Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Roma Hukuku’nda Müteselsil Borçlar ve Türk Hukuku’na Etkisi

Solidary Obligations in Roman Law and Effect on Turkish Law

Ayşe ARAT

Roma hukuku çağdaş hukuk sistemlerinin temelini teşkil etmektedir. Modern hukuklarda özellikle borçlar hukuku, roma hukukunun esasları üzerine şekillenmiştir. Müteselsil borçlar da Roma hukukunda bilinen ve uygulanan bir borçluluk türüydü. Günümüzdeki müteselsil borç konusundaki düzenlemelerin pek çoğu Roma hukukundaki anlayışlara dayanmaktadır. Borçlulardan birinin borcu ifa etmesiyle borcun sona ermesi ve alacaklının istediği borçluya başvurabilmesi özelliği Iustinianus döneminde kabul edilmiştir. Buna karşılık borcu ifa eden müteselsil borçlunun kural olarak diğer borçlulara rücu imkânı ise bulunmuyordu. Öte yandan müteselsil borcun tek bir borç mu yoksa her bir müteselsil borçlu açısından ayrı borçlar mı olduğu konusu Roma hukukunda müteselsil borcun correalitas ve solidaritas olarak iki açıdan değerlendirilmesine yol açtı. Çalışmada tüm bu hususlar göz önünde bulundurularak Roma hukukunda müteselsil borç kavramı, doğuş ve sonuçları bakımından değerlendirilmiş, Türk hukukuna etkisi incelenmiştir.

Müteselsil Borçlar, Roma Hukuku, Correalitas, Solidaritas.

Roman Law is the basis of contemporary legal systems. In modern legal systems, especiallythe law of obligations is based on the principles of Roman Law. Also solidary obligations that were known and apllied in Roman Law. In such debts, one of the borrowers is performing the debt and ending the debt and the creditor may apply to borrower of his choice. During the reign Justinian some arrangments were made. The subject was evaluated as correalitas ve solidaritas in the classical period. In this study, considering all these issues, the concept of joint debt in Roman law is evaluated in terms of its birth and its results and its effect on Turkish law is examined.

Solidary Obligations, Roman Law, Correalitas, Solidaritas.

Giriş

Borç ilişkisinin tarafları alacaklı ve borçludur. Bir borç ilişkisinde genellikle alacaklı (creditor) ve borçlu (debitor) tarafta birer kişi bulunur. Roma hukukunda da alacaklı veya borçlu tarafın birden fazla kişiden oluşması mümkündü. Birden çok alacaklı veya birden çok borçlu edimin bir kısmı üzerinde hak sahibi ya da borçlu ise her bir borç bağımsızdı. Böylece birden fazla borç ilişkisi ve toplam borcun bir kısmı bu ilişkinin konusunu oluşturmaktaydı. Bu durum bugünkü manada kısmi borcu (obligatio plurium pro parte veya pro rata) ifade ediyordu.1 Kısmi borcun varlığı halinde borçlulardan birinin ifası diğer borçluları borçtan kurtarmıyordu. Borçlu sorumlu olduğu kısmı ifa ederek kendi borcundan kurtulmuş oluyordu. Iustinianus döneminde birden çok borçlunun ne oranda sorumlu olduğu konusunda şüphe varsa kural olarak borçluların borcun eşit kısmından sorumlu oldukları kabul edildi.2 Bölünemeyen bir borcun borçluları arasında teselsüle benzeyen bir durum oluşmakla birlikte, bu müteselsil borçluluk doğurmuyordu. Bu borcun niteliğinden kaynaklanan bir durumdu. Ancak bölünemeyen borcun yerine para borcu örneğin tazminat borcu geçerse borç bölünebilir hale geliyordu.3 Bununla birlikte borçlulardan birinin ifada bulunmasıyla diğer borçluların da borçtan kurtulduğu, bir defa ifa ile borcun sona erdiği borç ilişkisi kurmak mümkündü. Birden fazla borçluyu ifade etmek üzere duo veya plures rei promittendi kavramları kullanılıyordu.4 Bu tarz borçta, alacaklı borçlulardan dilediği birine başvurabilmekteydi. Alacaklının her bir borçluya düşen payı istemesi kendisinden beklenmemekteydi. Borçlulardan hangisinin ödeme gücü daha fazla ise alacaklı, talebini ona karşı yöneltebilirdi.5

Ancak müteselsil borcun bir tek borçtan (una obligatio) mı yoksa birden fazla borçtan (duo veya plures obligationes) mı oluştuğu konusunda kaynaklarda farklı değerlendirmeler bulunmaktadır.6

Türk Hukuku’nda tıpkı Roma hukukunda olduğu gibi borcun taraflarının birden fazla olması mümkündür. Bu durum kısmi borç, bölünemez borç, kümülatif borç veya müteselsil borç olarak karşımıza çıkabilir. TBK. müteselsil borçları m.162-168 arasında düzenlemiştir. Müteselsil borcun en önemli özelliği alacaklının dilediği borçluya başvurarak borcun ifasını sağlayabilmesidir. Alacaklı tam olarak tatmin edilmeden diğer borçluların borçtan kurtulması söz konusu olmaz. Borç bir defa ifa edilmekle sona erer. Bu anlayış Roma hukukundaki müteselsil borç anlayışıyla aynıdır.