Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar

Galip Doğan

1950 seçimlerinden iki ay kadar önce Celal Bayar, Sıddık Sami Onar’a Cumhurbaşkanlığı teklif eder. Teklif, iktidara gelmesi muhakkak görünen bir Parti’nin, Başbakanlık yapmış ve iktidara geldiklerinde hiçbir görev almayacaklarını ifade eden Genel Başkanı’ndan gelmektedir. Buna rağmen Hoca teklifi kabul etmez.1

Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, 1959 yılına kadar yalnızca akademik çevrelerin tanıdığı saygın bir sima iken, zamanın iktidar partisinin, muhalefet partisi hakkında geniş yetkilerle kurduğu; yalnız iktidara muhalif olan hukukçuların değil, tarafsız, hatta iktidar yanlısı hukukçuların2 dahi yetkilerini Anayasa’ya aykırı buldukları ‘Tahkikat Komisyonu’nu protesto gösterisi yapan öğrencilerinin arasında hırpalanarak Emniyet’e götürülmesi üzerine, bir günde ülke çapında haklı bir ün kazandı.

Fazla sürmedi, bir ay sonra 27 Mayıs Hareketi oldu.Ertesi gün de bazı profesörlerle birlikte Ankara’ya çağrılarak kendisinin başkanlığında yeni bir Anayasa hazırlamaları için bir ‘İlim Heyeti’ oluşturuldu. 27 Mayıs Hareketi’nin Lideri’nin, Hoca’lardan istediği Anayasa, ‘… bir daha ihlali mümkün olmayan; din istismarına da imkân bırakmayan…”3 bir Anayasa idi. Hukukçular iyi bilir ki, ihlal edilemeyecek bir anayasa olmaz. Bu Komisyonun hazırladığı Anayasa taslağı ‘sert’ bulundu. (Onar Hoca, bunun nedenini ‘kendisini iktidara namzet gören bir siyasal parti’nin etkisine bağlamaktadır.)4‘Ankara Komisyonu’ başka bir taslak hazırladı. İki komisyonun hazırladığı ‘taslaklar’ bir çok yönden benzerlikler göstermekle birlikte, Senato’nun oluşumu, özerk kuruluşlar … bakımından çok farklıydı. Özellikle C. Senatosu’nun oluşum tarzı bakımından, zamanın Onar Hoca’yı haklı çıkardığı kanısındayım. Aradan geçen 27 yıla rağmen Cumhuriyet Senatosu’na ihtiyaç duyulmamıştır. Kaldı ki senato, faaliyette bulunduğu süre içinde de kendisinden bekleneni verememiştir. Öyle ki kontenjan senatörlerinden birisinin Senato’daki tek söylevi, kargaların Köşk’te Cumhurbaşkanını rahatsız etmesi hakkındaydı.