Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Viyana Satım Konvansiyonu (CISG) Uyarınca Sözleşmenin Kurulması

Formation of Contract According to the Vienna Sales Convention (CISG)

A. Özge YENİCE CEYLAN

Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması, uygulamadaki adıyla Viyana Satım Konvansiyonu (CISG), ülkemiz tarafından kabul edilerek, 1 Ağustos 2011 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla bu Antlaşma artık iç hukukumuzun bir parçası hâline gelmiştir. Bu durum, CISG hükümlerinin tespitini ve bu hükümlerin mevcut Türk Borçlar Kanunu hükümleri ile mukayesesini zorunlu bir hâle getirmektedir. Öte yandan, âkit devletlerin farklı hukuk sistemlerine tâbi olması ve CISG metninin hem Kıta Avrupası Hukuk Sistemi hem de Anglo-Amerikan Hukuk Sistemine ait özellikleri bünyesinde barındırması, Antlaşmanın iç hukukumuza etkisinin önemini artırmaktadır. Hazırlanan bu çalışmanın amacı, sözleşmenin kurulmasına ilişkin CISG hükümlerinin, Türk Borçlar Kanunu hükümleri ile benzer ve farklı yönlerini tespit ederek, açıklamaktır. Bu doğrultuda, karşılaştırmalı bir çalışma yöntemi ile konu ele alınacaktır. Sözleşmenin kurulması, Viyana Satım Konvansiyonu’nun ikinci kısmında madde 14 ile madde 24 hükümleri arasında düzenlenmiştir. İlgili hükümler incelendiğinde, her iki düzenlemenin temel noktalarda birbirine benzediği sonucuna varmak mümkündür. Fakat belirli olmayan kişilere yapılan teklifin CISG bakımından icaba davet sayılması, Antlaşma’da TBK’dan farklı olarak icaptan vazgeçme kavramına yer verilmiş olması, kabulün geri alınmasına ilişkin farklı yaklaşımların varlığı, iki düzenleme arasındaki farklılıklara örnek olarak gösterilebilir.

Viyana Satım Sözleşmesi, Sözleşmenin Kurulması, İcap, Kabul.

The United Nations Convention on Contracts for the International Sale of Goods (CISG; the Vienna Sales Convention) has been adopted by our country and entered into force on 1 August 2011. Thus, this Convention has become a part of our domestic law. This situation makes it necessary to determine the CISG provisions and compare these provisions with the current Turkish Code of Obligations. On the other hand, the fact that the contracting states are subject to different legal systems and that the text of the CISG includes both the Continental European Legal System and the Anglo-American Legal System, increases the importance of the effect of the Convention on our domestic law. The aim of this study is to determine and explain the similar and different aspects of the CISG provisions to the provisions of the Turkish Code of Obligations. In this context, the subject will be discussed with a comparative study method. Formation of contract is governed by the provisions between article 14 and article 24 in the second part of the Vienna Sales Convention. As a result, within the framework of the relevant provisions, both regulations are similar in basic points. However, the proposal made for persons who are not specific is considered an invitation to offer in the CISG. In addition, Turkish Code of Obligations does not include the concept of renunciation of the proposal as distinct from the CISG. Also there are different approaches to the withdrawal of acceptance in these regulations.

Vienna Sales Convention, Formation of Contract, Offer, Acceptance.

Giriş

1980 tarihli Milletlerarası Mal Satımı Sözleşmeleri Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması, (Convention on International Sale of Goods [CISG]; UN-Kaufrecht), 1 Ağustos 2011 tarihi itibarıyla Türkiye’de yürürlüğe girmiştir.1 Anayasa m.90/V, c.1 uyarınca, «usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmünde...» olduğundan, bu Antlaşma artık iç hukukumuzun bir parçası hâline gelmiştir. Şu an dünya genelinde farklı hukuk sistemlerine tâbi toplam 93 ülke, bu Antlaşmaya taraftır.2

Antlaşma, her türlü satım sözleşmesi için uygulanmamaktadır.3 Antlaşma’nın uygulanabilmesi için, prensip olarak, maddi taşınır satımına ilişkin bir sözleşmenin olması gerekir. Ayrıca, satım sözleşmesinin taraflarının iş yerleri farklı devletlerde olmalı ve bu devletler Antlaşmaya taraf olmalı ya da satım sözleşmesinden doğan uyuşmazlığa bakan mahkemenin bulunduğu ülkenin devletler özel hukuku kuralları âkit bir devletin hukukuna atıf yapmalıdır.

Sözleşmenin kurulması konusu, Antlaşmanın 14’üncü ve 24’üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu hükümler arasında yer alan düzenlemeler büyük ölçüde Türk Borçlar Kanunu’nun sistemi ile uyumludur. Fakat bazı hükümlerde Anglo-Amerikan Hukukunun etkileri de görülmektedir. İcaba ilişkin olarak, CISG m.14-17 arasında; kabule ilişkin olarak CISG m.18-23 arasında ve irade beyanlarının varmasına ilişkin olarak ise CISG m.24’te düzenleme yapılmıştır. Bu hükümler, sözleşmenin kurulması hakkında uygulanacağı gibi, sözleşmenin değiştirilmesi, tamamlanması ve feshi hakkında da uygulanır.4 Keza bu hükümlerin, ön sözleşme yapılması veya bir çerçeve anlaşma yahut satım seçeneği içeren anlaşmaların yapılması hakkında da uygulanacağı ifade edilmektedir.5 İnternet ve modern iletişim araçları kullanılarak yapılan anlaşmalar bakımından da bu hükümler herhangi bir kayıt olmaksızın geçerlidir.6 Diğer yandan, sözleşmenin kurulmasına ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi, âkit devletlerce CISG m.92’ye istinaden çekince konulmamış olmasına bağlıdır.7 Antlaşma’nın genel hükümlerine ilişkin CISG m.7-13 ile sözleşmenin değiştirilmesi ve karşılıklı anlaşma ile sona erdirilmesine ilişkin CISG m.29’da önem taşımaktadır.