Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Mahkemesi Kararının Hukuk Davasına Etkisine Teori ve Uygulama Açısından Bakış

The Effect of the Criminal Court Decision on the Civil Law-Suit, Prospect of the Theory and Practice

Remzi DEMİR

Kişiler, hukuka aykırı fiillerinden sorumludur. Hukuka aykırı fiil, borçlar hukuku bağlamında tazminat sorumluluğu gerektiren haksız fiilin unsurlarından biridir. Ceza hukuku bağlamında ise suçun unsurlarından biri hukuka aykırılıktır. Bu nedenle hukuka aykırı filler, diğer gerekli unsurları da taşıdığı takdirde, ceza hukukunda suç, borçlar hukukunda ise haksız fiil teşkil edebilmektedir. Yargılamaya hâkim olan ilkeler bakımından medenî yargı ile ceza yargısı birbirinden farklıdır. Ceza usul hukukunda re’sen harekete geçme ve re’sen araştırma ilkeleri hâkim iken, medenî usul hukukunda tasarruf ilkesi ve taraflarca getirilme ilkesi hakimdir. Çalışmamızda ağırlıklı olarak ceza mahkemesinden verilen mahkûmiyet, beraat ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında verilen hükümlerin, hukuk mahkemesi bakımından kesin hüküm ve delil etkisine sahip olup olmadığı üzerinde durulmuştur. Ceza mahkemesindeki derdest davanın hukuk mahkemesi bakımından kesin hüküm ya da delil etkisi mümkünse, ceza mahkemesindeki yargılamanın bekletilmesi gerekir. Çalışmamızda belgede sahtelik iddiasıyla görülmekte olan ceza davasının hukuk hâkimini bağlayıcılığı sorunu da incelenmiştir. Bağımsızlık prensibi ile istisnalarının da ele alındığı çalışmada, öğretideki görüşlere ve yargısal kararlara da yer verilmiştir.

Ceza Mahkemesi, Hukuk Mahkemesi, Sorumluluk, Vakıa, Bekletici Mesele.

Persons are responsible for their unlawful acts. Illegal act is one of the elements of the unlawful act requiring compensation liability in the context of the law of obligations. In the context of criminal law, one of the elements of the crime is unlawful. For this reason, if the unlawful elephants carry other necessary elements, the offense in criminal law and the law of obligations can constitute an unfair act. The judicial judiciary and the criminal judgment are different in terms of the principles that prevail. The principles of saving in the civil procedure law and the principle of being brought by the parties are dominant, while the principles of action in the criminal procedure law and the research principles are dominant. In our study, it has been emphasized whether the provisions given in the decision of the conviction, acquittal and the annulment of the provision of the sentence, which are predominantly given by the criminal court, have the effect of having a definite provision and evidence in terms of the court of law. If the judicial case in the criminal court has the effect of a definitive verdict or evidence of a court of law, the trial in the criminal court should be held. In our study, the question of the binding of the judicial judge of the criminal case, which was observed due to fraud in the document, was also examined. Scientific and judicial decisions were also included in the study in which the independence principle and exceptions were discussed.

Criminal Court, Civil Court, Liability, Fact, Waiting Matter.

GİRİŞ

Yargı yetkisi, ulusumuz adına mahkemelere aittir. Anayasamızın 9. maddesinde, bu husus “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” şeklinde belirtilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun m.297/1 ve Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun m.232/1 hükümlerinde de, mahkemeler tarafından verilen kararlarda, açıkça “Türk Milleti Adına” karar verildiği ibaresine yer verilmesi zorunludur Bu çalışmada, ceza mahkemesi kararlarının yalnızca hukuk mahkemesi bakımından doğurduğu etkiler incelenmiştir. Buna karşılık hukuk mahkemesinden verilen kararların, ceza muhakemesi hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar incelenmemiştir. Bunun nedeni, hukuk mahkemesi kararlarının ceza mahkemesindeki etkilerinin ceza muhakemesi hukukunu ilgilendirmesidir.

Çalışmamızda ceza hakimi ile hukuk hakiminin birbirleri karşısındaki durumları ile Türk Borçlar Kanunu’nun (buradan itibaren TBK olarak bahsedilecektir) m.74’te düzenlenen hukuk hakiminin ceza hakimine karşı bağımsızlığını vurgulayan bağımsızlık prensibi ve bu ilkenin istisnaları, öğretideki görüşler tartışılarak incelenecek ve konuyla ilgili Yargıtay kararları da değerlendirilecektir.

I. HUKUK VE CEZA YARGILAMASI

Adli yargının konusunu, adliye mahkemelerinde görülen ceza hukuku ve özel hukuk uyuşmazlıkları oluşturur. Adli yargı kendi içinde ceza yargısı ve medenî yargı olmak üzere ikiye ayrılır. Devletin cezalandırma yetkisi bakımından kanunlarda suç teşkil eden fiillere ilişkin yargılama ceza yargısında, özel hukuk kişileri arasındaki yargılama ise medeni yargı içinde yürütülür.1 Bu ayırım 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 2. maddesinde “Adli yargı ilk derece mahkemeleri, hukuk ve ceza mahkemeleridir.” biçiminde düzenlenmiştir. Buna göre, ceza yargısı içinde görevli mahkemeler ceza mahkemesi olarak adlandırılırken, medeni yargı içinde görevli mahkemeler hukuk mahkemeleri olarak adlandırılır.

Hukuk düzeni tarafından uygun görülmeyen fiillere, hukuka aykırı fiiller denilmektedir. Hukuka aykırı fiillerin, malvarlıksal ve cezai bir takım sonuçları vardır.2 Özel hukuk ile ceza hukukunun temel farklılıkları, kusur ilkesi ve ispat hususlarında toplanmaktadır. Failin kusuru, ceza ya da cezasızlığı, tazminat yönünden de lehine ya da aleyhine sonuç doğurabilir.3 Haksız fiil oluşturan bazı eylemler, suç oluşturmayabileceği gibi, suç teşkil ettikleri halde haksız fiil sayılmayan hukuka aykırı fiiller de vardır. Haklı bir sebebe dayanmaksızın nişanın bozulması birinci hale, aşırı süratli araba kullanmak da ikinci duruma birer örnektirler.4 Bu iki halin dışında çoğunlukla medeni hukuka göre haksız olan bir fiilin, aynı zamanda suç teşkil etmesi hali de mevcuttur. Örneğin yaralama, öldürme, hırsızlık gibi ceza kanununun güvence sağladığı haklar, aynı zamanda hukuken tazmini gerektiren bir fiili de oluşturur.5