Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Özel Güvenliğin Tarihi Gelişimi ve Toplu Yerleşim Merkezlerinde Meydana Gelen Hırsızlık Olaylarından Dolayı Özel Güvenlik Şirketlerinin Sorumluluğu

Historical Development of Private Security and the Liability of Private Security Companies (PSCs) for the Losses due to Burglary occurring in Housing Estates

Muharrem TÜTÜNCÜ

Bireylerin kendini koruma ihtiyacının bir tezahürü olan özel güvenlik, yüzyıllardır çeşitli görünüş biçimleriyle insanoğluna hizmet etmektedir. Son yıllarda neoliberalizmin etkisiyle kurumsallaşarak altın çağını yaşayan özel güvenlik sektörü, AVM’lerde, işyerlerimizde, hatta evlerimizin kapısında güvenlik ihtiyacımızı karşılayan en önemli aktör haline gelmiştir. Bununla birlikte özel güvenlik şirketleri tarafından korunan yerlerde de zaman zaman hırsızlık olayları yaşanmaktadır. Toplu yerleşim merkezlerinde meydana gelen bu tür hırsızlık olaylarında, zarara uğrayan kat malikleri taleplerini hem özel güvenlik şirketlerine hem de yönetim şirketlerine yöneltebilmektedirler.

Özel Güvenlik, Özelleştirme, Özel Güvenlik Şirketleri, Toplu Yerleşim Merkezleri.

As a consequence of the right to self-help and self-protection, private security has served humanity for centuries in different forms. Over the last few decades, with the effect of neoliberalism, the private security industry has institutionalized and has become the inevitable element of our daily life, at the shopping malls, at our offices, and in our housing estates. However, sometimes burglary incidents may occur in the areas protected by private security companies. Homeowners may sue the private security companies and professional management companies for the losses due to burglary.

Private Security, Privatization, Private Security Companies (PSCs), Housing Estates.

I. Giriş

Özel güvenlik son yıllarda çeşitli vesilelerle gündemden düşmeyen, çokça eleştirilen, fakat bir o kadar da vazgeçilmez bir yapıya bürünen bir kavramdır. Her geçen gün sayıları artan ve daha geniş bir uygulama alanına kavuşan özel güvenlik şirketleri, yeni uyuşmazlıkların ve davaların tarafı haline gelmektedir. Hukukun pek çok disiplini ile bağlantısı bulunması sebebiyle, konunun yeterli sayıda kapsamlı hukuki incelemeye de konu olmadığı görülmektedir.

Her geçen gün sayıları artan, konforlu ve güvenli yaşam vaadiyle daha çok kişiye ev sahipliği yapmaya başlayan toplu yerleşim merkezleri, artan hırsızlık olaylarına sahne olmakta ve bu olaylar sonucunda yüzbinlerce liralık tazminat davaları ortaya çıkmaktadır. Çalışmanın amacı, özel güvenlik şirketinin yanı sıra, profesyonel yönetim şirketinin (hatta kimi durumlarda birden fazla yönetim şirketinin) dahil olduğu bu tür uyuşmazlıklarda, meydana gelen zararlardan dolayı kimin hangi esaslar kapsamında sorumlu tutulacağının belirlenmesidir.

Özel güvenlik konusunu ele alırken öncelikle özelleştirme uygulamalarına göz atmak gerekir. Kamusal hizmetlerde özelleştirme uygulamaları özellikle 1970’li yıllardan itibaren Amerika Birleşik Devletleri’nde1 ve 1990’lı yıllardan itibaren de Avrupa’da ivme kazanmıştır2 . Elektrik, su, ulaştırma gibi yerel nitelikli kamusal hizmetlerin yanı sıra, Devletin önceleri “dokunulmaz” olarak görülen3 posta idaresi, sağlık ve eğitim gibi daha kapsamlı hizmetleri de çeşitli mülahazalarla özel girişimlerce yerine getirilmeye başlanmıştır4 ,5 . Bununla birlikte adalet ve savunma ile birlikte güvenlik hizmetini diğer yerel nitelikli kamusal hizmetlerden ayırmak gerekir.

Ülke sınırları içerisinde kuvvet kullanma yetkisi Devletin tekelindedir. Meşru şiddet kullanma tekeli olarak da ifade edilen bu husus, Weber tarafından Devletin tanımında ayırt edici bir unsur olarak açıkça ifade edilmiştir6 . O zamanlardan beri bu yetkinin Devletin müsaade ettiği kapsam ile sınırlı olmak üzere bir takım kişi ve kuruluşlara atfedildiği görülmekte ise de liberal ekonomik sistemin etkilerini artırdığı 90’lı yılların sonuna kadar bu kişi ve kuruluşların genellikle kamusal otoriteler olduğu göze çarpmaktadır7 . Gerek dış güvenlik gerekse iç güvenliğin sağlanmasında özel askerî ve güvenlik şirketlerinden (yüklenici)8 istifade edilmesi son yirmi yılda katlanarak artmıştır9 .

II. Çalışmanın Sınırlandırılması

Özel güvenlik hizmetlerinin sunulmasında özel güvenlik şirketleri açısından oldukça sıkı ve kapsamlı çok sayıda idari nitelikli yükümlülüğe yer verilmiş olup, söz konusu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde de kuşkusuz şirketlerin sorumluluğu gündeme gelecektir. Söz konusu yükümlülüklerin incelenmesi, çalışmanın bütünlüğü ve hacmi göz önünde bulundurularak kapsam dışında tutulmuş, özel güvenlik şirketlerinin genel olarak “güvenliği sağlama” taahhüdünün yerine getirilememesinden doğan sorumluluk bahsi üzerinde durulmuştur. Ayrıca konu, geniş bir uygulama alanı bulunan, alışveriş merkezleri ve özellikle toplu yerleşim merkezlerinin güvenliğinin sağlanması amacıyla kurulan özel güvenlik hizmet alım sözleşmelerinin ifası esnasında, bu tür yerlerde gerçekleşen hırsızlık olaylarında meydana gelen zararlar dolayısıyla sorumluluk rejimi bağlamında değerlendirilecektir.