Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hannah Arendt’e Göre Anayasal Kuruluş

Hannah Arendt’s Constitutional Thought

O. Vahdet İŞSEVENLER

Hannah Arendt kurucu iktidar anlatısının iktidar ve yasa kaynağı olarak kadiri mutlak tanrı yerine yine kadiri mutlak ulusu koymaktan başka bir şey yapmadığını ve bu teorinin pratiği olarak görülecek Fransız deneyiminin başarısız olduğunu belirtmiştir. Buna karşılık iktidarın ve yasanın kaynağını ayırma başarısı gösteren Amerika deneyimi kuruluşta ihtiyaç duyulan mutlak ihtiyacını tıpkı Roma Cumhuriyeti gibi kendi pratiklerine başvurarak gidermiştir. Amerikan deneyimi kuruluştan sâdır olan otoritenin kullanımı için yine Roma gibi ayrıca bir makam düzenlemek suretiyle anayasallığı temin ve muhafaza imkanına erişmiştir.

Kurucu İktidar, Otorite, Anayasal, Arendt.

Hannah Arendt stated that the narrative of constitutive power did nothing but replacing all powerful God with all powerful nation as the source of power and law, and that the French experience which can be seen as the practice of this theory failed. In turn, the experience of America, which has succeeded in separating the source of power and the law, has resolved the need for absolute at the foundation, just like the Roman Republic, by having a recourse to its own practices. For the use authority that emanate from the foundation, the American experience maintained and secured constitutionality by arranging a separate office, again as in Rome.

Constitutive Power, Authority, Constitutional, Arendt.

I

Kurucu iktidar anlatısı Sieyès tarafından ortaya atılmış, Fransa’da belirli ölçüde tatbik edilmiş ve Schmitt tarafından belirli bir hukuk felsefesi anlayışı çerçevesinde, anayasa hukuku bakımından doğuracağı sonuçlar da gözetilmek suretiyle geliştirilmiştir. Hannah Arent ise özellikle Devrim Üzerine eserinde doğrudan isim zikretmeden Sieyes-Schmitt hattının argümanlarını ve Fransız ile Amerikan devrimlerini karşılaştırarak Fransız pratiğini eleştirmiştir.

Hannah Arendt aslen siyaset hakkında düşünen bir yazardır ve anayasal kuruluş meselenin onun için önemi de bu bağlamdadır. Onun için anayasal kuruluş özgürlüğün kurumsallaşmasıyla alakalıdır. Bundan dolayı kısaca da olsa bu konudaki görüşlerine yer vermek gerekmektedir. Bu bağlamda önce meseleye ilişkin bakış açısı özetlenecek akabinde kurucu iktidar konusundaki eleştirilerine yer verilecektir ve nihayet Arendt’in hukuk ve kuruluş hakkındaki düşüncelerine yönelik değerlendirmelerde bulunulacaktır.

Anayasadan özgürlüğün kurumsallaşması olarak bahsedilmesinin manası özgürlüğe yüklenen anlam ile birlikte idrak edilebilir. Arendt, haklı olarak, “insan nedir?” ve “insan kimdir?” kimdir sorularının farklı olduğunu ve nedir sorusunu cevaplamanın kişinin kendi gölgesi üzerinden atlamaya çalışmasına benzeyeceğini, bu sorunun ancak ilahiyatça cevaplanabileceğini diğer bir ifadeyle her cevap teşebbüsünün nihayetinde ilahi bir adrese referans vermek durumunda kalacağını ifade eder.1 Nitekim kendisi, bir insan doğasına varmak yerine insanın koşullarına dikkat çeker. Bu bağlamda üç insani etkinliğe odaklanır. Bunlar emek, iş ve eylemdir.2