Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İdarenin Sorumluluğu Bağlamında Hukuka Aykırılık - Kusur İlişkisi

Öykü BOZKURT

İdarenin her hukuka aykırı davranışı bir kusur teşkil etmez. Örneğin, yetki ve şekil unsurları bakımından hukuka aykırı olan idarî işlem ler kusurlu sayılmazlar. Dolayısıyla, yetki ve şekil unsurları bakımından hukuka aykırı idarî işlemlere karşı tam yargı davası açıldığı takdirde dava reddedilecektir.

İdarî işlem lerin esas bakımından, yani sebep, konu ve maksat bakımından hukuka aykırılığı dolayısıyla idarenin sorumluluğu yoluna gidilebilmesi için Danıştay , saptanan hukuki sakatlığın bir dereceye kadar ağır ve önemli olması gerektiğine işaret etmektedir. Bu sebeple Danıştay, “hatalı not takdiri ”ne ilişkin işlemlerde idarenin sorumluluğuna yol açacak denli bir kusur bulmamaktadır. Danıştay, “takdir hatası” dışında “içtihat hatası” nedeniyle de idarenin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğine hükmetmektedir. “İçtihadî hata ” veya “takdirde hata ” gibi belirsiz kavramlara dayanarak idarenin sorumsuzluğuna hükmetmek, günümüzde, hem idarenin hem de idarî hizmetlerin karmaşıklığı ile kolay bağdaşmaz. Gerek kanunlardaki gerek görev ve yetkilerdeki karmaşıklığı idarenin sorumsuzluğu için bir özür olarak kullanmamak gerekir. İdarenin hukuka aykırı işlemleri ile ilgili sorumsuzluğunu, içtihat ve takdir hatasında aramaktansa, daha nesnel kurallara bağlama yoluna gidilmelidir. Kanımca yalnız yetki ve şekil unsurlarındaki hukuka aykırılık nedeniyle idarenin sorumluluğu yoluna gidilmemeli; bunun dışındaki tüm hukuka aykırılık hâllerinde idarenin sorumluluğu yoluna gidilmelidir.

Hukuka Aykırılık, Kusur, İdarî İşlem, Yetki Bakımından Hukuka Aykırılık, Şekil Bakımından Hukuka Aykırılık, Takdirde Hata, Hatalı Not Takdiri, İçtihadî Hata.

Each act of the Administration contradicting to law doesn’t constitute a fault. For example, administrative acts contradicting to law in respect to authority and form aspects are not considered faulty. Therefore, if a full remedy action is filed against to administrative acts in respect to authority and form aspects, this case will be rejected.

The administrative acts regarding to merits, namely filing a lawsuit based on the liability of the administration 
contradicted to law according to grounds, subject and intent, the Council of State indicate that detected legal 
defect should be aggravated and became significant in a substantial level. For this reason the Council of State doesn’t find a fault to cause administrations liability in “Fault in Giving Grade” acts. The Council of State rules not to look claim of administration’s liability from erroneous opinion beside the 
assessment fault. Ruling to nonliability of the administration basing on the ambiguous concepts as “erroneous opinion”
or “assessment fault” doesn’t comply easily with the complexity of administration and administrative services in our day. It shouldn’t be used neither laws nor complexity of the duties and authorities as an excuse to nonliability of administration. Instead of looking for the nonliability of the administration in erroneous opinion and assessment fault, it should be tied more objective rules. In my opinion it shouldn’t be looked only to administration’s liability from the contradiction of law caused by authority and form aspects, it should be looked all other administration’s liabilities in case of contradiction of law.

Contradiction to Law, Fault, Administrative Act, Contradiction to Law in Respect to Authority, Contradiction to Law in Respect to Form, Assessment Fault, Fault in Giving Grade, Erroneous Opinion.

I. GİRİŞ

Acaba idarenin her hukuka aykırı davranışı aynı zamanda bir kusur teşkil etmekte midir? Diğer bir ifadeyle, idarenin her hukuka aykırı davranışı karşısında idare meydana gelen zarardan sorumlu tutulacak mıdır?

Doktrin ve Danıştay, kural olarak her hukuka aykırı davranışın aynı zamanda bir kusur teşkil edeceği, dolayısıyla da idarenin sorumluluğuna yol açacağı konusunda hem fikir olmakla birlikte bunun istisnalarının olduğunu da belirtmektedirler. Öyle ki, özellikle idarî işlemler bakımından, her hukuka aykırılığın aynı zamanda idarenin sorumluluğunu doğuracak bir kusur teşkil etmediği konusunda, gerek doktrinde gerek içtihatlarda tam bir uyuşma vardır. Zira, yetki ve şekil açısından hukuka aykırı olan idarî işlemlerin aynı zamanda bir kusur teşkil etmediği açıktır. Çünkü bu nevi hukuka aykırılıklar sonradan giderilebilir hukuka aykırılıklardır. Telafisi mümkündür. Yetkisiz makam tarafından yapılan işlem, idare mahkemesi tarafından iptal edildikten sonra, aynı işlem bu defa yetkili makam tarafından yapılabilir. Keza, şekil unsuru bakımından hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilen bir işlem, sonradan şekil hatası düzeltilerek tekrar tesis edilebilir. Dolayısıyla, yetki ve şekil unsuru bakımından hukuka aykırı olması dolayısıyla iptal edilen bir idarî işlemden sonra ilgili kişiler tam yargı davası açıp tazminat isteyemezler. Çünkü bu işlem özü itibariyle kusurlu değildir; yetki ve şekil hataları düzeltilerek işlem yeniden tesis edilebilir.1

II. DANIŞTAY UYGULAMASINDAN ÖRNEKLER

Danıştay 10. Dairesi’nin 4 Ekim 1996 tarihli ve E. 1995/964, K. 1996/5781 sayılı kararına konu teşkil eden olayda davacının işletmekte olduğu içkili-müzikli lokanta, valilik tarafından 14.5.1992 tarihli işlemle 2559 sayılı Kanuna dayanılarak 90 gün süreyle kapatılmıştır. Davacının işyerinin … ilçesi sınırları içerisinde bulunduğu, bu durumda da 2559 sayılı Kanunda öngörülen işyeri kapatma yetkisinin, aynı Kanun gereğince mahallin en büyük mülki amiri olan kaymakamlıkça kullanılması gerektiği, dolayısıyla kapatma işleminin yetki yönünden hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle, kapatma işlemi, Kayseri İdare Mahkemesi’nin 30 Haziran 1992 tarihli ve E. 1992/316, K. 1992/396 sayılı kararıyla iptal edilmiştir ve bu karar Danıştay 10. Dairesi’nin 18 Nisan 1994 tarihli ve E. 1992/316, K. 1994/1702 sayılı kararıyla onanmıştır. Bunun üzerine lokantası kapatılan davacı, lokantasının kapalı kalmasından dolayı uğradığı zararın tazmini için Kayseri İdare Mahkemesi’nde bu sefer tam yargı davası açmıştır. Kayseri İdare Mahkemesi, “…idarî işlemin yargı denetimi sonucu yetki yönünden hukuka aykırı bulunmasının yetkili makamca yeniden işlem tesisine engel oluşturmayacağı … dikkate alındığında idarenin tazmin borcunu doğuracak bir hukukî sorumluluğunun bulunmadığı…” gerekçesiyle tam yargı davasını reddetmiş ve bu karar Danıştay 10. Dairesi tarafından onanmıştır.2