Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Hakiminin Vicdani Kanaati Üzerine Bir Değerlendirme

An Appraisal on the Judge’s Conscientious Conviction

M. Balkan DEMİRDAL

Ceza yargılamasında hakimin görevi, somut olguları değerlendirerek maddi gerçeğe dayanan bir karara varmaktır. Hakim bu kararı verirken vicdani kanaatinin etkisi büyüktür. Ancak hakimin vicdani kanaatinin dayanağının hangi esaslara dayandığı tartışmalı olabilir. Hakimin kanaatinin tartışmalı unsurlar barındırması, özellikle delilleri değerlendirip karar verirken bağımsız ve tarafsız olmaması, kuşkusuz maddi gerçekten, adaletten uzaklaşmaya yol açacak, keyfiliği öne çıkararak hukuku tartışılır bir noktaya getirecektir. Bu bakımdan ceza yargılamasında maddi gerçeği ortaya koyan adil bir kararın verilebilmesi, hukuki istikrarın sağlanması ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin korunabilmesi için hakimin kararında başrol oynayan vicdani kanaatin öne çıkartılması gerekmektedir. Maddi gerçeğin ortaya konması adına vicdani değerlendirmesini sağlıklı yapacak hakimin ise hem mesleki hem de kişisel bir takım özelliklere sahip olması zorunluluk arz etmektedir.

Vicdani Kanaat, Tarafsızlık, Bağımsızlık, Hukuk - Ahlak, Ceza Yargılaması.

The duty of a judge in a criminal proceeding is to evaluate the concrete facts in order to reach a factual truth. The judge’s conscientious conviction occupies a central place in reaching a conclusion with regards to defining facts. However, the moral grounds which the judge’s conscientious conviction is based upon is a polemical issue. Particularly in some cases where the judge’s conviction contains such obscure factors, the fact that the judge is not independent nor impartial as evaluating the legal evidences, it is without a doubt in that case, the judge’s position would be arbitrary and unlawfully far from the material facts as well as it would be far from a just conviction. In this context, it is necessary to promote the judge’s conscientious conviction which plays a central role in judicial adjudication for the purpose of an effective protection on fundamental rights and a just decision that presents the material fact. It is also a vital requirement for judges who will make a healthy adjudication in the name of revealing the material facts that they ought to have such features on both personal and professional sides.

Conscientious Conviction, Impartiality, Independency, Law and Ethics, Criminal Procedure.

GİRİŞ

Sidney Lumet’in 1957 yılında yönettiği ve sinema tarihinin unutulmazları arasında yer alan “12 Angry Men” filmi1, geçmişten bugüne sadece sinemacılar için değil, hukukçular tarafından da ilgi gören ve görmekte olan bir başyapıt olmuştur. Filmde cinayetle suçlanan Latin Amerikalı bir gençle ilgili karar vermek adına toplanan jüri eldeki delilleri ve tanıkların ifadelerini değerlendirdikten sonra gencin cinayeti işlediğinden emin bir görüntü sergilerler. Oylama yapılır, oylamada sadece 8. jüri olan Davis, diğerleri kadar emin değildir ve suçlu değil tercihi için el kaldıran tek kişidir. Bu sekanstan sonra Davis hikaye boyunca diğer jüri üyelerine o kadar emin olunmaması gerektiğini anlatmaya çalışırken, biz de aslında diğer jürilerin kanaatlerinin oluşumunun arka planında maddi gerçekten farklı bambaşka şeyler yattığını görürüz. Kimisi gencin zaten Latin olduğu için suça meyilli olduğunu savunurken, kimisi özel hayatında yaşadıkları tecrübelerden ötürü genci suçlu bulmuştur. Ya da kanaatleri sadece akşamki beyzbol maçına yetişmek gibi kişisel kaygılara dayanan sebeplere dayanmaktadır.

Anglo-Sakson temelli olan jüri sistemi kuşkusuz Kara Avrupası geleneğine dayanan Türk hukuk yargılamalarında bulunmamaktadır. Ancak Aydınlanma Dönemi sonrası Anglo-Sakson geleneğine dayanan bir kavram olan vicdani kanaat, özellikle Fransız Devrimi sonrası Kara Avrupası sisteminde önemli bir role bürünmüştür2. Dolayısıyla ceza yargılaması sisteminin temelinde vicdani delil sistemi olduğu unutulmamalıdır. Hakim somut olay ile ilgili tüm delillere ulaşabilmek için tüm imkanları kullanacak ve delilleri değerlendirerek kendisinde oluşan kanaat ışığında bir hüküm verecektir. Bu bakımdan vicdani kanaat ceza yargılamasında verilen kararın merkezinde yer almaktadır.

Ancak vicdani kanaatin oluşmasına etki eden unsurların her hakim için aynı olduğunu söylemek mümkün değildir. Tıpkı bahsi geçen filmdeki gibi, bir davadaki somut olguların farklı hakimlerce aynı şekilde değerlendirilebileceğini söylemek Türk hukuk sistemi açısından pek mümkün değildir. Bazen siyasi davalarda bazen de kamuoyunu ilgilendiren kadınlara yönelik şiddet ya da cinsel saldırı içeren davalarda yakın zamanda hukukçuların farklı sonuçlara ve yargılara vardıkları görülmektedir. Bu tip belirsizlikler ise adalete olan güveni ciddi şekilde sarsmaktadır. Örnek olarak tutuklama gibi bir muhakeme tedbirinin farklı şekillerde uygulanması ya da toplumdan gelen tepkiye göre tutuklama kararının verilmesi ya da tutuklama kararının kaldırılması ciddi sorunlara yol açmaktadır. Farklı hakimlerden çok farklı kararlar çıkması ya da zamanında dava ile ilgili delillere dayanılarak verilen kararların on yıllar sonra sertçe eleştirilmesi hukuk ve adalet gibi kavramlara olan güvenin yitirilmesi sonucunu doğurmakta aynı zamanda hukuk ve adalet kavramlarının tanımlanmasında da değişiklikler meydana gelmektedir. Söz konusu durumla ilgili olarak “tarihin yargıladığı davalara3” bakıldığında sayısız örnekle karşılaşılacaktır.