Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Liberaller Romantiklere Karşı: Gelişmekte Olan Kurumsal Uluslararası Ceza Hukukunun Zorlukları

Liberals vs Romantics: Challenges of an Emerging Corporate International Criminal Law

Carsten STAHN, Oğuzhan ÖZTÜRK

Bu çeviri görevi başında yaşamını yitiren
Arş. Gör. Ceren Damar Şenel’e ithaf edilmiştir.

Üçüncü kişiler ve kurum temsilcilerini uluslararası suçlardan sorumlu tutmak genellikle uluslararası ceza adaletinin dışındadır. Liberal temellerine dayanarak uluslararası ceza hukuku, karakteristik olarak bireysel aktörlere fazlasıyla odaklanmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası sanayici davalarında suça kurumsal katılımı ispatlamak ve yaptırım uygulamak için bireysel ceza sorumluluğu kullanılmıştır. Kurumsal ceza sorumluluğu fikri ise savaş sonrası dönemde ve Statü’nün müzakereleri sırasında dile getirilmiştir. Son yıllarda kurumsal ceza sorumluluğu fikirleri çeşitli bağlamlarda rönesansa şahit olmuştur: Lübnan Özel Mahkemesi’nin içtihatları, Afrika Birliği’nin Malabo Protokolü ve Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun insanlığa karşı suçlarda taslak maddeleri. Bu çalışmada kurumsal hukuksuzlara karşı bireysel ve kolektif yaklaşımların güçlü ve zayıf yönleri incelenmiştir. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde daha az ‘romantizm’ ve daha fazla realizm gerektiği tartışılmıştır. Kurumsal ceza sorumluluğunun özgü alanının daha iyi tanımlanması gerektiği belirtilmiştir. Bu kavram ulusal yargılamalarda hâlâ en gelişmiş kavramdır, ancak uluslararası düzeyde rolünün mütevazı kalması beklenmektedir. Asıl zorluk ise bireysel ve kurumsal sorumluluk arasındaki etkileşimi geliştirmek ve kurumsal sorumluluğun hangi alanlarda ve hangi mahkemelerde en iyi şekilde sürdürülebileceğini daha dikkatli değerlendirmektir.

I. GİRİŞ

Kurumların ceza sorumluluğunu düzenleyen yasal rejim sürekli değişmektedir.1 Şirketlerin çatışmaya ve suça desteğine daha fazla dikkat çekmek için ise güçlü bir ahlaki neden vardır. İnsan hakları hesap verebilirlik mimarisi geçtiğimiz yıllarda önemli ölçüde gelişmiştir. İnsan hakları geleneksel olarak devletlerin bireylere karşı ihlalleriyle ilgilenmiştir. Oysa ki özel aktörler, devletlerden daha fazla güce ve denetim yetkisine sahip olabilmektelerdir. Ronald C. Slye’nin belirttiği gibi:

“Kurumun yükselişi, modern ulus devletin yükselişine benzemektedir. Her ikisi de bireyleri ortak bir amaç için birleştirmekte ve her ikisi de iyi veya kötü için muazzam potansiyele sahip olan varlıklarla sonuçlanmaktadır.”2