Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Hukukunda Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin ve Limited Şirket Müdürlerinin Hukuki Statüsü

The Legal Status of Executive Board Members of Joint-Stock Company and Directors of Limited Company

Orhan Ersun CİVAN

Ekonomik düzendeki gelişmeler işçi ve işveren başta olmak üzere iş hukukunun temel kavramlarını etkilemekte ve yeniden tanımlanması gereğini beraberinde getirmektedir. Çok uluslu ve uluslararası şirketlerin yaygınlaşması, hakim şirket - bağlı şirket ilişkilerinin gelişmesi, şirket hisselerinin bir kişinin elinde bulunması vb. haller, anonim şirket yönetim kurulu üyeleri ve limited şirket müdürlerinin hukuki statüsünün gözden geçirilmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Öğretideki hakim görüş, taraflar arasındaki ilişkinin vekalet sözleşmesine dayandığını kabul etmekteyse de, Avrupa Birliği Adalet Divanının kararları da göz önüne alındığında yönetim kurulu üyelerinin veya limited şirket müdürlerinin, kişi organ sıfatının kazanıldığı durumlarda dahi iş sözleşmesiyle çalıştıkları sonucuna ulaşılabilecektir. Önemli olan hangi hallerde yönetim kurulu üyeleri ile limited şirket müdürlerinin işçi sayılacağı ve işçi sayılmaları halinde iş mevzuatındaki tüm hükümlerden yararlanıp yararlanamayacaklarının tespitidir.

Yönetim Kurulu Üyesi, Limited Şirket Müdürü, İşçi Kavramı, Bağımlılık Unsuru, İş Sözleşmesi.

Development in the economic structure effects the essential terms of labour law such as worker and employer, so it brings along to redefine these concepts. Spreading of multinational and international companies, development of relationship between controlling company and subsidiary company, gaining and controlling of company shares by one person or one group lead to review legal status of executive board members and directors of limited company. Although it is accepted by the prevailing opinion that mandate contract is concluded between parties, we can encounter with the situation which executive board members and directors of limited company can be assumed as worker when we consider the latest decisions of Court of Justice of the European Union. The important subject is what the criteria are when we determine executive board members and directors of limited company as worker and whether they can benefit from all legal rights foreseen in labour legislation.

Executive Board Member, Director of Limited Company, Concept of Worker, Legal Subordination, Employment Contract.

1. GİRİŞ

Günümüzde işçi ve işveren kavramlarının oturmuş bir tanımı ve bu kavramları nitelendirmeye ve tespit etmeye yarayan unsurları mevcut bulunmaktaysa da, hukuki ilişkilerin giderek daha karmaşık bir görünüm kazanması kavramların yeniden tanımlanmasını zorunlu kılabilmektedir. Platform ekonomisinin1 gelişimi, UBER şoförleri örneğinde de görüldüğü üzere işçi kavramı ve tanımının yeniden değerlendirilmesi gereğini beraberinde getirmiştir2. Aynı şekilde özellikle uluslararası şirketlerin sayısının artması, ulusal şirketlerin bu nitelikteki şirketler tarafından satın alınması ya da ulusal şirketlerin çoğunluk hissesinin bu nitelikteki şirketler ya da tek bir kişi veya bir grup kişinin elinde toplanması, ekonomik ve hukuki ilişkilerin yeniden değerlendirilmesi ve özellikle en üst düzeyde yönetim hakkına sahip olduğu kabul edilen şirket yöneticilerinin statüsünün yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Bu çerçevede öncelikle iş hukukunda işveren kavramı üzerinde durularak, öğretideki görüşler, Yargıtay kararları ile Avrupa Birliği Adalet Divanının içtihatları ışığında hukukumuz açısından bir değerlendirme yapılması isabetli olacaktır.

2. İŞVEREN KAVRAMI

İş Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasına göre “İşçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren... denir”. Bu şekilde tanımlanan işverenin iş ilişkisinde temel iki yetkiye sahip olduğu kabul edilmektedir. Bunlar; iş görme ediminin alacaklısı olma ve işçiye en üst düzeyde emir ve talimat verme yetkileridir3. Tüzel kişi işverenler açısından zorunlu olarak bu iki yetki farklı kişilerde toplanmaktadır. Bu durum soyut işveren - somut işveren ayrımını doğurmakta olup, işveren özellikleri ve yetkilerinin değişik kişilerde toplandığı bu gibi hallerde, bu özellik ve/veya yetkileri barındıran kişilerin tümünün işveren olarak kabul edilmesi hukuki, idari ve cezai sorumluluğun yöneltileceği kişilerin tespiti açısından bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gibi durumlarda iş görme ediminin alacaklısı olarak işin görülmesini istemeye yetkili olan kişiler soyut işveren, buna karşılık en üst düzeyde emir ve talimat verme yetkisine sahip kişiler ise somut işveren olarak öğretide adlandırılmaktadır. Somut işveren olarak nitelendirilen gerçek kişi veya kişiler, işverenin tabi olduğu haklara sahip olmanın yanı sıra başta cezai yaptırımların muhatabı olma ihtimali olmak üzere sorumluluklara tabi tutulabilmektedirler4.

Yukarıda da değinildiği üzere soyut-somut işveren ayrımı özellikle işverenin tüzel kişi olduğu hallerde karşımıza çıkmaktadır. Örneğin anonim şirkette, soyut işveren anonim şirket tüzel kişiliğidir. Anonim şirket adına en üst düzeyde emir ve talimat verme yetkisine sahip bulunan anonim şirketin organı yönetim kurulunu oluşturan gerçek kişiler ise somut işveren olarak nitelendirilirler. Eğer tüzel kişi şirketin yönetim ve temsil yetkisi bir yahut birkaç kişiye verilmişse, somut olayın özelliğine göre söz konusu kişiler kişi-organ sıfatını kazanarak somut işveren olarak nitelendirilebilirler. Türk Ticaret Kanunu md.367 uyarınca anonim şirketlerin yönetim ve temsil yetkisi kendisine devredilen yönetim kurulu üyesi murahhas (ya da murahhaslar) ile md.623’e göre limited şirketin yönetim ve temsil yetkisi devredilen müdür veya müdürler, kişi-organ sıfatı nedeniyle kural olarak somut işveren olarak adlandırılmaktadırlar5. Ancak organ sıfatının kazanılıp kazanılmadığı konusunda ortaya çıkan tereddütlerde ticaret hukukundan farklı olarak, iş hukukunda daraltıcı bir yorum yapılması uygun olacaktır. Zira gerçekten işçi konumunda bulunan kişilerin organ, dolayısıyla işveren olarak nitelendirilmeleri pek çok haktan da yoksun kalmaları sonucunu beraberinde getirir. Nitekim işçi sıfatı bulunmayan bir kişi, iş kanunları ve işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin dışında kalır. Bu gerekçeden hareketle iş hukuku açısından organ kavramı, tüzel kişinin yasa veya ana sözleşmesi uyarınca organ adı altında görev ifa eden kişilerle sınırlı olarak en dar anlamda yorumlanmalıdır6.