerine sıkı şekilde bağlı bulunmaktadır21 . Geniş anlamda toplu iş sözleşmesi özerkliği bu üç haktan oluşmakta, bu hakkın özü olan toplu iş sözleşmesi ise dar anlamda toplu iş sözleşmesi özerkliği olarak tanımlanmaktadır22 .

Toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı, toplu iş sözleşmesi özerkliğinin zorunlu unsurlarıdır23 . Bu iki unsurun bulunmadığı durumlarda toplu iş sözleşmesi özerkliğinden söz etmek mümkün olmayacaktır. Ancak sendika hak ve özgürlüğü olmadan bu iki hakkın bir anlam taşımayacağı24 ve sendika hak ve özgürlüğünün ise ancak etkili bir iş mücadelesi aracı olan grev hakkı sayesinde gerçekleşeceği25 söylenebilir. Dolayısıyla Anayasada tanınmış olan bu üç hak bir bütün oluşturmakta ve özerkliği sağlamaktadır. Kolektif haklardan herhangi birinin özüne aykırı bir durum aynı zamanda birlikte oluşturdukları bütüne de aykırılık teşkil edecektir26 . Bu haklardan birinin yokluğu diğerinin kullanımını ve etkinliğini ortadan kaldıracak ya da önemli ölçüde azaltacaktır27 .

Gerçek anlamda toplu iş sözleşmesi özerkliğinden söz edebilmek için ise bu kurumun temel direklerini oluşturan sendika özgürlüğü, toplu iş sözleşmesi ve grev haklarının Anayasa düzeyinde güvence altına alınmalarının yeterli olmadığını, öncelikle bu haklardan yararlanan ve hakkıyla kullanabilen bir işçi sınıfının var olmasının gerektiğini ve sonrasında bu hakların hayata geçebilmesi için hak sahibi işçilerin özgür iradelerinin esas alınarak çözümler üretilmesi28 ihtiyacını belirtmek gerekmektedir. Gerçekten de gelişmiş sendikacılık faaliyetlerinin ve örgütlü işçi sınıflarının olmadığı ülkelerde, temelde işçiyi korumak, ayrıca çalışma ortamına bir iş düzeni getirmek ve iş barışını korumak29 işlevlerine sahip olan toplu sözleşme özerkliğinin gerçek anlamıyla hayata geçmesi mümkün görünmemektedir.