Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İpotekle Yüklü Taşınmazın Devralınmasında Tapu Dairelerinin Tutumu ve Yargıtay’ın Fahiş Hatalı Kararının Eleştirisi

The Approach of the Land Registries Regarding the Acquisition of Propertiesen Cumbered with Mortgage and the Blatantly Inaccurate Ruling of the Supreme Court

Etem Sabâ ÖZMEN, Yılmaz YÜREKLİ

Bu çalışmada, ipotekle yüklü taşınmaz mülkiyetinin devri işlemi sırasında tapu sicil daireleri tarafından hükmü gereği resmî senede geçirilmek üzere alınan beyanların, Yargıtay tarafından yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkan fahiş hatalı içtihat değerlendirilecektir. Bu içtihatla birlikte, amacı bakımından yerinde bulduğumuz ancak içeriği göz önüne alındığında hem tapu sicil müdürlüklerini hem de Yargıtay’ı birlikte hataya sevk eden yönetmelik hükmü eleştirilecektir. Bu yolda hükmün yeniden düzenlenmesi adına olması lazım gelen önerimizi sunarak, kararın gerekçesindeki yanlış nitelemeleri hukukî gerekçelerle gözler önüne serip, bu yolda benzer hatalara düşülmemesi ve aynı yönde kararların verilmemesi umuduyla makalemizi kaleme almış bulunmaktayız.

İpotek, Tapu Sicil Müdürlüklerince Düzenlenen Resmî Senetlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, Türk Medenî Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Borcun Üstlenilmesi.

In this work, we will assess a blatantly wrong ruling of the Supreme Court arising from the wrong construction of the statements obtained by the land registries to issue to the official certificate during the transfer of properties encumbered with mortgages in accordance with the . Along with this ruling we will also criticize the provision of the regulation which we deem accurate in terms of purpose, however misleads both the land registry directorates and the Supreme Court in terms of content. Therefore we wrote this article with the purpose of preventing errors in the same framework and opinions in the same direction by bringing forth our de lege ferenda suggestion for redrafting the provision by demonstrating the erroneous qualifications with legal grounds.

Mortgage, The Regulation on the Procedures and Principles regarding the Official Certificates issued by Land Registries, Turkish Civil Code, Turkish Code of Obligations, Assumption of Indebtedness.

I. GENEL OLARAK

Kanunda yeri olmamasına rağmen, tapu dairelerince kasıtlı olmadan ve fakat bilimsellikten uzak yapılan bazı işlemlerin Yargıtay tarafından farklı değerlendirilmesi ile ne denli garabet sonuçların doğabileceğini gösterebilmek üzere işbu makaleyi yazma gereği duymuş bulunmaktayız.

TMK m.706/I atfıyla Tapu Kanunu m.26 hükmü uyarınca taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran sözleşmelere dair resmî şekil tanzimi sırasında tapu dairelerinde, alıcıların bilgilendirilmesi amacıyla bilinçsizce kaleme alınan beyanların ne denli sakıncalar doğurabileceği, Yargıtay’ın somut bir içtihadı ile ortaya çıkmıştır. Şöyle ki; taşınmaz satış sözleşmesine ilişkin resmî senedi re’sen düzenleme göreviyle hareket eden tapu memuru, somut olayda “... bu taşınmazın tamamını 1.000.000.000 (bir milyar) TL bedelle, üzerindeki ipoteklerden doğmuş veya doğacak bütün hukukî vecibeleri ile birlikte kabul eden M.T.’ye sattığını bedelinin tamamını nakden ve peşinen aldığını ve alıcı M.T. bizzat hareketle işbu taşınmaza tamamını üzerindeki ipoteklerden doğmuş veya doğacak bütün hukukî vecibeleri ile birlikte aynı bedelle kabul edip aynen satın aldığını...” şeklindeki beyanı kaleme almış bulunmaktadır.1 Sonrasında ortaya çıkan uyuşmazlığa dayalı olarak, tapu kaydında tescille kurulmuş ipoteğe dayalı aynî hakkın temelini oluşturan borcun, alıcının kişisel borcu haline geldiğine ilişkin verilmiş Yargıtay içtihadı karşısında kanımız donmuş bulunmaktadır. Kararın genel borçlar öğretisinin ilkeleri karşısında içerdiği bilgisizliği anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalacaktır. Bu tür sorunları yaşayacak kişilerle empati kurmak gerekirse yaşanacak mağduriyetler gerçekten ciddi sonuçlara gebedir.

Bu makalede, yaşanan sorunun nereden kaynaklandığını ve bu bağlamda tapu dairelerinin bu işlemlerinin TBK m.19’a göre nasıl hatalı bir şekilde yoruma tabi tutularak sözleşme kurumunun temel ilkelerinin ne denli örselendiğini ortaya koymak istiyoruz.2 Aşağıda eleştireceğimiz içtihadı incelemeden önce makalenin yazarlarından ÖZMEN’in, Kağıthane Tapu Müdürlüğü’nde başına gelen bir olayda, genç tapu memurunun anılan şekilde beyanı resmî senede yazmak istemesi karşısında memuru uyardığını biliyoruz. Aynen aktarmak gerekirse “Bu tür bir beyanı hangi gerekçe ve hangi tüzük hükmü veya genelgenize göre alıyorsunuz; bu beyana dayalı olarak borcu üstlendiğim yolunda hatalı bir mahkeme kararının oluşması sakıncasının varlığından haberdar mısınız?” şeklindeki itirazının devamında ÖZMEN, kendi el yazısıyla “TMK m.1020 hükmünce mevcut takyidatların bilgisine sahibim” şeklinde beyanı resmî senede geçirmiştir. Sonradan karşımıza tesadüfen çıkan aşağıda eleştireceğimiz içtihat karşısında da ne denli haklı olunduğu anlaşılmıştır. Bu içtihadın TMK m.1/III hükmünce ilk derece mahkemeleri tarafından da yararlanılan kaynak olarak yerleşik hale gelmesi durumunda yaratacağı hukukî sakınca ortadadır. Makalemizin amacı, kararın gerekçesindeki fahiş hatayı ortaya koyarak, bir daha tekrar edilmemesi yolunda öneriler getirmektir. Çünkü tapu dairelerince kişilere imzalattırılan beyan, TMK m.1020 hükmünce aynî haklara saygı yükümlülüğü karşısında mülkiyeti edinmeden önce tarafların bilgi sahibi kılındıklarına dair tedbir amaçlıdır. Ancak beyanın ifadesinden yola çıkarak, verilen mahkeme kararı ile ipotekli taşınmazların mülkiyetinin edinilmesi durumunda, ipotek ile teminat altına alınan borcun kişisel borçlusu haline gelen kişilerin ne denli mağdur olacağını anlamak için hukukçu dahi olmak gerekmemektedir.