Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Siyasi Parti Kapatma Davasında Yargılama Usulü

Ali TOPALOĞLU

Siyasi partiler demokratik toplumun vazgeçilmez unsurları olup, onların kurulmalarında, çalışmalarında uyulması gereken ilkeler ve esaslar, kapatılmalarında izlenecek yöntem ve kurallar özel olarak belirlenmiştir. 1982 Anayasası’nın 69’uncu maddesinin son fıkrası, siyasi partiler in çalışmaları, denetlenmeleri ve kapatılmaları ile ilgili hususların, Anayasa’da (AY) belirlenen esaslar çerçevesinde çıkarılacak bir kanunla düzenleneceğini öngörmüştür. Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin ilkeler ve esaslar, hem AY’da hem de Siyasi Partiler Kanununda (SPK) belirlenmiştir. Demokrasinin kendini koruması yollarından biri olarak karşımıza çıkan “siyasi partilerin kapatılması”, hukuki nitelik olarak siyasi parti tüzel kişiliğini sona erdiren bir tespit kararı veya kendine özgü ceza davası olarak nitelendirilse de esasen demokratik düzene yönelen saldırıları bertaraf etme amacı gütmektedir. Bu kurumun cezai yönleri ve yaptırımları olduğu kadar bünyesinde tedbir vasfı da bulunmaktadır.

Adil yargılanma ilkesi, kişilerin olduğu kadar, bir tüzel kişi olan siyasi partiler in de temel hakkıdır. Bu bağlamda, adil yargılanma hakkı nı ihlal etmeden siyasi partilerin denetlenmesi ve gerektiğinde de siyasi partilerin kapatılması tedbirinin işletilmesi mümkündür. Nitekim ülkemizde, Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından kapatılan birçok parti olmuştur. Çalışmanın konusunu da siyasi partilerin kapatılmasında uyulması gereken yargılama usulü oluşturmaktadır. Siyasi partiler in kapatılmasında yargılama usulü, 1982 Anayasası 69’uncu madde (m.), 2820 sayılı SPK, 30.03.2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun (AYM Kanunu) dikkate alınarak incelenecektir.

Anayasa Mahkemesi , Siyasi Partiler , Siyasi Parti Kapatma Davası , Yargılama Usulü , Adil Yargılanma Hakkı , Örgütlenme Özgürlüğü .

As the political parties are sine qua non of democratic society, fundamental principles to be followed in their foundation, their internal regulations and operation; rules and procedures to be followed for their dissolution are specifically determined. The last paragraph of the article 69 of the 1982 Constitution sets out that the activities of political parties, their supervision and dissolution are regulated by law in accordance with the principles mentioned in the Constitution. The principals according to political parties’ dissolution are regulated both in Constitution and in the Law on political parties. The dissolution of political parties, although legally described as a declaratory judgment to end legal personality or a sui generis criminal case, it is however seen as a measure of democratic self-defense which aims to prevent all attacks to democratic order. This institution implicates in criminal aspects and sanctions as well as it represents a precautionary character.

The right to a fair trial concerns real persons as well as the political parties. In this context, it is possible to supervise and to dissolve a political party if it is necessary without breaching the right to a fair trial. Thus in our country, there were lots of political parties dissolved by Constitutional Court. The subject of our study is the trial procedures to be followed on the dissolution of political parties. The trial procedures on the dissolution of political parties will be studied considering the article 69 of the 1982 Constitution, the Law of political parties no. 2820 and the Law of the organization and trial procedures of constitutional court no. 6216 of 30.03.2011.

Constitutional Court, Political Parties, Dissolution of Political Parties, trial procedures, Right to a fair trial, freedom of association.

GİRİŞ

Siyasi partiler, demokratik sistemde, örgütlenme ve düşünce hürriyetinin en güzel örneğini teşkil etmektedirler. 1961 Anayasası ve 1982 Anayasası siyasi partileri demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsuru olarak nitelendirmekle beraber sınırsız bir parti hürriyetine yer vermemişlerdir1.

1982 Anayasası, 1961 Anayasası gibi, bir yandan siyasi partilerin demokratik siyasi yaşamın vazgeçilmez unsurları olduğunu açıklamakta, diğer taraftan ise demokrasinin işleyebilmesi için siyasi partilerin yasaklanabileceğini hükme bağlamaktadır. Anayasanın içinde yer alan ve ilk bakışta birbirleriyle bağdaşmaz görünen bu iki ilkeye tutarlılık kazandırmak, son derece önem arz etmektedir2.

Gerek 1961 Anayası'nın gerek 1982 Anayasasının, militan (mücadeleci) demokrasi anlayışını benimseyerek siyasi partilerin serbestçe faaliyette bulunmalarına birtakım sınırlamalar getirdiği açıktır. Almanya, İtalya, Fransa, İspanya, Rusya gibi birçok ülkede de bu anlayış benimsenmiş ve siyasi partilere sınırlamalar getiren düzenlemeler sevk edilmiştir3. Bu hükümlerin ortak amacı, demokratik rejimi şiddet yöntemlerine başvuran ya da demokratik rejimi ortadan kaldırma gayesini güden siyasi partilere karşı korumaktır4.