Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Karşılaştırmalı Hukukta Delil Değerlendirme Yasakları

Evaluation of Illegally Obtained Evidence in Comparative Law

Gülşah BOSTANCI BOZBAYINDIR

Delil değerlendirme yasakları, ana hatlarıyla ortaya koymaya çalışacağımız üzere birçok ülke mevzuat ve uygulamasında yerleşik bir kurum olmasına karşın, bu kurumun hukuki esası ve pratik etkisi öteden beri sorgulanmaktadır. Bu nedenle delil değerlendirme yasaklarının hukuki esası ve dayanağı, bir başka deyişle ratio legisi konusundaki doktriner çalışmalarda bir artış söz konusudur. Bu çalışmalardaki esas tartışma, elde edilen delillerin hangi durumlarda hukuka aykırı sayılacağı ve hangi durumlarda kullanılıp kullanılamayacağıdır. Bu sorunun cevabı delil elde ediliş biçimi ve hukuka aykırılığın nevine göre farklılık göstermektedir. Özellikle güncel gelişmelerin etkileriyle, inceleme konusu ülkelerin kanuni düzenlemelerinin değiştiği, uygulamada içtihat haline gelmiş kararların çeşitlendiği gözlemlenmektedir. Çalışmamızda İsviçre ceza muhakemesi kanunundaki değişikliklerin yanı sıra Alman ve Amerikan ceza muhakemesi sisteminde delil değerlendirme yasaklarına ilişkin yaklaşımlar izah edilecektir.

Hukuka Aykırı Delil, Değerlendirme Yasağı, İsviçre, Alman, ABD Ceza Muhakemesi Hukuku.

As we will try to reveal with outlines, despite the evidence assessment restrictions are institutional in legislations and in practice of many countries, legal basis and practical effect of this institution is questioned all along. Therefore there is an increase in academic writings on legal basis and justifications of evidence assessment restrictions, in other words of ratio legis. The main debate in those writings is in which cases the obtained evidence would be considered as illegal and in which cases it will be used. The answer of such question differs depending on the way of acquisition of the evidence and the kind of illegality. It is observed that the legal arrangements of the countries subject matter of the analyzing differ and the decisions which became case law in practice have gotten diversified especially with the effects of current developments. In our study approaches with regards to the evidence assessment restrictions in German and American criminal procedure system as well as the amendments in the Swiss Code on Criminal Procedure.

Illegal Obtained Evidence, Assessment Restriction, Swiss, German, US Code on Criminal Procedures.

I. Giriş

Ceza muhakemesinde suçun işlendiğinin ispatlanması ve suçlunun cezalandırılması için kullanılan delillerin elde edilmesi ve değerlendirilmesi süreci, insan hakkı ve onuru lehine geçmişten günümüze değin çeşitlenmiş ve gelişmiştir.1 Bu gelişmeler, neticesinde delil elde etme ve elde edilen delillerin değerlendirilmesi hususunda belli başlı temel sınırlamaların oluşturulmasına neden olmuştur. Maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasının esas olduğu ve bunun için delillerin serbestçe değerlendirilebileceği muhakeme sürecinde, delil serbestliğine ve ceza muhakemesi hukukunda delil elde edilmesi, ileri sürülmesi ve değerlendirilmesi işlemlerine getirilen bu sınırlamalardan en önemlisi2 olan delil değerlendirme yasaklarının temel işlevi, bir yandan temel hakların ve hürriyetlerin korunması bir yandan da hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak adil bir yargılanmanın vazgeçilemez esaslarının garanti altına alınmasıdır.

Çalışmamızda ana hatlarıyla ortaya koymaya gayret ettiğimiz üzere, delil değerlendirme yasakları ele alınan ülke mevzuat ve uygulamalarında yerleşik bir kurumdur. Ancak yine de kurumun hukuki esası üzerinde öteden beri tartışmalar bulunmakta ve pratik etkisi öteden beri sorgulanmaktadır. Bu nedenle kurum inceleme konusu yapılmış ve ele alınan ülke hukuklarında da kurum üzerinde gerçekleştirilen doktriner çalışmalarda bir artış tespit edilmiştir. Bu çalışmalardaki esas tartışma ise, elde edilen delillerin hangi durumlarda hukuka aykırı sayılacağı ve hangi durumlarda kullanılıp kullanılamayacağı yönündedir. Kurumun ratio legisine dair tartışmalarda varılan sonuçlar delillerin elde ediliş biçimi ve hukuka aykırılığın nevine göre farklılık arz etmektedir. Güncel gelişmelere paralel olarak inceleme konusu ülkelerin kanuni düzenlemelerinin değiştiği, uygulamada içtihat haline gelmiş kararların çeşitlendiği gözlemlenmektedir. Yine inceleme konusu ülkelerin ceza muhakeme hukuklarında meydana değişikliklerde genel kabul gören yaklaşımların aleyhine taraftar kazandığı görülmektedir.

Çalışmamızda, son dönemde esaslı değişiklik geçiren İsviçre ceza muhakeme sisteminin yanı sıra, hukuka aykırı delillere zıt denilebilecek bakış açısına sahip iki ana sistem olan Alman ceza muhakemesi sistemi ile Amerikan ceza muhakemesi sistemi arasındaki temel farklar ortaya konmuştur.

II. Karşılaştırmalı Hukukta Delil Değerlendirme Yasakları

Delil değerlendirme yasakları ceza muhakemesi hukukunun en tartışmalı konularından biri olma niteliğini taşımaktadır. Genel olarak delil yasağının söz konusu olması halinde, ilgili delil mevcut olmasına rağmen, delillerin tartışılması aşamasında (Beweiswürdigung) dikkate alınamaz.3 Gerek Türk gerek mukayeseli hukuk ceza yargılama sistemlerinde delil değerlendirme yasağı sıklıkla ele alınmıştır. Ancak son zamanlarda bu kurum kanunkoyucuyu, doktrini ve uygulamayı daha fazla meşgul etmekte ve ülkeden ülkeye farklılık arz eden neticelere varıldığı görülmektedir. Örneğin, İsviçre ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi bazı ülke hukuklarında delil yasaklarına ilişkin kurallara kanunlarda doğrudan yer verilmektedir. Gerçekten, 2011 tarihli İsviçre Ceza Muhakemesi Kanunu ve 2012 tarihli Çin Ceza Muhakemesi Kanunu reformuyla birlikte bu ülke kanunkoyucuları delil yasakları konusunda açık düzenlemeler yapma yoluna gitmişlerdir. Buna karşılık, ABD ve Almanya gibi ülkeler ise delil değerlendirilme yasakları konusunda genel düzenlemelere mevzuatlarında yer vermemekte ve mesele daha ziyade yargısal içtihatlarla çözümlenmeye çalışılmaktadır.4

Bu bağlamda mukayeseli hukukta, delil değerlendirme yasaklarının varlığını tespitte hangi ölçütlerin uygulanacağına dair iki sistem mevcuttur. Bunlardan ilki hakların tartımı çözümü (Abwägungsmodell); ikincisi ise kodifikasyon modelidir (Kodifizierungsmodell). Menfaatlerin veya hakların tartımı modelinde, hukuk uygulayıcısı (Rechtsanwender) somut olaydaki tüm menfaatleri karşılıklı olarak tartmak suretiyle somut olayda ilgili delili değerlendirip değerlendirmemek konusunda bir karar vermektedir. Bu model, yargıya geniş takdir yetkisi tanımakta ve somut olaya uygun bir çözümün bulunmasına imkân sağlamaktadır. Buna karşılık, bu model hukuk güvenliğini zedeleme ve keyfilik risklerini de bünyesinde barındırmaktadır.5 Hakların tartımı modeline örnek olarak Alman yargısının içtihatları gösterilebilir. Bu bakımından, mukayeseli hukuk başlığı altında Alman öğretisinin ve uygulamasının delil değerlendirme yasakları konusundaki yaklaşımı bir model olarak incelenecektir. Delil değerlendirme yasakları konusunda ikinci yaklaşım olan kodifikasyon modeli ise, kanunkoyucunun bir delil değerlendirme yasağının içerdiği hakların tartımını bizzat yapma anlayışına dayanmaktadır. Bir başka deyişle, bu modelde kanunkoyucu, hangi delillerin örneğin mutlak değerlendirme yasağına tabi olduğunu kanuni düzenlemelerde açıkça ortaya koymaktadır.6 Bu modele örnek olarak karşılaştırmalı hukukta öncelikle İsviçre Ceza Muhakemesi Kanununun ilgili hükümlerini ele alacağız.