Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Ceza Hukuku’nda Çocuk Düşürme Suçu’nun Tartışmalı Yönleriyle İncelenmesi

Review of Miscarriage Crime in Turkish Criminal 
Law With Controversial Aspects

Aylin KUL

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 99. ve 100. maddelerinde gebeliğin sonlandırılmasına ilişkin suçlar düzenlenmiştir. Bu suçlar failin kim olduğuna bağlı olarak birbirinden ayrılırlar ve failin kadın doğum uzmanı olup olmamasına göre de ayrıca özellik gösterirler. Özel olarak bu çalışmamızın konusunu oluşturan Türk Ceza Kanunu madde 100’e göre de gebelik süresi on haftayı aşmış olan kadın çocuğunu isteyerek düşürür ise 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Burada kadın, suçun doğası gereği kendi bedeni üzerinde bir suç işlemektedir. Bu durum çocuk düşürme suçunu diğer tüm suç tiplerinden ayıran en önemli özelliklerden biridir. Bu ve bunun gibi farklı sebeplerle çocuk düşürme suçu kendine özgü bir yapıya sahiptir. Bu suç tipinde, öncelikle fail ve mağdur kavramları üzerinde yazarların birçok noktada farklı görüşleri bulunmaktadır. Öğretideki bu görüş ayrılıklarının incelenmesi ve yorumlanması çalışmamızın kaynağını oluşturmuştur. İşte bu çalışmanın amacı, suçun kendine özgü yapısı gereği ortaya çıkan tartışmaları irdeleyerek çalışmalara ışık tutucu açıklamalarda bulunmaktır.

Çocuk Düşürme, Gebeliğin Sonlandırılması, Kürtaj, Cenin, Gebe Kadın.

In Turkish Penal Code no 5237, article 99 and 100, crimes of termination of pregnancy have regulated. These crimes separate from each other as who is perpetrator and they have different features according to whether the perpetrator is a gynecologist or not. According to Turkish Penal Code, article 100, when a woman terminates her pregnancy willingly, which is more than ten weeks, shall be sentenced to a penalty of imprisonment for a term up to one year or a judicial fine. In there, due to nature of crime, the woman commit an offense on her own body. This status is one of the most important features for separating miscarrige crime from all of other crimes. With this reason and like that, miscarriage crime has a specific structure. In this type of crime, there are so many different opinion of autors, firstly on concepts of perpetrator and victim. The source of our study is examination and interpretation of different aspects on doctrine. Here is the aim of this study is, examining of debates that arise due to unique structure of this crime and making statement for illumining.

Miscarriage, Termination of Pregnancy, Abortion, Fetus, Pregnant Woman.

A. GİRİŞ

Türk Hukuku’nda, inceleme konumuz olan çocuk düşürmeye ilişkin temel düzenlemeler, rahim tahliyesi ve sterilizasyona ilişkin olarak, 24.5.1983 tarih ve 2827 sayılı “Nüfus Planlaması Hakkında Kanun” (NPHK) ve buna istinaden çıkarılan 18.12.1983 tarihli “Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine İlişkin Tüzük” ile düzenlenmiştir. Mezkûr kanun ve tüzük ile gebeliğin sona erdirilmesi ve sterilizasyon ameliyelerine ilişkin kurallar ve sınırlar belirlenmiştir1 . Rahim tahliyesi veya gebeliğin sona erdirilmesinin, yani halk dilindeki tabiri ile kürtajın, cezai sınırlandırmaları da 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 99. ve 100. maddelerinde sırasıyla “çocuk düşürtme” ve “çocuk düşürme” suçları kapsamında düzenlenmiştir. Bu çalışmada özel olarak çocuk düşürme suçu tüm yönleriyle ele alınıp, elden geldiğince öğreti incelemeleri yapılarak farklı görüşler eleştirel biçimlerde değerlendirilecektir.

B. ÇOCUK DÜŞÜRME SUÇU’NUN YASAL DÜZENLEMESİ (TCK M.100)

765 sayılı mülga Ceza Kanunu’nda2Gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının rızasıyla tıbbi nedenler mevcut olmadan çocuğunu düşürten kimseye iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Çocuğunu düşürmeye rıza gösteren kadına da aynı ceza verilir. denilmekteydi. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun3 100. maddesinde “Gebelik süresi on haftadan fazla olan kadının çocuğunu isteyerek düşürmesi halinde, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. denilmiştir. Bir diğer deyişle yeni Ceza Kanunu döneminde gebelik süresi 10 haftayı aşmış olan bir gebe kadının kendi rızasıyla çocuğunu düşürmesi durumunda alacağı ceza azaltılmıştır. Ayrıca özgürlüğü kısıtlayıcı bir ceza vermek yerine adli para cezası verilebilme imkânı da sunulmuştur. Kanımızca bu değişim isabetli olmuştur. Zira bir kadının 10 haftayı aşmış gebeliğini tıbbi zorunluluk bulunmaksızın sonlandırırken her ne kadar suç işlemiş olduğunu kabul etmiş olsak da, en nihayetinde bu eylemleri meydana getirirken psikolojik ve fizyolojik olarak en büyük acıyı çeken kişi yine kadının kendisidir. Elbette ki mebhus eylemin bir suç olduğunu kabul etmekteyiz, fakat bu suçla korunan hukuki değer ile kadının çektiği elem ve ızdırap ve somut olayın koşullarının özel olarak değerlendirilebilmesi imkânı için, ceza miktarının bu şekilde sınırlanmış olması kanımızca günümüz koşullarına daha uygun ve elverişli olmuştur4 . Fakat annelik hissi gibi, şefkatin en yüksek noktasını ifade eden bir manevi durumun, varlığından bahisle aksi yönde görüşler de mevcuttur5 . Ayrıca cezanın kısaltılmasının caydırıcılığı ortadan kaldırdığını ileri süren görüşlere de rastlamaktayız6 .

Ayrıca değinmek gerekir ki, yine 765 sayılı mülga Ceza Kanun’umuzun 469. maddesinde bulunan “...cürme iştirak halleri dışında gebe bir kadını, çocuk düşürmeğe yarayacak vasıta tedarik etmek sureti ile çocuğu düşürmeğe tahrik eden kimse altı aydan iki seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ifadesinin karşılığı 5237 sayılı Kanun’da bulunmamakla bu özel ve ayrık husus ortadan kaldırılarak çocuk düşürmeye iştirak hallerinin tümü de genel iştirak hükümlerine göre belirlenecek duruma getirilmiştir.