Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sigorta Sözleşmesinde Yetkisiz Temsile İlişkin TTK m.1406 Hakkında Değerlendirmeler

Considerations on TCC Art.1406 related to Agency without Authority in Insurance Contracts

Melda TAŞKIN

Yetkili bir temsilci tarafından bir başka kişinin adına ve hesabına yapılan hukuki işlem kural olarak temsil olunanı bağlamaktadır. Sigorta sözleşmesinin kendine özgü bazı niteliklerini göz önünde bulunduran Kanun Koyucu, Türk Ticaret Kanunu (TTK) m.1406’da sigorta ettirenin yetkisiz temsili bakımından bazı özel düzenlemeler getirmiştir. Bu hükümlerin ortak özelliği, yetkisiz temsile ilişkin genel hüküm niteliğindeki Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.46 ve m.47’deki düzenlemeler ve borçlar hukukunun bazı temel ilkeleri ile uyumsuz olmasıdır. Çalışmada, TTK m.1406’da sigorta ettirenin yetkisiz temsiline bağlanan sonuçların, Türk Borçlar Kanunu’ndaki yetkisiz temsil hükümleri ve borçlar hukukunun genel esasları çerçevesinde karşılaştırmalı şekilde değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.

Doğrudan Temsil, Dolaylı Temsil, Yetkisiz Temsil, Sigorta Sözleşmesinde Yetkisiz Temsil.

In principal, a legal transaction which is made behalf of another person by authorized agency binds the represented person. In Turkish Commercial Code (TCC), Turkish legislator has provide for special provisions about “unauthorized agency” of insurant which are needed because of the distinctive qualifications of insurance contracts. The common trait of these provisions is, disharmony with both the core principles of Obligations Law and general provisions about unauthorized agency which are set forth in Art.46 and Art.47 of Turkish Code of Obligations (TCO). In this study, the conclusions of unauthorized agency in insurance contracts which are set forth at TCC Art.1406 is evaluated in comparison with the provisions of TCO and the general principles of obligations law.

Direct Agency, Indirect/Undisclosed Agency, Unauthorized Agency, Unauthorized Agency in Insurance Contract.

Giriş

Yetkisiz temsil, “temsil yetkisi bulunmayan bir kişinin üçüncü kişi ile temsil olunan adına sözleşme kurması” olarak ifade edilmektedir. Yetkisiz temsil, temsil yetkisinin hiç verilmemiş veya geçerli şekilde verilmemiş olmasından, yapılan işlemin mevcut temsil yetkisinin kapsamının dışında kalmasından veya daha önce mevcut olan yetkinin sona ermesinden ileri gelebilmektedir. Kural olarak her türlü hukuki işlemin ve dolayısıyla sigorta sözleşmelerinin de temsilci vasıtasıyla kurulması mümkündür. Temsile ve yetkisiz temsile dair genel esaslar TBK m.40 ile m.48 arasında düzenlenmiş olmakla birlikte, Kanun Koyucu sigorta sözleşmeleri bakımından sözleşmesinin temsilci ile kurulmasına ve yetkisiz temsilin sonuçlarına ilişkin bazı özel hükümler öngörmüştür.

“Temsil” başlığını taşıyan ve sigorta sözleşmelerinde “yetkisiz temsile” ilişkin esasların hüküm altına alındığı TTK m.1406’da sigorta sözleşmesinin yetkisiz temsilci aracılığı ile yapıldığı haller bakımından üç farklı imkân düzenlenmiştir. Bunlardan ilki, TBK m.46’daki ile benzer şekilde, yetkisiz temsil olunanın sözleşmeye rizikonun gerçekleşmesinden önce veya sonra icazet vermesidir (f.2). Bu halde, icazetin verilmesine kadar askıda hükümsüz olan sigorta sözleşmesi icazetin verilmesiyle birlikte geçmişe etkili şekilde hüküm doğuracaktır. Kanun Koyucu, yetkisiz temsil olunanın icazet vermemesine, Türk Borçlar Kanunu’ndaki düzenlemelerden farklı iki sonuç bağlamaktadır. Bunlardan ilki, sigorta sözleşmesinin menfaati bulunması şartıyla yetkisiz temsilci adına yapılmış sayılmasıdır (f.3). Ayrıca, sigorta himayesinin mümkün oldukça ayakta tutulması amacıyla getirilen bu düzenlemedeki “menfaat” şartının sağlanamadığı hallerde, Kanun Koyucu, “yetkisiz temsilcinin ilk sigorta döneminin primlerinden sorumlu olacağını” hüküm altına almıştır (f.1).

Yetkisiz temsile, sigorta sözleşmelerinin kendine özgü bazı niteliklerini dikkate alarak sonuç bağlamayı hedefleyen Kanun Koyucunun, Borçlar Hukukundaki bazı genel ilkelerden uzaklaşmış olduğu dikkat çeken en önemli husustur. Çalışmada, sigorta sözleşmelerinin yetkisiz temsilci ile yapılmasına TTK m.1406’da bağlanan sonuçların, Türk Borçlar Kanunu’nun hukuki işlemlerin geçersizliğine ilişkin düzenlemeleri ve yetkisiz temsile ilişkin TBK m.46 ve m.47’deki esaslar ile karşılaştırılarak incelenmesi amaçlanmaktadır.

I. Sigorta Sözleşmesinin Temsilci ile Kurulmasına İlişkin Esaslar

Temsil, bir kişinin bir hukuki işlemi başka bir kişinin ad ve hesabına yapması ve işlemin hukuki sonuçlarının bu kişi üzerinde doğmasının sağlanmasıdır.1 Kural olarak her türlü hukuki işlemin temsilci vasıtasıyla yapılması mümkündür.2 Bu halde, sigorta sözleşmesi de temsilci ile kurulabilir. Temsile ilişkin genel hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda ayrıntılı şekilde hüküm altına alınmakla birlikte, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda da sigorta sözleşmesinin kurulmasında sigorta ettirenin temsil edilmesine ve özellikle yetkisiz temsilin sonuçlarına ilişkin özel düzenlemelere yer verilmiştir.

Hukuki işlemde temsil iki farklı şekilde söz konusu olabilmektedir. Bunlardan ilki olan “doğrudan temsilde (direkte/unmittelbare Stellvertretung)”, temsil eden kişi, temsil olunan kişinin adına ve hesabına hareket etmekte ve hukuki işlemin sonuçları doğrudan temsil olunanın üzerinde doğmaktadır.3 Dolaylı (vasıtalı) temsilde (indirekte/verdeckte/mittelbare/stille Stellvertretung) ise, temsil eden, kendi adına ancak temsil olunanın hesabına hukuki işlemi yapmaktadır.4 Bu ihtimalde, temsil edenin hukuki işlemi yapmasından sonra, hukuki işlemden doğan hak ve borçlar temsil olunana nakledilmektedir.5 TBK m.40/1’de, “Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçlarının, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlayacağı” hüküm altına alınmış; bu şekilde Türk Borçlar Kanunu’nda temsil kurumu sadece “doğrudan temsil” esas alınmak suretiyle düzenlenmiştir.6 Benzer şekilde, TTK m.1406’da yer alan ve “Bir kişinin diğer bir kişinin adına onu temsilen sigorta sözleşmesi yapabileceğine” ve “yetkisiz temsil halinde adına sigorta sözleşmesi yapılan kişinin icazet verebileceğine” ilişkin düzenlemelerden TTK’da da sigorta sözleşmesinin kurulmasında temsilin “doğrudan temsil” esas alınarak hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Hukuki işlemlerin yapılmasında çok çeşitli sebeplerle dolaylı temsilin tercih edilmesi mümkündür. İş sahibi, çok defa hukuki durumları basitleştirmek, belli bir alandaki uzman kişinin faaliyetlerinden veya sadece belirli kişilerin sahip olduğu imkânlardan faydalanmak için ya da sadece üçüncü kişi karşısında gizli kalmak amacıyla dolaylı temsil yoluna başvurabilir.7 Bu halde, dolaylı temsil benzer sebeplerle sigorta sözleşmesinin kurulmasında da söz konusu olabilecektir.8

TTK m.1454/2 uyarınca, “Üçüncü kişinin adının belirtildiği durumlarda, tereddüt hâlinde, sigorta ettirenin, kendi adına fakat üçüncü kişi lehine hareket ettiği kabul edilmektedir”. Sigorta ettirenin, “kendi adına başkası hesabına” hareket ettiğinin varsayıldığı bu ihtimalde, Kanun Koyucu bir “dolaylı temsil karinesi” düzenlenmemiştir.9 Bilindiği üzere, başkasına etkili hukuki işlem yapmanın farklı yolları bulunmaktadır. Başkasına etkili hukuki işlem, üçüncü kişi yararına sözleşme şeklinde veya doğrudan ve dolaylı temsil yolu ile yapılabileceği gibi, kanunun açıkça hüküm altına aldığı bazı hallerde söz konusu olabilmektedir.10 Dolaylı temsilin, diğer başkasına etkili hukuki işlem türlerinden en önemli farkı, dolaylı temsilcinin başkası hesabına yaptığı işlemlerin hem kurulmasında hem de ifayı teşkil eden hukuki işlemde taraf sıfatını almasıdır.11 Bununla birlikte, dolaylı temsilci sadece hukuki işlemden doğan kazanımlar alanında değil, aynı zamanda “borçlanmalar” bakımından da12 temsil olunan hesabına hareket etmektedir.13 Bu nedenle, TTK m.1454/2’deki bu düzenlemedeki “kendi adına fakat üçüncü kişi hesabına” ifadesi dolaylı temsilin hüküm altına alınmak istendiği yönünde bir izlenim yaratmaktaysa da, gerek hükmün “Başkası Lehine Sigorta” şeklindeki başlığı gerekse de gerekçedeki açıklamalardan14 anlaşıldığı üzere bu ifade ile kastedilen, sigorta sözleşmesinde sigorta ettiren dışındaki bir üçüncü kişiye “lehtar” sıfatının kazandırılmasıdır. Bu nedenle, burada dolaylı temsilden değil, bir diğer başkasına etkili hukuki işlem türü olan üçüncü kişi yararına sözleşmeden bahsetmek gereklidir.15

II. Yetkisiz Temsil

“Yetkisiz temsil”, bir kişinin aslında temsil yetkisi bulunmadığı halde üçüncü kişi ile temsil olunan adına sözleşme kurulmasını ifade etmektedir.16 Temsil yetkisinin bulunmaması; temsil yetkisinin hiç verilmemiş veya geçerli şekilde verilmemiş olmasından, yapılan işlemin mevcut temsil yetkisinin kapsamının dışında kalmasından veya daha önce mevcut olan yetkinin sona ermesinden ileri gelebilir.17 TBK m.43/1 uyarınca, “Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona ermektedir”. Sigorta ettireni temsil eden kişinin temsil yetkisinin sona ermesine ilişkin, TTK’da herhangi bir özel düzenlemeye yer verilmediğine göre, maddede sayılan bu nedenlerden herhangi birinin gerçekleşmesi, sigorta sözleşmelerinde de temsil yetkisinin sona ermesine sebebiyet verecektir. Bu halde, temsilcinin gaipliğine karar verilmesinden, iflas etmesinden veya fiil ehliyetini kaybetmesinden sonraki safhada sigorta ettireni temsilen akdettiği sigorta sözleşmeleri bakımından yetkisiz temsil söz konusu olacaktır. TBK m.43’te zikredilen bu genel sona erme sebepleri dışında, temsilcinin yapacağı işlemin, onun dışında kurulmuş olması, temsil yetkisinin belirli bir süre ile sınırlı olarak verildiği hallerde sürenin sona ermiş olması, bozucu şartın gerçekleşmesi, temsil yolu ile kurulacak sözleşmenin imkânsız olması, temsilcinin şahsı itibariyle yapacağı işlemi yapamaz durumda olması gibi bazı sebepler de temsil yetkisinin sona erdiği haller arasında gösterilmektedir.18 Bu sona erme sebeplerinin sigorta sözleşmelerinin temsil yolu ile yapıldığı haller bakımından da uygulanacağı ve temsil yetkisinin sona erdiği bu hallerde sigorta sözleşmesinin akdedilmesinde yetkisiz temsilin söz konusu olacağı hususunda tereddüt bulunmamaktadır.