Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

“Kötü Muameleye Maruz Kalmış Kadın Sendromu”nun Meşru Savunma Açısından Değerlendirilmesi

Evaluation of “Battered Woman Syndrome” in Terms of Self-Defense

Fulya EROĞLU, Alev ÖZEROĞLU

Terminolojik olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan “kötü muameleye maruz kalmış kadın sendromu”, uzun süre saldırıya uğrayan kişinin öğrenilmiş çaresizlik içinde, halen mevcut bir saldırı olmadığı zamanda gerçekleştirmiş olduğu hareketleri içinde barındırmaktadır. Bu sendrom kapsamında gerçekleştirilen ölümcül savunma hareketinin meşru savunma kapsamında olup olmadığı gerek içtihat hukuku, gerekse doktrinde tartışmalıdır. Kötü muameleye maruz kalmış kadın sendromu kapsamında, savunma hareketi yapıldığı sırada pasif konumda olan saldırgan üzerinde ölümcül kuvvet kullanılması konusu, meşru savunma kapsamında mevcut ya da tekrarı muhakkak bir saldırının bulunup bulunmaması ile savunma hareketinin gerekliliği ve orantılılığı açısından değerlendirilmiştir. Amerikan ve Türk yargı kararları ile doktrin görüşleri incelendiğinde, konuyu meşru savunma kapsamında değerlendirenler olduğu kadar, bu iki kriterin yokluğu veya farklı yorumlanması sonucu meşru savunma dışında başka kurumların uygulama alanı bulması gerektiğini ifade eden görüşler de bulunmaktadır. Çalışmamızda bu görüşlere işaret edilerek, söz konusu sendromun meşru savunma kapsamında kalıp kalmadığı yargı kararları ışığında değerlendirilecektir.

Meşru Savunma, Kötü Muameleye Maruz Kalmış Kadın Sendromu, Sınırın Aşılması, Haksız Tahrik, Kötü Muamele.

Battered women syndrome is a terminology originated from United States and it includes the actions from battered woman who is suffering learned helplessness and using lethal force to attacker when he is in passive condition. Within the scope of jurisprudence and doctrine, it is debatable that whether this lethal force should be evaluated as a self-defense action. Under the battered woman syndrome, the issue of lethal force on the attacker, who was in passive position during the defense movement, was evaluated in terms of whether the attack was up to date and the necessity and proportionality of the defense movement. When American and Turkish judicial decisions and doctrine views are examined, there are other arguments those who consider the issue within different legal institutions rather than self-defense as a result of the absence or different interpretation of these two criteria. By pointing out these views in our study, we will evaluate whether the syndrome in question remains within the scope of self- defense criteria in the light of judicial decisions.

Self-Defense, Battered Woman Syndrome, Excessive Self-Defense, Provocation, Abuse.

GİRİŞ

“Kötü muameleye maruz kalmış kadın sendromu” olarak ifade edilen “battered women syndrome” kavramı, Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmış bir kavramdır. 1970’li yılların sonlarından itibaren bu durumun meşru savunma kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışılmıştır. Bu sendrom, meşru savunmada “mevcut bir saldırı olması” ve “savunmada zorunluluk bulunması” koşulları bakımından değerlendirilmeye başlanmıştır.1

ABD hukukunun yanı sıra, Türk ceza hukukunda da meşru savunmanın şartları açısından tartışılan söz konusu sendrom, saldırının mevcut bir saldırı olması, savunmanın gerekliliği ve sınırın aşılması bakımından yargı kararlarına da konu olmuş ve meşru savunma kurumunun kapsamını genişletip genişletmediği, hatta uygulanma alanı olup olmadığı tartışılmıştır.

A. KÖTÜ MUAMELEYE MARUZ KALMIŞ KADIN SENDROMU

“Kötü muameleye maruz kalmış kadın sendromu”, eşi veya partneri tarafından fiziksel, duygusal veya cinsel yönden istismara uğramış kadınların tıbbi ve psikolojik durumlarını ifade eden bir kavram olarak tanımlanmaktadır.2 Travma sonrası stres bozukluğunun özel bir türü olarak kabul edilen3 ve Türkçe’ye “kötü muameleye maruz kalmış”4, “şiddete maruz kalmış”5 veya “örselenmiş”6 kadın sendromu olarak çevrilen “battered women syndrome” kavramı, ilk olarak psikoloji alanında çalışan Lenore Walker tarafından ele alınmıştır. Walker, 400’ün üzerinde şiddete maruz kalmış kadın üzerinde yaptığı araştırmalar sonucunda bu durumu “öğrenilmiş çaresizlik”7 ve “şiddet döngüsü” kavramlarıyla ilişki kurarak ortaya koymuştur.8