Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bilerek Evli Kişiyle Birlikte Olan Üçüncü Kişiden Manevi Tazminat İstenemeyeceği Hakkındaki Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına İlişkin Değerlendirme

An Overview of the Turkish Supreme Court’s Decision on the Rejection of Claims for Non-Pecuniary Damages Against the Third Party that Committed Adultery on Purpose

Aslı AÇIKGÖZ

2018 tarihli Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiye karşı diğer eş manevi tazminat isteminde bulunamayacaktır. Söz konusu karar, bir yandan bugüne kadar konu ile ilgili yapılan farklı yöndeki tartışmalara son verirken diğer yandan da konuyu tartışmaya daha açık bir hâle getirmiştir. Zira ilgili konu, eşin ve dolayısıyla üçüncü kişinin birlikte bulundukları fiilin, evlilik birliğindeki diğer eşin kişilik hakkına yönelik bir saldırı oluşturup oluşturmadığı bakımından her olayda ayrıca incelenmesi gereken özel bir önem taşır. Her ne kadar bahsi geçen Yargıtay kararı ile soruna kategorik olarak olumsuz bir çözüm getirilmişse de ilgili husus halen yoruma muhtaçtır. Nitekim bu çalışmamızda konuyla ilgili Türk ve İsviçre Hukuk doktrini ve uygulamasındaki tartışma ve örnek kararlara da yer verilerek ilgili Yargıtay kararının esaslı bir değerlendirmesi yapılmıştır.

Manevi Tazminat, Zina, Aldatan Eşle Birlikte Olan Üçüncü Kişi, Kişilik Hakkının İhlali, Sadakat Yükümlülüğü.

According to the Decision of General Assembly of the Turkish Supreme Court in 2018, the partner whose marriage is in breach can not claim any non-pecuniary damages against the third party that committed adultery on purpose. The Decision put an end to the various discussions put forth on the subject, however gave rise to many more. It is clear that the related subject has to be reviewed properly in each case, taken into account whether the misconduct by the third party and the adulterous has violated the other partner’s personal rights whose marriage is in breach. Eventhough the main opinion of Turkish Supreme Court categorically rejects any possible claims that can be made against the third party, in our view, the subject is still open to interpretation. In this respect, the Decision will be reviewed in detail along with the main arguments presented in the legal doctrine and related judicial decisions on the subject in Turkish and Swiss Law.

Non-Pecuniary Damages, Adultery, The Third Party That Commits Adultery, Violation of Personal Rights, Commitment to Loyalty.

I. Konuya Genel Bir Bakış

Evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilmesine rağmen ilişkiye giren üçüncü kişiden, diğer eşin manevi tazminat isteminde bulunup bulunamayacağı hususu bugüne kadar yapılan birçok bilimsel çalışmada ele alındığı gibi uygulamayı da oldukça meşgul eden bir husustur. “Öteki kadın tazminatı”1 veya “sevgili tazminatı”2 olarak da ifade edilen mesele hakkında yapılan tartışmalar ve Yargıtay görüşünün kamuoyunda da oldukça merak uyandırdığı görülmektedir.3

Evliliğin devamı sırasında evli olduğunu bilerek eşle ilişkiye giren üçüncü kişiden diğer eşin manevi tazminat isteminde bulunmasının hukuken mümkün olup olmadığı bakımından gerek Türk gerek yabancı hukuk doktrini ve Yargıtay içtihatlarında birbirinden farklı birçok görüş ve fikir sunulmuştur. Bu kapsamda genel olarak yapılan tartışmalar aldatılan eşin kişilik hakkının zarara uğrayıp uğramadığı, eşler arasındaki sadakat yükümlülüğünün üçüncü kişilerce de ihlal edilip edilemeyeceği ve aldatma fiilinin haksız fiil sorumluluğuna yol açıp açmayacağı çevresinde toplanmaktadır. Bunlarla bağlantılı olarak evlilik birliği kavramı ile evlilik birliğinden doğan hak ve yükümlülükler, eşlerin özgürlük alanlarının sınırları (cinsel ilişki kurma özgürlükleri) ve haksız fiili oluşturan unsurların varlığı değerlendirme konusu yapılmıştır.

Yapılan değerlendirmeler neticesinde ileri sürülen görüşler temel olarak iki grupta toplanmaktadır. Meselenin çözümünde eşler arasındaki sadakat yükümlülüğünün ihlalinin ve/veya haksız fiil sorumluluğunun mevcut olmadığı bulgusundan yola çıkan bir grup yazar ve mahkeme kararına göre aldatılan eşin, evli olduğunu bilmesine rağmen diğer eşle ilişkiye giren üçüncü kişiden manevi tazminat isteminde bulunamayacağı savunulmuştur. Diğer grupta yer alan yazar ve mahkeme görüşüne göre ise üçüncü kişinin fiili ile aldatılan eşin kişilik hakkı zarar gördüğü nedeniyle kendisine karşı manevi tazminat isteminde bulunabileceği ileri sürülmüştür.