Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme (m.85)

Veranlassung Zur Fahrlässigen Tötung (Art.85)

Ahmet GÖKCEN

Çalışmamızın konusunu oluşturan “Taksirle Öldürme”, TCK’nın 85’inci maddesinde; “(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu suçla korunan hukuki değer, kişinin yaşama hakkıdır. Taksirle öldürmede tipikliğin maddi unsurlarından fiili, ölüm neticesini doğuran, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı her türlü davranış oluşturmaktadır. Bu davranış, icrai olabileceği gibi ihmali nitelikte de olabilir. Taksirli suçlar bakımından belirleyici olan husus fiilin, dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı olarak gerçekleştirilmesidir. Dikkat ve özen yükümlülüğünün kaynağını ise toplumda geçerli olan davranış normları oluşturur. Bu yükümlülük, objektif olarak belirlenir.

Taksirle öldürme neticeli bir suçtur ve yasaklanan netice; ölümdür. Meydana gelen ölüm neticesi ile failin fiili arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Ancak nedensellik bağının varlığı tek başına yeterli değildir. Ayrıca neticenin faile objektif olarak isnat edilebilmesi de gerekir. Buna göre, ilk olarak nedensellik bağı tespit edilmeli, sonrasında ise neticenin faile objektif olarak isnat edilip edilemeyeceği araştırılmalıdır.

Taksirle öldürme suçunun faili herkes olabilir. Mağduru icra edilen fiille hayatına son verilen kişidir. Suçun konusu ise yaşayan insandır.

Olayda bir hukuka uygunluk sebebinin mevcut olması, kasıtlı suçlarda olduğu gibi, taksirli davranışın da hukuka uygun olarak ortaya çıkmasına sebep olur.

TCK’nın 85’inci maddesinin 2’nci fıkrasında düzenlenen özel içtima hükmü gereği; fiilin; birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermesi ya da bir veya birden fazla kişinin ölümüyle bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermesi halinde faile tek bir ceza verilir. Ancak bu halde, suçun temel şeklinde öngörülen 2 yıldan 6 yıla kadar hapis yerine 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına hükmedilecektir.

Son olarak taksirli suçlar bakımından öngörülen şahsi cezasızlık sebebi ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin taksirle öldürme suçu bakımından da uygulama alanı bulacağı ifade edilmelidir. Hükme göre; taksirli hareket sonucunda, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumunun, artık bir cezanın verilmesini gereksiz kılacak derecede etkilenmiş olması halinde faile ceza verilmez, bilinçli taksir halinde ise ceza yarıdan altıda birine kadar indirilebilir (m.22/6).

Taksir, Taksirle Öldürme, Dikkat ve Özen Yükümlülüğü, Objektif İsnadiyet, Şahsi Cezasızlık Sebebi.

Unsere Arbeit befasst sich mit dem Thema der “Fahrlässigen Tötung”, welche im türkischen Strafgesetzbuch (tStGB) in Art 85 wie folgt geregelt ist: “(1) Wer fahrlässig den Tod eines Menschen verursacht, wird mit zwei bis zu sechs Jahren Gefängnis bestraft- (2) Hat die Tat den Tod von mehr als einem Menschen oder den Tod von einem oder mehreren Menschen und dazu die Verletzung eines oder mehrerer Menschen verursacht, so wird der Täter mit zwei bis 15 Jahren Gefängnis bestraft”.

Schutzzweck der Norm ist das Recht auf Leben einer Person. Objektiver Tatbestand der fahrlässigen Tötung ist jede zum Todeserfolg führende sorgfaltswidrige Tathandlung. Diese Tathandlung kann sowohl durch aktives Tun, als auch durch Unterlassen begangen werden.

Entscheidend für fahrlässige Straftat ist, dass die Begehung der Straftat durch die Verletzung der gebotenen Sorgfalt erfolgt. Die gebotene Sorgfalt ergibt sich aus den gültigen Normen der Gesellschaft und wird objektiv festgestellt.

Die Straftat der fahrlässigen Tötung ist ein Erfolgsdelikt in das der Erfolg des Todes verwehrt wird. Für die Bejahung des objektiven Straftatbestandes ist das Vorliegen der Kausalität- also dem kausalen Zusammenhang zwischen der Tathandlung und dem Todeserfolg- erforderlich. Doch das Vorliegen der Kausalität alleine ist nicht ausreichend für die Verwirklichung der Straftat. Neben der Kausalität muss der eingetretene Erfolg dem Täter objektiv zurechenbar sein. Daher ist zunächst die Kausalität, sodann die objektive Zurechnung zu prüfen.

Täter der fahrlässigen Tötung kann jeder werden. Opfer ist jene Person, deren Leben durch die Tathandlung beendet wird. Tatobjekt ist jeder lebende Mensch.

Das Vorliegen eines Rechtfertigungsgrundes hat die gleiche rechtliche Auswirkung wie bei vorsätzlich begangenen Straftaten, nämlich die Rechtfertigung der Tathandlung.

Der Täter wird für die Tathandlung, die den Tod von mehr als einem Menschen oder den Tod von einem oder mehreren Menschen und dazu die Verletzung eines oder mehrerer Menschen verursacht, wegen der besonderen Konkurrenzregel im Art. 85 Abs. 2 nur einmal bestraft. Doch in diesem Fall wird der Täter nicht wie im Grunddelikt von 2 bis 6 Jahren Gefängnis, sondern - nach der Qualifikation des Abs.2 - von 2 bis 15 Jahren Gefängnis bestraft.

Schließlich ist zu erwähnen, dass für fahrlässige Straftaten vorgesehene persönliche Strafaufhebungsgründe und Strafmilderungsgründe auch auf den Straftatbestand der fahrlässigen Tötung anzuwenden ist. Der gesetzlichen Bestimmung (Art. 22/6 tStgB) zufolge, führt der durch eine fahrlässige Handlung eingetretene Erfolg dazu, dass nur der Täter persönlich oder in seiner familiären Situation in einem Maße beeinträchtig wird, dass eine Strafe nicht mehr erforderlich ist, so wird keine Strafe verhängt; die bei bewusster Fahrlässigkeit zu verhängende Strafe kann auf die Hälfte bis zu einem Sechstel gemildert werden.

Fahrlässigkeit, Fahrlässige Tötung, Sorgfaltsmäßigkeit, Objektive Zurechenbarkeit, Persönlicher Strafaufhebungsgrund.

GİRİŞ

5237 sayılı TCK’nın 22’nci maddesinde belirtildiği üzere taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır (m.22/2,3). Taksirle ölüme sebebiyet verme de 85’inci maddede suç olarak düzenlenmiştir. Bu suç bakımından kanun koyucunun yasakladığı fiil, ölüm neticesini doğuran, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı her türlü davranıştır. Kişi, gerçekleştirdiği faaliyeti çerçevesinde dikkat ve özen yükümlülüğünün varlığına rağmen, gerekli tedbirleri almayarak veya kendisinden beklenen özeni göstermeyerek ölüme sebep olduğunda, bu neticeyi irade etmemişse de sorumlu tutulur. Dikkat ve özen yükümlülüğü objektif olarak belirlenir ve failin zekası, tecrübeleri, birikimi gibi kişisel özellikleri kural olarak dikkate alınmaz.

Kanunun yasakladığı ölüm neticesinin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda ise beyin ölümü kriteri esas alınır. Ölüm neticesinden kişinin sorumlu tutulabilmesi için nedensellik bağının varlığı gerekir. Sonrasında ise neticenin faile objektif olarak isnat edilip edilemeyeceği araştırılmalıdır. Objektif isnat edilebilirliğin varlığı için fiilin, suçun konusuna yönelik hukuken izin verilen riski aşan bir tehlike oluşturması ve bu tehlikenin gerçekleşmesi gerekir. İlgili faaliyet bakımından söz konusu olan tehlikelerin gerçekleşmesini önlenmesine yönelik tedbirlere riayet edilmesine karşın neticenin gerçekleşmesi halinde, bu, izin verilen risk kapsamında değerlendirilir. İzin verilen risk kapsamında meydana gelen neticelerden dolayı fail sorumlu tutulamaz. Neticenin faile objektif olarak isnat edilebilmesinin bir koşulu da, neticenin objektif olarak öngörülebilir olmasıdır. Ayrıca failin hareketi sonucunda meydana gelen netice ihlal edilen normun (dikkat ve özen yükümlülüğünün) koruma alanı içerisinde olmalıdır. Gerçekleşen neticeden tamamen başka neticelerin önlenmesine yönelik olan normların ihlali söz konusu olduğunda, gerçekleşen neticenin faile objektif olarak isnat edilmesi mümkün değildir.

Çalışmamızda, meydana gelen ölüm neticesinin faile objektif olarak isnat edilebilirliği bakımından güven ilkesi kapsamında gerçekleştirilen davranışlar ve özellikle çok sayıda kişinin katılımı ile gerçekleştirilen ve her bir katılımcının, diğerlerinin de yükümlülüklerine uygun olarak davranacağına güvenerek hareket ettiği olaylar detaylı olarak ele alınmıştır. Ayrıca dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket eden failin davranışlarına mağdurun veya üçüncü kişilerin davranışlarının eklenmesi ve bunun sonucunda ölüm neticesinin gerçekleşmesi durumunda objektif isnadiyetin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ve taksirli suçtan sorumluluğun söz konusu olup olmayacağı çeşitli ihtimaller dahilinde değerlendirilmiştir. Son olarak 85’inci maddenin 2’nci fıkrasında yer alan özel içtima hükmü ve taksirli suçlarda şahsi cezasızlık sebebi ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin düzenlendiği 22’nci maddenin 6’ncı fıkrasına değinilmiştir.

I. GENEL BİLGİLER

İnceleme konusu suç tipi Türk Ceza Kanunu’nun özel hükümlerin düzenlendiği ikinci kitabının “Taksirle Öldürme” başlıklı 85’inci maddesinde; “(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir1 .

Taksirle ölümü düzenleyen mülga 765 sayılı TCK’nın 455’inci maddesi şöyledir: “Tedbirsizlik veya dikkatsizlik veya meslek ve sanatta acemilik veya nizamat ve evamir ve talimata riayetsizlik ile bir kimsenin ölümüne sebebiyet veren şahıs iki seneden beş seneye kadar hapse ve onbeş bin liradan yüzellibin liraya kadar ağır para cezasına mahkum olur. Eğer fiil birkaç kişinin ölümünü mucip olmuş veya bir kişinin ölümü ile beraber bir veya birkaç kişinin de mecruhiyetine sebebiyet vermiş ve bu yaralanma 456’ncı maddenin 2’nci fıkrasında beyan olunan derecede bulunmuş ise dört seneden on seneye kadar hapis ve altmış bin liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezası ile mahkum olur. Yukarıdaki fıkralarda beyan olunan cezalar, kusurun derecesine göre sekizde birine kadar indirilebilir”.