Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yenilenebilir Enerji Alanında Yurttaş Enerji Toplulukları (Bürgerenergiegesellschaft): Yerel Kabul Edilebilirlik Açısından Almanya Örneği

Citizen Energy Communities in the Area of Renewable Energy (Bürgerenergiegesellschaft): Model of Germany in Terms of Local Acceptability

Zeynep Nihal AYDINOĞLU

Dünya genelinde, gerek fosil enerji kaynaklarının kalan ömrünün kısa olması gerekse uluslararası düzlemde iklim değişikliğine karşı koruma konusunda atılan adımlar sebebiyle, yenilenebilir enerji tesislerinin kurulması ve işletilmesinde ciddi bir artış gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, söz konusu tesislerin kurulması için devletler tarafından önemli teşvikler verildiği gözlenmektedir. Özellikle Avrupa Birliği genelinde, 2030 yılına kadar brüt enerji tüketiminde %32 yenilenebilir enerji payına ulaşma hedefi, bu türden tesislerin yıldan yıla artan sayıda kurulmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak bu hızlı gelişme, beraberinde, özellikle tesisin kurulduğu yerdeki bölge halkı nezdinde “tesisin kabul edilebilirliği sorununa” yol açar. 2050 yılına kadar brüt tüketimin en az %80’inin yenilenebilir enerji kaynaklı olması hedefi bulunan Almanya’da, Yenilenebilir Enerji Kanunu’yla (EEG 2017), Yurttaş Enerji Toplulukları (Bürgerenergiegesellschaft) hukuk sistemine dahil edilmiştir. Bu çalışmada söz konusu toplulukların, hedeflenen “yerel kabul edilebilirliği” ne ölçüde sağlayacağı tartışılmıştır.

Yenilenebilir Enerji, Yerel Kabul Edilebilirlik, Almanya Yenilenebilir Enerji Kanunu, Yurttaş Enerji Toplulukları, Yenilenebilir Enerjinin Teşviki.

There has been a significant increase in the establishment and operation of renewable energy facilities worldwide, both due to the short life of the fossil energy sources and the steps taken to protect against climate change at the international platform. Within this framework, it is observed that the states provide substantial incentives for the establishment of these facilities. Especially throughout the European Union, the goal of achieving 32% renewable energy share in gross energy consumption until 2030 necessitates the establishment of such facilities in an increasing number of years. However, this rapid development leads to an “acceptability problem" on the part of the people of the region, especially where the facility is located. However, this rapid development leads to the “facility’s acceptability problem”, on the part of the people of the region, especially where the facility is located. Citizen Energy Communities (Bürgerenergiegesellschaft) are included in the legal system within the Renewable Energy Law (EEG 2017) in Germany, which aims to have at least 80% of gross consumption from renewable energy resource until 2050. In this study, to what extent these companies will achieve the targeted "local acceptability" is discussed.

Renewable Energy, Local Acceptability, German Renewable Energy Act, Citizen-Energy Communities, Promotion of Renewable Energy.

GİRİŞ

Enerji hem zorunlu yaşamsal bir ihtiyaç hem de ekonomik gelişimin temel şartıdır. Bununla beraber enerji üretimi ve tüketimi bir yanda enerji arzı güvenliğini diğer yanda da çevrenin korunmasını içeren bir çatışma alanı içinde bulunmaktadır. Bu çatışma alanı çok sayıda yeni hukuk alanının doğmasına yol açmıştır.1 Çevresel enerji hukukunun da bu alanlardan biri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Çevresel enerji hukuku, çevre hukuku ve enerji hukukunun bir birleşimidir. Ancak her iki alanın da tamamını kapsamayıp çevre ve iklim korumasının temel amaç olduğu enerji hukuku dalı olarak tanımlanmaktadır.2 Bu alanın odak noktasında ise, yenilenebilir enerjinin teşvik edilmesi ve enerji tasarrufu/verimliliği bulunmaktadır.3

Çevresel enerji hukukuna, uluslararası hukuk ve Avrupa Birliği hukukunda da yer verilmiştir. İlk olarak Kyoto Protokolünde (11 Aralık 1997) taraf devletlere, bağlayıcı ve sayısal olarak belirli şekilde, sera gazı emisyonunun, özellikle fosil yakıtların yanmasıyla açığa çıkan karbondioksitin, azaltılması yükümlülüğü getirilmiş ve bu yükümlülüğün hayata geçirilmesinin denetimi düzenlenmiştir.4 Öte yandan 4 Kasım 2016’da yürürlüğe giren ve iklim değişikliğine karşı uluslar üstü bir politika geliştirilmesini hedefleyen Paris Antlaşması’nın, global sıcaklık artışının 1.5 derece ile sınırlandırılmasını öngörmesi, (Md. 2/1-a) özellikle sanayileşmiş ülkelere önemli sorumluluklar yüklemektedir.5 Uluslar üstü bir organizasyon olarak Paris Antlaşması’nı kendi açısından onaylayan Avrupa Birliği de, bu sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin üye devletler tarafından yerine getirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.6 Bu çerçevede Avrupa Birliği yönergelerinde üye ülkelere bu konuda yükümlülükler getirilmektedir.