Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Fikir ve Sanat Eserleri
 Hukukunda Sinema Eseri Ve
 Eser Sahipliği

Levent YAVUZ

Bu çalışmada, ülkemizde ilk kez 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile düzenlenen sinema eseri ve eser sahipliğinin hukuki mahiyeti ve Kanunun yürürlük tarihi olan 01.01.1952’den günümüze kadar geçirdiği değişiklikler ile multimedya ürünler ve musiki, güzel sanatlar, ilim ve edebiyat eserlerinin film haline sokulması (döşeme ve senkronizasyon) kavramları en son Yargıtay kararlarıyla birlikte aktarılmıştır.

Sinema Eseri, Naklen Yayın, Sinema Tekniği, Video Klip, Film Yapımcısı, Multimedya Ürün, Elbirliği Halinde Eser Sahipliği, Döşeme, Senkronizasyon.

I. SİNEMA ESERİ

Hukukumuzda sinema eserlerine tanınan koruma ilk kez 01.01.1952 tarihinde yürürlüğe giren 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ile gerçekleştirilmiştir. 1952 tarihli FSEK’in 5’inci maddesinde sinema eserleri kapsamına giren fikir ve sanat ürünleri “sinema filmleri, öğretici ve teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler, her nevi ilmi, teknik veya bedii (estetik) mahiyette projeksiyon diyapozitifleri (slaytlar)” olarak üç alt grupta sayılmıştı. 5’inci maddenin ikinci fıkrasında, söz konusu “sinema eserlerinin film veya camdan başka bir madde üzerine tespit edilmiş olsa da projeksiyonla gösterildiği takdirde sinema eser grubuna gireceği” düzenlenmiş, son fıkrasında da; “sırf beste, nutuk, konferans vesaireyi nakle yarayan filmlerin sinema eseri sayılmayacağı” belirtilmişti.

1952 tarihinde kabul edilen bu hüküm uyarınca; projeksiyon diyapozitifleri de (slayt) sinema eseri sayılmakta iken, görüntülerin bir ışık aracılığıyla statik olarak yansıtılmasından ibaret olan slaytlarda sinema eserlerine özgü olan birbirini takip eden çok sayıdaki resimlerin oluşturduğu hareketlilik unsuru bulunmadığından 21.02.2001 tarihli ve 4630 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu projeksiyon diyapozitiflerini de (slayt) sinema eseri kabul eden 5’inci maddenin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.