Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Dövize Endeksli Tüketici Kredilerinde Tüketicilerin Açmış Olduğu 
sözleşmenin Uyarlanması Davaları ile İlgili Uygulama 
Sorunları ve Yargıtay’ın Tutumu

Fatih KARAMERCAN

Çalışmamız özellikle son yıllarda dövize endeksli borçlanarak Mortgage Kredisi almış tüketicilerin, ABD’de gerçekleşen ve tüm dünyayı etkisine alan küresel kriz sonucunda aşırı ifa güçlüğüne düşmüş olmaları sonucunda sözleşmenin uyarlanmasını talep edip edemeyecekleri, ne gibi gelişmeler yaşandıktan sonra 6098 sayılı TBK’da genel bir hükme yerildiğinin, söz konusu maddenin yeni bir hüküm olup olmadığı ve bu konuda Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlar değerlendirilecektir.

6098 Sayılı TBK, 6098 Sayılı TBK 138’inci Madde, Uyarlama, Sözleşmenin Uyarlanması, Aşırı İfa Güçlüğü, Yabancı Para Borçları, Dövize Endeksli Tüketici Kredileri.

GİRİŞ

Her yeni Kanun yürürlüğe konuluş amaçlarından belki de en önemlisi, daha önceki Kanunda yer alan problemleri ve eksiklikleri gidermektir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) da 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) döneminde yaşanan sorunları gidermek amacıyla bazı yeni hükümler ihdas etmiştir. İşte çalışmamıza esas teşkil edecek TBK 138’inci madde de bu yeni hükümlerden birisidir. Güncelliğini de koruması nedeniyle toplumda “Japon Yeni Mağdurları” olarak bilinen vatandaşların tüketici mahkemeleri nezdinde açmış oldukları uyarlama davalarına da çalışmamızda değinilecektir. Çalışmamızı daha iyi anlatabilmek amacıyla konularımızı tasniflendirmek gerekmiştir.

I. 818 SAYILI BORÇLAR KANUNU DÖNEMİNDE NASIL BİR YAKLAŞIMLA ÇÖZÜME 
GİDİLMEKTEYDİ?

818 sayılı BK’da sözleşmenin uyarlanması ile ilgili genel bir hükme yer verilmemişti. Çoğu kez, bu konuda bir boşluk olduğu da ifade edilmiştir. 818 sayılı BK’da bulunan bazı maddeler (örneğin; BK m. 365/2) uyarlamayı çağrıştırsa da tam anlamı ile genel bir hüküm olmaktan uzaktaydılar. Yargıtay ise, bu konuyu dürüstlük kuralından hareketle çözmeye çalışmaktaydı.

“Türk hukuk doktrini ve yargı kararlarında sözleşme şartlarının sonradan önemli bir şekilde değişmesi halinde dürüstlük kuralına uygun bir şekilde uyarlamanın yapılabileceği kabul edilmiştir. Ancak, Türk hukukunda, münhasıran sözleşmenin değişen şartlara uyarlanmasını öngören genel bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla beraber, bazı hukuki ilişkilerde ortaya çıkabilecek özel durumlarda sözleşmeye müdahale edilerek bu şartlara uygun hale getirilebileceği değişik kanun hükümleriyle düzenlenmiştir (BK m. 365/2; m. 117; m. 24/1-4; m. 21). Fakat bu düzenlemelerin hiçbirisi genel hüküm niteliğinde değildir. Ayrıca bu hükümlerin çoğu, genelde sözleşmeyi sona erdirmektedir ve sadece iki tarafa borç yükleyen sözleşmelere uygulanır niteliktedir. Bu nedenle kanunda sözleşmenin değişen şartlara uyarlanmasına ilişkin bir boşluk olduğu ifade edilmiştir. Doktrinde hâkim olan görüş bu durumda MK m. 2’nin uygulanması yönündedir. Yargıtay da birçok kararında sözleşmenin değişen şartlara uyarlanmasında MK m. 2’de belirtilen dürüstlük kuralına dayanmıştır.”1