Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türkiye’de Seçim Barajı Uygulamasının Temsilde Adalet İlkesine Etkisi

The Effect of Election Threshold on the Principle of Justice in Representation in Turkey

Hatice Derya ORMANOĞLU

Demokratik siyasal sistemlerde halkın iradesinin parlamentoya yansıması seçimler aracılığıyla gerçekleştirilir. Bir ülkede tercih edilen seçim sistemi parlamentoda oluşacak görünümü önemli ölçüde etkilemektedir. Barajlı bir seçim sisteminin tercih edilmesi, parlamentoda temsil edilecek parti sayısını azaltıcı bir etki yaratmaktadır. 1995 yılında seçim kanunlarının temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkesini bağdaştırması gerektiği anayasal bir ilke hâline gelmiştir. 7102 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle yasal hâle gelen seçim ittifaklarıyla seçim barajının etkisinde bir azalma meydana gelse de önemini korumaktadır. Bu çalışmada seçim barajlarının kavramsal çerçevesi çizildikten sonra; Türkiye’de barajlı seçim sisteminin kabulü tarihsel bir biçimde ele alınacaktır. Seçim barajları anlamlandırılırken Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin seçim barajlarına ilişkin kararlarına detaylı bir biçimde yer verilecektir.

Seçim Barajı, Temsilde Adalet İlkesi, Yönetimde İstikrar İlkesi, Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.

In democratic political systems, the reflection of the will of the people to the parliament is realized through elections. The election system which is preferred in a country has a significant impact on the outlook in parliament. The choice of a threshold election system has the effect of reducing the number of parties to be represented in parliament. In 1995, it became a constitutional principle that election laws should correlate the principle of justice in representation and stability in governance. Even though there has been a decrease in the impact of the election threshold with the election alliances that became legal with the entry into force of Law no. 7102, it remains important. In this study, after mentioned about the conceptual framework of election thresholds; electoral thresholds in Turkey will be discussed in a historical manner. When explaining the meaning of the concept of election thresholds, the related decisions of the Constitutional Court and the European Court of Human Rights will be given in detail.

Election Threshold, The Principle of Justice in Representation, The Principle of Stability in Governance, Constitutional Court, European Court of Human Rights.

1982 Anayasası seçimlerle ilgili genel ilkeleri belirttikten sonra düzenleme yapma yetkisini kanun koyucuya bırakmıştır. Ancak seçim kanunlarının birbiriyle örtüşmesi zor olan iki ilkeyle, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkesiyle bağdaşacak bir biçimde yapılması gerektiği Anayasa’nın 67. maddesinde 1995 yılında gerçekleştirilen değişiklikle yer almıştır. Anayasa’nın 67. maddesinin son fıkrasına eklenen bu hüküm norm denetimi yaparken Anayasa Mahkemesi (AYM)’ye temsilde adalet ya da yönetimde istikrar ilkelerinden birine dayanarak karar verme özgürlüğü tanımaktadır.

Doktrinde temsilde adalet, sandalye - oy orantısızlığının düşük olması, yani partilere verilen oy oranları ile elde ettikleri sandalye oranlarının uyumlu ve dengeli olması şeklinde ifade edilirken, yönetimde istikrar; seçimden sonra ülkeyi yönetebilecek bir hükümetin kurulması ve karar alma süreçlerinde yeterli çoğunluğun sağlanması olarak tanımlanabilir.1

Türk hukuk sistemine, seçim kanunlarında “temsilde adalet ve yönetimde istikrar” ilkelerinin bağdaştırılması gereğine giden sürece bakıldığında; ilk olarak çok partili hayata geçilmesinden 1960’a kadar tek turlu listeli çoğunluk sisteminin uygulandığı görülmektedir. Bu seçim sisteminin doğal bir sonucu olarak, bir seçim çevresinde geçerli oyların en çoğunu alan parti bütün milletvekillerini çıkarmaktadır. Böylece de anılan dönemde oldukça adaletsiz sonuçlar ortaya çıkmıştır.2 Bu sonuç rakamlarla ifade edilirse; tek turlu listeli çoğunluk sisteminin uygulandığı 1957 seçimlerinde Demokrat Parti %48 oy oranına sahip olarak 4.394.893 geçerli oy elde etmiştir. Böylece de parlamentonun %69.1’ine karşılık gelen 424 sandalye sayısına sahip olmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve Hürriyet Partisinden oluşan muhalefet partileri ise toplamda elde ettikleri %52 oy oranına karşılık gelen 4.770.717 geçerli oyla, parlamentonun %30,9’unu oluşturan 186 milletvekili elde etmişlerdir.3 1957 seçimlerindeki bu tablo aslında çoğunluk sistemlerinin yol açtığı artık temsil-eksik temsil sorununun somut bir göstergesidir.4 Bu adaletsiz seçim tablosunu ortadan kaldırmak amacıyla 1960’lardan itibaren nispi temsil sistemi uygulanmaya başlanmıştır ancak temsilde adalet ilkesini gerçekleştirmeye yönelik olarak uygulamaya konulan nispi temsil sistemi bu kez de parçalı bir parlamento yapısına sebep olduğu eleştirilerine maruz kalmıştır.5 Böylece de yönetimde istikrarı sağlama çabaları doğrultusunda seçim kanunlarına seçim barajlarını ekleme yoluna giden süreç başlamıştır.6